Muhalefetler Amerikan Oyuncağına Dönüştü
İslam âlemindeki iktidar karşıtları, sadece ABD'nin belirlediği yolda ilerleyebiliyor.
Arap muhalifler Amerikan oyuncağına dönüştü
Muhalifler iktidarı devirmeye çalışma hakkına sahip. Fakat, Arap ve İslam âlemindeki iktidar karşıtları, sadece ABD'nin belirlediği yolda ilerleyebiliyor
Bu açıklamaları, dışarıda ve özellikle de ABD'de faaliyet gösteren İran Ulusal Direniş Konseyi'nin lideri yaptı. Tahran'ın içeride veya dışarıda muhaliflerinin bulunması anlaşılır. Muhalefetin iktidarı barışçıl yollarla veya rejimin kendisi şiddet uygulamayı seçmişse şiddete başvurarak düşürmeye çalışmak hakkı.
Fakat yabancı bir gücün desteğiyle faaliyette bulunan muhaliflerin sorunu, bu gücün gündeminin rehini olmaları. ABD'nin, İran'ın İsrail için tehdit oluşturacak nükleer silah tersanesine sahip olmasından endişelenmesini anlayabiliriz. Zira Amerikan dış politikasının değişmezlerinden biri de, İsrail'in güvenliğinin güvence altına alınması. Fakat, muhalif de olsa bir İranlının aynı endişeyi taşımasını anlayamayız.
İran Ulusal Direniş Konseyi lideri, İran'ın 'yeni' nükleer 'tesisi' hakkındaki 'bilgileri' geçen hafta Paris'te bir basın toplantısıyla açıkladı ve tesisin yer altında bulunduğunu, planın iki yıl önce hazırlandığını ve altı ayda tamamlanacağını ifade etti.
Bu bilgilerin uydurma olduğu açık. Üstelik, İranlı bir muhalif nasıl oluyor da Batılı istihbarat organlarının ulaşamadığı önemli sırları kolaylıkla öğrenebiliyor? Farz edelim ki bilgiler doğru. Yani İran, İsrail'i tehdit edecek ve ABD'yi korkutacak nükleer silahlar üreten bir güce dönüştü veya dönüşmek üzere. Bu durumda, İranlı muhaliflerin sevinç duyması gerekirdi.
Birçok Arap muhalifin sadece ABD'nin çizdiği yönde hareket edebilen Amerikan oyuncaklarına dönüşmesi üzüntü verici. Bu durum, Mısır'da Eymen Nur'un liderliğini yaptığı 'Yarın Partisi', Tunus'taki Demokratik Kalkınma Partisi ve Suriye'deki muhalif gruplar gibi muhalefete ülke içinde soyunanlar için de geçerli. Tahran'ın nükleer programının 'sırlarının' ilan edilmesinin, Avrupa ve ABD'deki Batı destekli Suriye muhalefetinin dışarıya çıkış yasağının kaldırılmasına yönelik çağrıları ve ABD'nin Tunus büyükelçisinin Demokratik Kalkınma Partisi yetkililerini ziyaret etmesiyle aynı zamana denk gelmesi de ilginç. (Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi Beyan, 3 Ekim 2007)
AHMED AMRABİ
İranlı muhalif bir grubun, Tahran'ın yeraltında yeni bir nükleer tesis inşa ettiğini ve bu tesisin 'askeri yapıya sahip olduğunu' ifade eden açıklamalarda bulunmasını anlamakta başarısız oldum. Gruba göre Tahran, İranlı yetkililerin iddia ettiğinin tersine nükleer silah projesine sahipmiş.Bu açıklamaları, dışarıda ve özellikle de ABD'de faaliyet gösteren İran Ulusal Direniş Konseyi'nin lideri yaptı. Tahran'ın içeride veya dışarıda muhaliflerinin bulunması anlaşılır. Muhalefetin iktidarı barışçıl yollarla veya rejimin kendisi şiddet uygulamayı seçmişse şiddete başvurarak düşürmeye çalışmak hakkı.
Fakat yabancı bir gücün desteğiyle faaliyette bulunan muhaliflerin sorunu, bu gücün gündeminin rehini olmaları. ABD'nin, İran'ın İsrail için tehdit oluşturacak nükleer silah tersanesine sahip olmasından endişelenmesini anlayabiliriz. Zira Amerikan dış politikasının değişmezlerinden biri de, İsrail'in güvenliğinin güvence altına alınması. Fakat, muhalif de olsa bir İranlının aynı endişeyi taşımasını anlayamayız.
İran Ulusal Direniş Konseyi lideri, İran'ın 'yeni' nükleer 'tesisi' hakkındaki 'bilgileri' geçen hafta Paris'te bir basın toplantısıyla açıkladı ve tesisin yer altında bulunduğunu, planın iki yıl önce hazırlandığını ve altı ayda tamamlanacağını ifade etti.
Bu bilgilerin uydurma olduğu açık. Üstelik, İranlı bir muhalif nasıl oluyor da Batılı istihbarat organlarının ulaşamadığı önemli sırları kolaylıkla öğrenebiliyor? Farz edelim ki bilgiler doğru. Yani İran, İsrail'i tehdit edecek ve ABD'yi korkutacak nükleer silahlar üreten bir güce dönüştü veya dönüşmek üzere. Bu durumda, İranlı muhaliflerin sevinç duyması gerekirdi.
Birçok Arap muhalifin sadece ABD'nin çizdiği yönde hareket edebilen Amerikan oyuncaklarına dönüşmesi üzüntü verici. Bu durum, Mısır'da Eymen Nur'un liderliğini yaptığı 'Yarın Partisi', Tunus'taki Demokratik Kalkınma Partisi ve Suriye'deki muhalif gruplar gibi muhalefete ülke içinde soyunanlar için de geçerli. Tahran'ın nükleer programının 'sırlarının' ilan edilmesinin, Avrupa ve ABD'deki Batı destekli Suriye muhalefetinin dışarıya çıkış yasağının kaldırılmasına yönelik çağrıları ve ABD'nin Tunus büyükelçisinin Demokratik Kalkınma Partisi yetkililerini ziyaret etmesiyle aynı zamana denk gelmesi de ilginç. (Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi Beyan, 3 Ekim 2007)