Muhtıracıların Kafasına Çuval Geçti!

Muhtıracıların Kafasına Çuval Geçti!

Vakit gazetesinin Lütfü Oflaz'la yaptığı haftanın sohbeti.

- Lütfü Bey; geçen pazar günü yapılan seçimlerin sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz; bu haftaki sohbetimize bu konudaki değerlendirmelerinizi alarak başlayalım mı?

- Milli iradenin başına çuval geçirmek isteyen muhtıracıların kafasına çuvalı geçirdi millet! Muhtıracıların kafasına gökkubbeyi geçirir gibi çuvalı geçirdi millet! Millet muhtıracılara demek istedi ki, sizin göreviniz milli iradenin başına çuval geçirmek değil; sizin göreviniz Amerikalı askerlerin Türk subaylarının başına çuval geçirmesini önlemek! Hani Genelkurmay'ın hükümete verdiği muhtıraya e-muhtıra deniyordu ya; işte bu seçimin sonuçları da milletin Genelkurmay'a verdiği m-muhtıra! En başta AKP yöneticileri kabul ediyor ki, Genelkurmay hükümete muhtıra vermeseydi, cumhurbaşkanlığı konusunda milletin iradesine müdahale edilmeseydi, AKP seçimde böylesine bir oy oranına erişemezdi. Zaten ne zaman ki Genelkurmay milletin iradesine müdahale etmiştir, millet Genelkurmay'ın istediğinin tam aksi yönde oy vermiştir. Mesela 12 Eylül darbesini gerçekleştiren Genelkurmay Başkanı Kenan Evren, "Turgut Özal'a oy vermeyin" demiştir; ama millet gidip oyunu Turgut Özal'a vermiştir. Ülkemizdeki tarihi gerçek şudur ki, Genelkurmay'a yakın duran partiye millet uzak durur! "Paşam sağolsun" deyip sırtını paşalara dayayan partiyi millet yerden yere vurur! Ama bu tarihi gerçeği CHP bir türlü öğrenemedi gitti. Onun içindir ki sırtını paşalara dayayan CHP'nin sırtı sürekli yere geldi! Demokrasi diyorsanız, Genelkurmay ne diyorsa o, paşalar ne diyorsa o diyemezsiniz! Demokrasi diyorsanız, millet ne diyorsa o! Eğer bu gerçeği öğrenmezseniz, her seçimin sonucunda bu gerçekle yüz yüze gelirsiniz. Neyse, bu değerlendirmemi şu haberle bitireyim. Genelkurmay Başkanı'nın, kuvvet komutanlarının, paşaların oy kullandığı sandıkta CHP açık ara birinci parti olmuş. Bu seçimlerin mağlubu olan CHP'nin, Genelkurmay Başkanı'nın, kuvvet komutanlarının, kısacası paşaların oy kullandığı sandığın galibi olması bile çok şey anlatmıyor mu?
TÜRBAN ÇANKAYA'YA!
- Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığına nasıl bakıyorsunuz; Abdullah Gül cumhurbaşkanı olmalı mı sizce?
- Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı olması artık ne onun, ne Tayyip Erdoğan'ın, ne de AKP'nin isteğine bağlı olabilir. Son seçimin sonuçları göstermiştir ki, Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı olması milletin emridir. Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı olmaması milletin emrine karşı gelmektir. Çünkü millet eşi türbanlı olduğu için Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığını engelleyenlere tepkisini sandıkta göstermiş, bunun için AKP'nin yüzde 34'lük oyunu yüzde 47 civarına yükseltmiştir. Bu gerçeğe rağmen hâlâ "Cumhurbaşkanı uzlaşmayla seçilsin; eşi türbanlı biri cumhurbaşkanı seçilmesin" diyenlere soralım. Ülke erken seçime niye gitti? Niye seçimler erkene alınıp millete gidildi? Çünkü eşi türbanlı olduğu için AKP'nin adayı Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığı engellenmişti. Eşi türbanlı olduğu için Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığına karşı çıkanlar bunun için Cumhuriyet mitinglerini düzenlemiş, Genelkurmay da AKP hükümetine bunun için muhtıra vermişti. Yani seçimlerin erkene alınmasının, millete gidilmesinin ana nedeni eşi türbanlı olduğu için Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığının engellenmesiydi. İşte seçimde millet bunun kararını verdi; "Eşi türbanlı biri cumhurbaşkanı olmalı" dedi. Millet böyle demişken Abdullah Gül'ün de, Tayyip Erdoğan'ın da, AKP'nin de bundan başka bir şey demeye hakları var mı? Senin de benim de başka bir şey demeye hakkımız var mı? Milletin dediğini yapmamak, milletin emrini yerine getirmemek, milli iradeye saygısızlık olmaz mı? Milli iradeye bu saygısızlığı ne Abdullah Gül, ne Tayyip Erdoğan, ne de AKP yapabilir. Çünkü bilirler ki, millet "Türban Çankaya'ya" derken, eşi türbanlı olmayan birini Çankaya'ya çıkartırlarsa, millet de onları gözden çıkartır!
CHP SARAYINDA YAN GEL YAT!
- CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, "Seçimi kazanamazsak Rodos'a kadar yüzerim" demişti ama, seçimi kaybettiği halde bırakın Rodos'a kadar yüzmeyi, CHP Genel Başkanlığı'ndan istifa etmeyi bile düşünmediğini ifade etti. Nasıl karşılıyorsunuz onun bu tavrını?
- Kendisinin dediğine göre, ilkokuldayken Deniz Baykal'a "Domates Deniz" derlermiş. Ama bizim bildiğimiz domatesin yüzü kızarık olur. Oysa Deniz Baykal'ın yüzü ne olursa olsun hiç kızarmıyor! Dört seçim de, on dört seçim de kaybetse, sanki hiçbir şey olmamış gibi Deniz Baykal'ın yüzü hiç kızarmıyor. Nasıl domates bu böyle? Yüzü kızarık olmayan, yüzü kızarmayan domates makbul bir domates olur mu? Aslında bu seçim sonuçlarından sonra Deniz Baykal'a düşen derhal istifa etmek ve Rodos'a kadar yüzmekti. Önde Deniz Baykal, onun arkasında CHP'yi yönetenler, onların arkasında hükümete muhtıra verenler, onların arkasında cumhurbaşkanı seçmek için Meclis'in 367 milletvekiliyle toplanmasını icat edenler, onların arkasında AKP'nin alacağı oyları pire, CHP'nin alacağı oyları deve gibi gösteren holding medyasındaki köşe yazarları ile yöneticiler, onların arkasında Cumhuriyet mitinglerini düzenleyenler, hep beraber Rodos'a kadar yüzmeliydiler. Bir daha da geri gelmemeliydiler. Her neyse, biz yine gelelim bu seçim sonuçlarına rağmen istifa etmeyi düşünmeyen Deniz Baykal'a... İstifa etmemekte kendisi açısından haklı Deniz Baykal... Öyle ya, CHP daha yeni 30 milyon dolar harcayarak bir genel merkez yapmış; bu genel merkez saraydan farksızmış. Bu saray gibi genel merkezde CHP'nin padişahı olarak gününü gün etmek varken niye istifa etsin ki? CHP'nin sınırsız imkanlarından istifade etmek varken niye istifa etsin ki? Koskoca İş Bankası arkasında, ana muhalefet koltuğu altında, Türkiye'yi yönetmek, halkın dertlerine derman olmak gibi bir derdi de yok. Sarayında yan gel yat! Öteden beri hep söylerim; Deniz Baykal'ın Türkiye'nin başbakanı olmak gibi bir derdi yok; onun derdi CHP'nin padişahı olarak kalmak!

Vakit