Abdurrahman Dilipak
Muhteşemsin Nikki!
Bir anda erken seçime odaklandık. Bir olayı “efradına cami, ağyarına mani” bir şekilde anlamak istiyorsanız, bir içine gidip bakmanız, bir de uzaktan etrafını dolanarak bakmanız gerek.
Nikki’yi anlamak için Türkiye’den de bakmak gerek, Türkiye’de neler olup bittiğini anlamak için buraya ABD’den, İngiltere’den, Rusya’dan, İsrail’den, Almanya’dan, Vatikan’dan bakmanız gerek kendinize.
ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Nikki Haley, “ABD’nin Suriye’den üç şeyi başarmadan çıkmayacağını” söylemiş. Haley, “Kimyasal silah kullanımına izin veremeyiz ve bunun için mücadele edeceğiz. DAEŞ’in tamamen yenilmesi gerek ve üçüncü hedef İran’ın bölgeye hakim olmadığından emin olmalıyız” demiş. Tuti-i mucize guyem!
Eksik bırakmış, “Türkiye ve Rusya’nın bölgedeki varlığını” da eklemeliydi. O da yetmez, “İsrail’in varlık ve güvenliğini tehdit eden her türlü oluşumlar” demeliydi. O zaman daha gerçekçi olurdu(!). O da yetmez. “Sycos-Picot ve Belfaur deklarasyonunun sonuçlarına yönelik tehdit oluşturan her türlü girişimi tamamen hükümsüz kılacak şartlar ortadan kaldırılmadan” demeliydi. “Uluslararası barış ve güvenlik için uluslararası sözleşmelerle korunan uluslararası düzenin korunması gerekir” değil mi? Eee, ABD de “Dünyanın jandarması”. NATO desen o da öyle! “Sarışın bomba” Sheriff Trump öyle diyorsa öyledir. Yakasına bir pentegram yerleştirse, yeryüzünde insanlara ilahlık ve rablik taslayan bir “Demon”a dönüşecek, ama az kaldı!
Ah Nikki ah! Sen yok musun sen! İşi bitirdin.. Nikki kız, aynaya baktığında Lilith’e benziyor olabileceğini düşündün mü hiç!
Ama benim aklım karıştı şimdi, ABD’yi Suriye’den çıkmamaya PYD mi ikna etti, Macron mu, yoksa Suudiler mi? Belki de “Salih Müslim el Amerikani” Trump hamisini arayıp ağlamıştır, onun vicdanı da dayanamamıştır. “Tamam üzülme, gitmiyorum, buradayım” demiştir.
Nikki, “DAEŞ’in tamamen yenilmesi” derken ne demek tam olarak anlaşılmadı. Ne yani koskoca Amerika, Pentagon, NATO DAEŞ ile baş edemiyor mu. Bırakın TSK ve ÖSO bu işi bitirsin.
Öte yandan; DAEŞ’i Rakka’dan Fergana ve Sina’ya taşıyanlar kimlerdi. Yapma Nikki! “Haley kuyruklu yıldızı”nda mı yaşıyorsun sen. Bu “kuyruklu yalanları” nasıl uyduruyorsun böyle. Kendini allame, alemi sersem mi sanıyorsun.
Nikki ilginç bir “hanımefendi”. 2016 yılında, Time dergisi tarafından «The 100 Most Influential People” (En Etkili 100 Kişi) arasında seçilmiş.. Hind asıllı bir Sih. Anne hukukçu, baba ziraat fakültesinde prof. Nikki aslında muhasebe eğitimi gördü. Haley’nin iki erkek kardeşi Mitti, “Çöl Fırtınası” harekatında görev yapan ABD ordusunda Kimyasal Kolordusu’nun emekli bir üyesi. Diğer kardeşi Charan bir web tasarımcısı. Kız kardeşi Simran Kanada’da doğdu. O bir radyo sunucusu ve Fashion Institute of Technology merkezinde çalışıyor.
Kocası Güney Carolina Ordusu Ulusal Muhafızında görevli ve Ocak 2013›te bir yıl süreyle Afganistan’a gönderildi . Çiftin iki çocuğu var, kızı Rena ve oğlu Nalin.
Haley, Güney Carolina Senatörü Lindsey Graham tarafından « İsrail Devletinin güçlü destekçisi» olarak tanımlanıyor. Aralık 2017’de Haley, BM üyelerine Donald Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak kabul etmesini reddetmek için oy kullanan ülkelerin “isimlerini” alacağı konusunda uyardı. Tehdit ve şantaj kokan bir açıklamasından Haley şöyle diyordu: “BM’de kullanacağınız oyunuzu düşündüğünüzde, başkanın ve ABD’nin bu konudaki hassasiyetini dikkate almanızı öneririm. Başkan bu oylamayı dikkatli bir şekilde izleyecek ve o da o ülkelere karşı politikasını belirlerken bu durumu dikkate alacak. Başkan bana, bize karşı oy kullananlara rapor etmemizi istedi”.
Haley bugün kendisini bir Hıristiyan olarak tanımlar, ancak hem Sih hem de Metodist ayinlerine katılır. Hindistan ziyareti sırasında 2014’te kocasıyla birlikte Harmandir Sahib’e hac yapmaya gitti.
Gelecekte ABD dışişleri bakanı olabilir. Belki de cumhurbaşkanı. Onu destekleyen bir lobi var ve onlar bunun için çalışıyor.
Bir Karadeniz fıkrası var, “ne pirüsü, hepisu hepisu” diye biten. Bu ABD de aklı başında bir yönetici yok mu? Gönder Trump’ı getir Nikki’yi. CIA başka telden çalıyor, Beyazsaray başka telden. Pentagon başka telden çalıyor, FED başka telden.
Siz ne anladınız Suriye ile ilgili tartışmalardan, ABD çekiliyor mu, kalıyor mu?
Amerika’yı kim yönetiyor. Ya da bu işlere kim karar veriyor. Kaç tane Amerika var?!
Ortadoğu denilen bu coğrafyayı tam anlamı ile bir askeri üsse dönüştüren Batılılar, bölgedeki askeri varlıklarını her geçen gün daha da artırıyorlar. ABD’nin 12 Ortadoğu ülkesinde 54 bin askeri bulunduğu belirtilirken, Rusya yaptığı anlaşmalar çerçevesinde 50 yıl daha Suriye’deki varlığını güvence altına alacak önemli adımlar attı.. Son olarak da İngiltere, geçtiğimiz haftalarda Bahreyn’de ilk daimi askeri deniz üssünü açtı. Bunlar durduk yere olmuyor. Bu olayları, DAEŞ’i, PYD’yi, şu seçim sürecinde yaşananları birlikte düşünmemiz gerek.
Bugün yaşanan olaylar, ortalama bir yurdum insanın anlayamayacağı kadar karışık. Hatta bugün ortaya çıkan birçok grub, kendilerini kimlerin niçin ve nasıl kullandığının farkında bile değil. Hani derler ya, “ol mahiler ki, derya içredir de, deryayı bilmezler.” Bu iş de öyle.
Sahi Kılıçdaroğlu, Gül, Karamollaoğlu, Akşener nereye koşuyor! Erdoğan ve Bahçeli ne yapmak istiyor. Bütün bunların etrafındaki insanlar bu işlerin neresindeler? Kim bunlar?
Bazı uzmanlara göre, ABD Suriye’nin kuzeyinde bir koridor açmak yerine şimdi Ürdün’ün kuzeyinde bir koridor açmak istiyor. O çevrelere göre, “Ürdün’de kurulan Rukban ve Suriye’de inşa edilen Tenef Askeri Üsleri bundan sonraki süreçte çok daha aktif kullanılacak. Suriye’de yaşanan son gelişmeler ABD-İsrail ve Körfez ülkeleri arasında varılan ittifaka paralel gerçekleşiyor. Projenin askeri olduğu kadar ekonomik yönleri de var. Suriye ve Irak petrolleri ile doğalgazının İsrail üzerinden Akdeniz’e taşınması, atılan her adımın en önemli unsuru olarak görülmeli. Öte yandan; Akabe Körfezi’nden startı verilerek İsrail’in coğrafi ve ekonomik etki alanını genişletecek Suud Neom Projesi’nin Irak ve Suriye’yi kuşatacak kısmı da ‘güney koridoru’ projesi ile hayata geçirilecek. Şayet başarılırsa ittifaka tabi olan tüm güçler istediğini almış olacak.”
Sigortacılar, hırsızlık olmazsa hırsızlık poliçesi satamaz. Ama hırsızlık olursa da ödeme yapmak zorundadır. O zaman sigortacı için az hırsızlık, ama çok ve sansayonel habere ihtiyaç vardır. ABD’nin de yayılma siyaseti için teröre ihtiyacı var ve sonra da o terörü bahane ederek silah satması ve ülkeleri işgal etmesi gerekiyor. ABD dünyanın en önemli ve en büyük terör üssüne dönüştü. Darbecileri ve teröristleri kimin koruduğu artık biliniyor. “Ekonomik terör”ün arkasında da aynı çevreler var.. ABD’nin bugün en büyük ihraç malı “dolar” ve “terör”dür.. ABD tüm dünyayı terör sopası ile “yola getirmek” istiyor.
Bütün bunları, sandığa giderken, aklınızda olsun diye yazdım. Selâm ve dua ile.