Mescid Sonrası Pakistan Şiddete Gebe
Müşerref'in emriyle Lal Mescit'e baskın düzenlenmesi sonrası Taliban'la barış bozuldu. Pakistan'ı Irak tarzı bombalama eylemleri bekliyor.
MAZİN HAMMAD
Pakistan Devlet Başkanı General Pervez Müşerref geçen hafta İslamabad'daki Lal Mescid'e baskın düzenlenmesi emrini verirken, kararının Taliban ve Kaide'yle ekimde imzaladığı tartışmalı anlaşmanın iptaline yol açabileceğinin farkındaydı. Bunun kanıtıysa, baskın öncesi ve sonrasında ülkedeki köktencilerin kökünü kurutacağını vaat etmesiydi. Fakat Taliban ve Kaide'nin kökünü kurutma vaadi, Irak Başbakanı Maliki'nin Kaide'yi Irak'tan, ABD Başkanı Bush'un da dünyanın her yerinden temizleme vaatlerine benziyor. Pakistan İçişleri Bakanı Aftab Han Şerpao'nun belirttiği gibi, şiddet yanlılarının Lal Mescid baskınının intikamını almak yaptığı intihar eylemlerinin durması epey zor.
Pakistan'ın intihar eylemleriyle Irak savaşından önce tanışmasına rağmen, Lal Mescid 'durağı', 'Irak girdabı'na geçişi temsil ediyor. Müşerref'le Afganistan sınırındaki Kuzey Veziristan silahlı güçleri arasındaki anlaşmanın bozulması, ülkenin yaşadığı gelişmelerin önemini ve tehlikesini artırıyor. ABD bu bölgeden, Kaide'nin güçlerini tekrar toparladığı yer olarak söz ediyordu.
ABD, Taliban ve Kaide'yle savaşında Müşerref'e desteğini artırmış ve Kuzey Veziristan'a daha çok asker gönderme çağrısı yapmıştı. Fakat ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Stephen Hadley Müşrerref'in, merkezi hükümetin yıllardır adımını atmadığı bölgede işinin zor olduğunu ifade ederek endişesini dile getirmişti.
Fakat Kuzey Veziristan'daki 'Taliban Şûra Konseyi'nin anlaşmayı iptal etmesi, sadece sınırın iki yanındaki Taliban yanlıları arasındaki resmi olmayan koalisyonun derinliğine değil, Pakistan askerlerinin maruz kalacağı baskının boyutuna da işaret ediyor. Bu baskılar Irak'taki gibi açık bir savaşa yol açabilir.
Veziristan'daki savaşçılarla 2006'da imzalanan anlaşmaya göre, Pakistan askerleri Kaide ve Taliban'a karşı uzun savaş sonrası kışlaya çekilirken, savaşçılar da saldırılarını durdurmayı kabul etti. Müşerref, aşiret liderlerine yardım karşılığında sükuneti temin etme otoritesini veren anlaşmanın uzun vadeli istikrar için umut sağladığını ifade ediyordu. Bu tavrı eleştirenlerse, savaşçılara güvenli sığınaklar verildiğini böylüyordu. Şimdi bu anlaşma bozuldu; artık sadece, Müşerref'in 'terör'le savaşının yıkıcı süreci izlenebilir. (Katar gazetesi Vatan, 17 Temmuz 2007)
NOT: Yazı içerisinde geçen "terörist" gibi tanımlamalar yazara ait olan ifadelerdir.Biz sadece iktibas ettik(T.H.)