Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

MHP"li dostlarla...

MHP"li dostlarla...
Aklıma bazı sorular geliyor; mesela: -Acaba MHP lideri sayın Bahçeli, Cumhurbaşkanı Gül'ü krizin çözümü için devreye girmeye çağırdığı yazılı açıklamanın tam metnini okudu mu?
-Acaba sayın Bahçeli, Cumhuriyet Başsavcısı'nın Ak Parti için yazdığı iddianameyi okudu mu? -Acaba sayın Bahçeli, iddianameyi okumuşsa, "Yahu bu iddianame ile bizi de kapatabilirler" gibi bir düşünceye kapıldı mı? -Acaba sayın Bahçeli, aslında Ak Parti'yi kapatmak, MHP'nin de en az yüzde ellisini kapatmak gibidir, hatta CHP'nin bile yüzde 25'ini kapatmak gibidir, gibi bir his yaşadı mı?

Doğrusu ben, MHP'nin Ak parti hakkında açılan kapatma davası karşısındaki tutumunu oldukça ilkesiz buluyorum. İlke varsa şudur: -Ak parti'nin kapatılması siyaseten benim işime yarar, o giderse kalan boşlukta bana da "hasat"tan pay düşer. Gerisi ilkesizlik anıtı gibi duruyor. Şu sözler kime ait sizce: "Yargının bu konularda taraf olmaması gerekir. Yargı mensupları, siyasi parti ve milletvekili gibi davranmamalı."

Cevabınız "Bahçeli" ise yanıldınız. Bu sözler ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras'a ait. Ben size Sayın Bahçeli'nin sözlerini aktarayım da, ortaya nasıl bir MHP profili çıktığına siz karar verin. Acaba okudu mu?" diye biraz da şaşkınlıkla sorduğum yazılı açıklamada Sayın Bahçeli şunları söylüyor: "-AKP'nin kapatılması için açılan dava sonrasında Başbakan Erdoğan ve AKP, bağımsız Türk yargısını hedef alan, hukuk ve ahlak dışı bir taciz, tehdit ve terör kampanyası başlattı. "-Kendilerini meşru zeminlerde savunmak yerine, siyasi güç gösterisi ve meydan okuma yolunu seçti ve yargıya karşı adeta cihat ilan etti.

"-Siyasi ihtirasları uğruna Türkiye'nin onuru ayaklar altına alındı. Başbakan ve arkadaşları Anayasa Mahkemesi'ni baskı altına almak için yabancı başkentlerin karanlık koridorlarında yargıyı ihbar turlarına çıktı. "-Bu süreçte, Anayasa Mahkemesi'nin vereceği kararın ne olması gerektiği konusunda da yol göstermeye yeltenildi, bazı çevreler kararı dikte ettirecek kadar çizmeyi aştı.

"-Yargıtay Başkanlar Kurulu bildirisini -her noktası ile tam bir mutabakat içinde olmasa bile,- içerden ve dışardan kuşatma altına alınan, bizzat hükümetin yönlendirdiği çok ağır bir saldırı ve hakaret kampanyasının hedefi yapılarak savunmasız hale getirilen Türk yargısının, bağımsızlığını ve onurunu korumayı amaçlayan haklı tepki ve tavır olarak görmek mümkün."

Burada yer alan ve zevahiri kurtarma kaygısı içinde konulmuş şerh gibi görünen "her noktası ile tam mutabakat içinde olmasa da" kelimeleri de olmasa, Bahçeli'nin açıklamalarını, "İkinci bir Yargıtay bildirisi ya da kapatma iddianamesi" gibi okumak mümkün. Bu duruşu, kapatma davası açılalı beri MHP'nin hemen her söyleminde gözlemek mümkün. Ne anlıyorsunuz? MHP Ak Parti'nin kapatılmasını istiyor! Bunu sadece açıkça dile getiremiyor. Arafta durur gibi bir görüntü veriyor.

Başlığa "MHP'li dostlarla" ifadesini koydum. MHP içinde en azından bir kişinin beni anlayabileceğinden eminim. Onun tek başına olmadığını da ümit etmek isterim. Yazının başında "Ak Parti ile ilgili dava "kapatma" ile sonuçlanırsa, MHP'nin de en azından yarısı kapanmış sayılır" notunu düştüm. Hatta CHP'nin yüzde 25'i de kapanmış sayılır. Niye böyle düşünüyorum?

Çünkü Ak Parti için öne sürülen kapatma gerekçelerinin pek çoğu, özellikle MHP tabanının, sonra da CHP tabanının ortak anlayış ve hayat tarzını suç haline getiriyor. Şöyle söyleyeyim: İddianame, Önder Sav çizgisindedir. Ve Önder Sav, hacca gidecek CHP'li vatandaşla sorunludur. İş bu kadar açık. MHP başörtüsü ve katsayı sorununun çözülmesini istemiyor mu? Başörtüsü için anayasa değişikliğini Ak Parti ile birlikte yapmadı mı? Yargıtay bildirisi, bizzat bu Anayasa değişikliğini suçlamıyor mu?

"Her noktası ile tam bir mutabakat içinde olmasa bile," şerhi bunun için mi konuldu yoksa? Peki neden üstü örtülü geçildi? MHP'li dostlar! Bakın söyleyeyim: Ak Parti'nin kapatılmasından size ekmek çıkmaz. Oligarşik yapı ile bu kadar iç içe olmak, bugüne kadar sizin tabanınıza hayır getirmedi. 12 Eylül sürecinde gençlerin aldığı yara sizin yüreğinizde ne kadar çabuk kapandı, sorusunu sormak bana acı veriyor. Çok kolay yer alıyorsunuz, güçlü görünenlerin yanında... Bu Araf psikolojisi ne size ne memlekete hayır getirmeyecek. Dik durun, net durun, hiç olmazsa Ufuk Uras'ın yakaladığı siyasi bilinci ıskalamayın.

bugün

Bu yazı toplam 1706 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar