Abdurrahman Dilipak
Misgale zerretin
Derin Gerçekler
Kim ki, zerre-i miktar iyilik ya da kötülük yapmışsa, muhakkak karşılığını görecektir.
Hani bir de Allah affedicidir, Affetmeyi sever var ya, o imana giriş ya da günahlardan tevbe-i nasuha ile vazgeçişle mümkün dür ki, bu da sadece kendi ahvali şahsiyeti ile ilgili günahlar ve Allaha karşı vazifeleri ile ilgili günahları için söz konusudur. Kul hakkını kapsamız.
Kim bu dünyada ne kadar iyilik yapar, mutluluk üretirse, Allah onun karşılığını onlara, on katı, yüz katı, hatta 700 katı ile geri verecek. Ve kim ne kadar acı üretmişse, o acıyı misli ile ona tattıracak.
Bir örnek vermek gerekirse, o deprem olan bölgelerde yıkılan evler var ya, o evlerin inşasında kusuru bulunan, müteahhidi, taşeronu, işçisi, onun mimarı, mühendisi, onun denetimini yapan denetçi, o inşaata ruhsat veren memuru, rüşvet alan ya da almadan yanlış işlere göz yuman memuru, “o bizden biridir” diye, sağdan, soldan, yukarıdan, aşağıdan gelen telkinlerle üstü örtülen yanlışlara sebep olanlar, demirinden, çimentosunda, kumundan çalanlar, onların hepsi, yıkılan enkazın altında kalıp can veren, sakat kalan, Kendileri hayatta kalıp, anne-babasını kaybedenlerin, onların komşu, akraba, arkadaş ve ortaklarının toplam acıları, yukarıda söz ettiğim kişilere aynen tattırılacak.
O binada yapılan yanlışları bildiği halde susanlar da paylarına düşen acıyı tadacaklar. Hani ayet öyle diyor ya “İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin Allahım” diye O yanlışı bilen aile fertleri komşuları, ortakları, iş arkadaşları da o acıdan pay sahibi olacak.
Mesela o İstanbul sözleşmesi, Lanzaroteyi teklif edenler, TBMM’de o yasaların geçmesi için oy verenler ve onlara oy vermeleri için tavsiyede bulunan, baskı yapanlar, bunları destekleyen derneklerin yöneticileri ve üyeleri, bunları destekleyen basın mensupları, bunları alkışlayanlar, bunların eğitimini verenler, bu yasaların sebep olduğu acılar ve günahların da ortağı olacaklar.
Başlarına bir bela, bir musibet geldiğinde, yedikleri bu haltı hatırlasınlar. “Kul hakkı”na girenler şunu hatırlasınlar: Ne diyordu ata sözcü kul hakkına girenler için, “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste”. “Zulm ile abad olunmaz.” Öyle rüşvetle, torpille diploma, makam sahibi olanlar, ihale alanlar, ihaleye fesat karıştıranlar hepsi bu kapsamda olacak.
Karısını dövenler, kocasına ihanet edenler, komşusuna iftira edenler, ortağını ya da müşterisini dolandıranlar, kandıranlar, Birbirine zulmeden gelinler-kaynanalar, Kayın pederler - Damatlar yatacak yeriniz yok. Anne-babasına zulmedenler, çocuklarına zulmeden Anne babalar, birbirini kıskanan baldızlar, görümceler, gelinler, enişteler, kayın biraderler yatacak yeriniz yok. Cehennem ateşi sizi bekliyor.. Dedikoducular, iftira edenler, müstekbirler, münkirler, müşrikler, mürtefinler, ıslah edici gibi ortalıkta dolaşıp bozgunculuk yapanlar, İlahlık ve Rablik taslayan siyasiler, bürokratlar, hoca efendiler o günün gelmeyeceğini mi sanıyorsunuz. Yaptıklarınızın yanına kar kalacağını mı sanıyorsunuz. Birilerinin sizi kurtaracağını mı sanıyorsunuz. Öyle ya “Allah affedicidir, affetmeyi sever” Evet, “tevbe eden hiç günah işlememiş gibidir” değil mi? Amenna ve saddakna da, o kul hakkı ile ilgili değil bir, ikincisi de ahval-i şahsiye’ye müteallik olan, Allaha karşı işlenmiş, günahlarla ilgilidir. Ben önce ben çalıp-çırpayım, malı götüreyim, sonra tevbe eder affedilirim diyenler için değil. Şeytan onları Allah’la aldatıyor. “Şeytan sizi Allah’la aldatmasın”.. Çalacaksın, birazını devletin gazabından kurtulmak için siyasilere, bürokratlara vereceksin, milleti aldatmak için bir de cami, Kur’an kursu filan yaptıracaksın, Biraz Partiye, biraz Vakfa, Biraz bu işlere açık bir Şeyhe pay ayıracaksın da, bütün bunlarla Allah’ı kandıracağını mı sanıyorsun. “Kem alat ile kemalat olmaz”. Haram para ile hayır olmaz. Bu şekilde yapılanlar münafıklık alametidir ve gazap vesilesidir. Çaldığını sahibine iade edip helallik alacaksın önce. Şeyh efendinden tevbe alman yetmez! Halktan çaldığının yerine cami de yaptırsan olmaz. Kimden çaldınsa sahibine iade edeceksin. Kiliseden çaldınsa kiliseye vereceksin, Kiliseden çaldığını Camiye vererek kurtulamazsın.
Herkes yaptığının hesabını verecek, Hakim, savcı, öğretmen, pazarcı, Polis, Gardiyan, Gümrük memuru, kolcu, asker, bilim adamı, din görevlisi, yalan haber yazan, gerçeği gizleyen, görmezden gelen, tetikçilik yapan yandaş gazeteci, sanatçı, STK yöneticisi fark etmez.
Fuhuş ve Uyuşturucu sektörü, Kumarhane işletmecisi, sermayesi ve müşterisi hepsi birlikte aynı cehenneme gidecek.
Belediye seçimlerine gidiyorken kendi partisi ve reklamı için kamu parasını parasını harcayanlara, itibardan tasarruf olmaz diye ortalıkta dolaşanlara, o makam araçları israfına ve her türlü israfa göz yumanlara, partizanlık yapanlara yazıklar olsun. Allah rızasına uygun davranmayanları hesabını elbet, bir gün, mutlaka soracak..
Paranın değeri ile oynayanların, ölçü ve tartının ayarını bozanlardan farkı yoktur. İstatistik verilerle oynayanlar emrolundukları gibi dosdoğru olmadıklarında, adil şahitlik görevini yapmadıkları için, yalan beyanları ile halkı aldattıklarında dolayı, o verilerle aldatılan bütün insanların veballerini üzerlerinden taşıyorlar. Emrine uydukları emir sahipleri, amirleri bu cezadan en büyük payı alacak olsalar da en altta görev yapanlar için de bu azaptan bir pay vardır. O gün, gelsin o emir sahipleri memurlarını alsınlar Allah’ın elinden.
Hele o adaletin terazisi ile oynayan, emniyet, savcılık, hakimler, avukatlar, bilir kişiler, yalancı şahitlik yapanlar yok mu. Allah’ın laneti ve gazabı o zalimlerin üzerinde olacaktır.
Bunca haksızlıklar olurken haksızlıklar karşısında susanların vay haline.
Kuşkusuz günahkarlar bununla sınırlı değil. Bunlar sadece bir misal.
Burada şu çok önemli bir husus, başkalarının vebalini, sorumluluğunu, velayetini ve vekaletini üslenenler, ellerinin altındakilerden de sorumludurlar. Amirler ve memurlar yurttaşların işlerinden sorumlu oldukları gibi, haksızlık yapan amir ve memurları atayanlar, onları denetleyenler ve onların üstündeki amirler ve bunların bağlı olduğu siyasileri seçenler müşterek ve müteselsilen bu işlerden sorumlu olacaklardır.
Hiç kimse dünyada olup bitenleri görmezden, duymazdan, bilmezden gelme hakkına sahip değildir. Bizler alemlere rahmet olarak gönderilen ahir zaman peygamberinin ümmetiyiz. Yeryüzünden hesaba çekileceğiz. Evet, misgale zerretin hayran yerah ve misgale zerretin şerran yerah. Bu konuda herkes için, iyilik ya da kötülüğünün bir karşılığı vardır.
Ya Rab bizi rızanın tecellisinin vesilesi kıl, bize Hakkı Hak, batılı batıl göster, Hakda toplanmamızı nasib et. Bizi nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanları değil. Bizi rızanın tecellisinin vesilesi kıl. Amin. Selam ve dua ile.