MHP'den 'Fetret Dönemi' genelgesi

MHP'den 'Fetret Dönemi' genelgesi

Bahçeli, gündem ve muhtemel gelişmeler hakkında il ve ilçe yöneticilerine yönelik bir genelge yayımlayarak, Fetret dönemi benzetmesi yaptı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye'nin, derinden ve sinsi bir bölünme ve ayrışma ortamının bütün işaretlerini verdiğini, ''tıpkı ömrünü tamamlamak üzere olan bir köhne ülkenin fetret döneminin emarelerini gösterdiğini'' savunarak, ''Dava arkadaşlarım, çatışmaların bulandırdığı puslu ortamın dağılması için, ayrışmalardan uzak duracaklar, yapay farklılıkları körüklemekten ısrarla kaçınacaklardır'' dedi.

MHP'den yapılan yazılı açıklamaya göre, Bahçeli, yaşanan gündem ve muhtemel gelişmeler hakkında il ve ilçe yöneticilerine yönelik bir genelge yayımladı.

Bahçeli, genelgede, tartışma, gerilim ve kutuplaşma ile girilen 22 Temmuz seçimlerinden sonra huzur ve esenlik arayan, refah ve kalkınma bekleyen milletin, o günden buyana gerçekleşen gelişmeler karşısında ''derin bir hayal kırıklığı yaşadığını ve siyasete olan inancının sarsılmaya başladığını'' savundu.

''Cumhuriyetle tarihi sorunları olan mihraklar ile milletin değerlerinden uzak siyaset aktörlerinin yarattıkları gerilim alanının'' siyaset dışına kayma eğilimi göstermeye başladığını ve hükümet organları ile devlet kurumları ve bürokrasi üzerinden yeni ve farklı bir çatışma sahası doğduğunu ifade eden Bahçeli, ''Avrupa temsilcilerinin, okyanus ötesi odakların, yabancı güçlerin de artık işbaşındaki hükümet eliyle doğrudan müdahil olduğu bu kargaşa ortamı giderek daha da kötüleşen ekonomik gelişmelerden de etkilenerek ciddi bir rejim bunalımının işaretlerini vermeye başlamıştır'' dedi.

''Tarafların netleşmeye başladığı bu cepheleşmede toplum içinde de gerginliklerin artış gösterdiğini, işbirlikçi medya gücünün etrafında dönüp duran taraflı tartışmaların ve kara propagandanın etkisiyle kafası ve gönlü karıştırılmaya çalışılan vatandaşların birbirine karşı hasmane duygular besleme tehlikesiyle yüz yüze bırakıldığını'' öne süren Bahçeli, şunları kaydetti:

''Gelinen bu aşamada ağır bir yıkım sürecinin bütün işaretlerini vermeye başlayan Türkiye'de hükümet aciz, çaresiz ve tahripkar, temel kurumlar yıpranmış, hırpalanmış ve endişeli, siyaset yorgun, tıkanmış ve inatçı, hukuk zedelenmiş, güç kaybetmiş ve öfkeli, aziz milletimiz ise gergin, yoksul ve ümitsizdir.

Ülke yönetimi hükümetin kontrolünden çıkmış, devleti ayakta tutan temel dinamikler olan yasama, yargı ve yürütme arasındaki rabıta ve denge kaybolmuş, birinin diğerine tahakkümünü arzulayan taraftarlar birer birer ortaya çıkmaya başlamıştır.

Küçük bir kıvılcımın büyük sosyal ve siyasal olaylara neden olabileceği bu çok hassas ve son derece kritik ortamda, Türkiye derinden ve sinsi bir bölünme ve ayrışma ortamının bütün işaretlerini vermekte, tıpkı ömrünü tamamlamak üzere olan bir köhne ülkenin fetret döneminin emarelerini göstermektedir.

Yaşanan derin kriz ortamı ve yaklaşan ağır buhrana neden olan tahribatlar, siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel her alanda Türkiye'yi ayakta tutan güvenlik duvarlarını maalesef yıkmaya başlamıştır.

Kişisel ikbal ve kaygıların inadıyla ülkemizi ateşe atmaktan kaçınmayacakları artık belli olan odakların, adım adım düştükleri açmazda kendileri ve beraber yürüdükleri yol arkadaşlarının yanı sıra milli varlığımızı, aziz millet varlığını ve kutlu değerlerimizi de içinden çıkılmaz bir karanlığa doğru sürüklemeyi göze aldıkları anlaşılmaktadır.''


-''BASİT VE İLKEL ÇIKAR HESAPLARI''-


Yalnızca ülkenin ve milletin geleceği hakkında duyduğu kaygılar nedeniyle siyasette uzlaşmayı, fedakarlığı ve fazileti savunan MHP'nin yapıcı ve yol gösterici muhalefetinin hızla kaosa yönelmiş olan bu süreci durdurmaya yetmediğini gösterdiğini belirten Bahçeli, ''Milleti veya devleti tek başına temsil iddiasıyla ortaya çıkan mihrakların ülkemizi getirdikleri bu noktada ve üstelik milli geleceğimiz açısından birlik ve beraberliğe acilen ve en çok ihtiyacımız olduğu bir dönemde Türkiye'nin böyle bir noktaya gelmiş olması her bakımdan büyük bir talihsizlik ve basiretsizliktir'' dedi.

Türkiye'nin sorunlarını çözmek birinci görevi ve yükümlülüğü olması gereken siyaset kurumunun, krizi aşabilecek iyi niyet ve ileri görüşü gösteremediğini, demokratik mekanizmaları harekete geçirecek olan diyalog imkanlarını kullanılmadığını ifade eden Bahçeli, tıkanan siyaset kanallarının ortak aklın ve ülke sevgisinin rehberliğinde aşılamadığını, basit ve ilkel çıkar hesaplarından kurtulamadığını savundu.

Bahçeli, ''küresel gelişmelerin aleyhe şekillendiği, Türkiye'nin ayrışma sancılarını yaşamaya başladığı, geçmişte ekilen bölücülük tohumlarının zemin ve iklim bulduğu, yabancıya açık bir ekonomik tahribatın alabildiğine sürdüğü ve bunların bir bileşkesi ve doğal sonucu olarak milli bekanın tarihindeki en önemli tehditlere maruz kaldığı'' bu dönemde MHP'ye, Türk milliyetçilerine ve ülkücülere düşen milli görev ve sorumluluğun daha da arttığını kaydetti.


-''MİLLİYETÇİ HAREKETTEN BEKLENTİLER ARTTI''-


Bahçeli, ortaya çıkan tablonun, bütün parti mensuplarına vatan, bayrak, millet ve Cumhuriyet ortak paydasındaki duruş ilave olarak yeni ve önemli toplumsal bir misyon yüklediğini, ''artık vazgeçilmez bir denge unsuru olan milliyetçi hareketten beklentileri artırdığını'' belirterek, şunları kaydetti:

''Milliyetçi harekete gönül vermiş muhterem vatandaşlarım ve yönetici dava arkadaşlarım, milliyetçi siyasetimizin şerefli geçmişinde olduğu gibi Türkiye'mizin ve Türk milletinin güvencesi olmayı sürdüreceklerdir.

Çatışmaların bulandırdığı puslu ortamın dağılması için ayrışmalardan uzak duracaklar, yapay farklılıkları körüklemekten ısrarla kaçınacaklardır.

Asgari milli müşterekler üzerinden yapıcı, birleştirici, bütünleştirici olacaklar, düşünce, tutum ve davranışlarıyla bu samimi duygularını topluma aktaracaklardır.

Bugünkü kargaşanın nedenlerini vatandaşımıza anlatacaklar, inanç istismarının gerçekleri gizlemesine fırsat vermeyerek, iyi niyetli ve çözüm üreten yaklaşımımızı mutlaka tanıtacaklardır.

Gerilim ve çatışma ortamlarından uzak duracaklar, milli heyecanlarımızın tahrikine, samimi inançlarımızın istismarına açık ortamlarda sükunetlerini ve vakur duruşlarınım muhafaza edeceklerdir. Kamplaşma, kutuplaşmaların asla tarafı ve nedeni olmayacaklar, mensuplarımızı yaşanması muhtemel çatışmalardan uzak tutacaklardır.

Bu aşamadan sonra başta iktidar partisi olmak üzere, ağır bedeller ödeyerek kazandığımız Cumhuriyetimizi ve demokrasimizi karanlık tuzak ve gelişmelerden korumak her vatanseverin önceliği ve sorumluluğu olmalıdır.

Bu konuda, adına ne denirse denilsin, ister rövanş veya düello, ister hesaplaşma veya kılıçları çekme, ister vuruşarak çekilme veya güç odaklarının mücadelesi; krizin başrol oyuncularının oynadıkları senaryoyu bırakıp yakın zamanlarda yaptığımız ciddi ve gerçekçi önerileri bir kez daha gözden geçirmelerini önemle diliyor ve umuyoruz.

MHP'liler, hiçbir şekilde milletin ve devletin ayrışmasına, Cumhuriyetimizin hırpalanmasına, demokrasimizin yara almasına seyirci kalmayacak, bu yüksek hassasiyetimiz şartlar ne kadar ağır olursa olsun sarsılmaz bir kararlılıkla sürdürülecektir.''