Müslümanlar Tek Millet mi?

Müslümanlar Tek Millet mi?

Tek milletiz, tek gövdeyiz de neden Afganistan, Filistin, Filipinler, Çeçenya'da ciğerimizi deştikleri halde acısını duymuyoruz, hiç düşündünüz mü?

Bugün yataklarımıza ve sofralarımıza kan sıçramıyorsa!

"O herkesin entel takıldığı bir zamanda çevresindeki meraklı insanlara, dostlarına, okuyucularına ilmihal okumayı tavsiye ediyordu. Namazların tadil-i erkan üzere kılınmasını, gece namazlarına kalkılmasını, hanımlara iyi davranılmasını çocukları adam yerine koyarak karşımıza almamızı, yollarda zikirle yürümemizi telkin ediyordu. Daha doğrusu iç dünyamızı zenginleştirmek, çağa donanımlı bir Müslüman olarak yetişmemiz için elinden geleni yapıyordu. Hem çocuklar için yapıyordu hem büyükler için.”

Bu satırlar Hüseyin Durukan’ın, Cahit Zarifoğlu’nun “Bir Değirmendir Bu Dünya” adlı eseri için yazdığı önsözden.

Zarifoğlu, şu yalan dünyada kısa durmuş, ama yiğitçe duruşuyla durduğu zamana damgasını vurmuş nadir edebiyatçılardan ve dava adamlarından birisi. 47 Senelik ömründe Durukan’ın tanımlamasıyla hakkı ve sabrı, mücadele ve azmi, ahlakı ve insanlığı işlemiş mısralarında, nesirlerinde.

Zarifoğlu bir zarif kişilik olarak hanımlara iyi davranmayı, çocukları sevmeyi ve onlarla ilgilenmeyi hem düstur edinmiş, hem de başkalarına tavsiye etmiş. Bu zerafetin arkasında duran güçlü ve kalender, ahlaklı ve mert kişiliği ile de yaşadığı dönemde dünya Müslümanlarına yapılan zulüm ve haksızlık karşısında pervasızca haykırmış, zulme ve küfre olan isyanını mertçe dile getirmiş.

“Bir Değirmendir Bu Dünya” ruha sarsıntı veren bir seslenişle Müslüman’a titreyip kendine gelmesi için yeni ufuklar açıyor:

“Kolay mı mükemmel Müslüman olmak?! Allah’a ve peygambere inanırsın. Beş vakit namazını kılarsın. Evinin geçimi için helalinden kazanmaya çalışır ve diyelim ki kazanırsın da. Ve ne yağlıya ne de sütlüye karışırsın ve düşünürsün ki şeytan senden uzak, nefsin uyuz bir köpek gibi ayaklarının altında ve Allah’ın rahmetine senden daha layık kimse yok.”

Ve Zarifoğlu devam ediyor:

“Keşke gafletin bu kadar masum olsaydı.Durumun bundan ibaret olsaydı, devlet idaresinden kentlerin tanzim planına kadar teşkilatlanmış olan batılın çarkları arasında bir kum tanesi kadar bile hükmün olmadığını bilmemiş olsaydın, siyasi bakımdan süratle bilinçlenmek zorunda olduğunu henüz idrak etmemiş olsaydın ve bunu sana hiç kimse anlatmamış olsaydı, keşke Filipinlerde, Eritrede, Filistinde, Ugandada, Suriye ve Afganistanda Allah’ın nizamını ayakta tutmak için kanlarını akıtan Müslümanların varlığı ve onların senin omzuna yüklediği sorumluluğu hiç duymamış olsaydın ve bunları sana hiç kimse duyurmamış olsaydın. O zaman, kimbilir belki o zaman, belki o şekilde düşünmekte belki mazur olurdun ve umulur ki kurtulurdun”

Böyle bir kişilik ve Müslümanlık portresi çizdikten sonra Zarifoğlu haykırışını şu satırlarda dile getiriyor:

“Tek bir milletiz, tek bir gövdeyiz de neden Afganistan’da, Filistin’de, Filipinler’de, ciğerimizi deştikleri halde acısını duymuyoruz, hiç düşündünüz mü?”

Esas can alıcı sözler ise bu satırlarda diriliyor: “ Kaç gece, koyun gibi gırtlaklarından kesilen çocuk ve kadınların fışkıran kanları yatağımıza ve soframıza kadar sıçradı?”

İşte söz, işte duruş! Bugün ABD, işgal ettiği Irak topraklarında bir milyondan fazla masum Müslümanın hunharca canına kıydı. Hangi birimiz sıcak yataklarımızdan fırlayarak kabustan uyanırcasına kanlar ve terler içinde hokur hokur uyuduğumuz uykudan uyanabildik?

Kaçımız soframızda boğazı düğümlenerek, yediklerimiz boğazımıza takılarak dünyanın dört bir yanında zulüm gören Müslümanları hatırına getirebildi?

Eğer bugün aşımız zehir, yatağımız diken gibi gelmiyorsa vay bize vay…

Zarifoğlu’nu dünyamıza katalım, keşfedelim, evimize misafir edelim. Beyan Yayınları sizi Zarifoğlu’nu keşfetmeye çağırıyor. Bir Değirmendir Bu Dünya’dan başlayarak Zarifoğlu’nun hassas ruhlara üflediği satırlarıyla baş başa kalalım artık, bu bize gerekli…

Zamanın değiştiği, mekanın dönüştüğü ama azgınlığın, zulmün ve delaletin hala diri kaldığı, bir değirmen gibi değerlerimizi ve bedenlerimizi öğüten dünyanın sahte zevklerinden bir saat dahi olsa ayrılmayı göze alarak…

Zarifoğlu sizi çağırıyor ötelerden sessizce…

Bu sessiz çığlığa henüz kulak vermeyen ortak olmayan varsa…

Cahit Abi sizi çağırıyor…

Kapılarını kitaplarında sonuna kadar açtı sizi bekliyor…

Bu sese kulak verin..

 

Akif Çarkçı/ fikritakip