İbrahim Karagül
Nakba, Blackwater ve karşı devrim!..
Bu coğrafya, ya istikrara kavuşacak ve bu çok kanlı olacak ya da 21. yüzyıl boyunca devam edecek ve bütün dünyayı etkisi altına alacak kaosun merkezi olacak. Her iki halde de, burada olup bitenler, bölge sınırlarına hapsedilemeyecek boyut alacak. Hiçbir ülke, topluluk, iktidar bölgenin istikrarı ya da kaosundan uzak duramayacak.
Bu yüzden insanlık büyük bir sınavla, tarihsel kırılmayla karşı karşıya. Gündelik gibi görünen, sıradanlaşan gelişmelerin fay hatlarını nasıl hareketlendirdiği, nasıl bir stres birikimi oluşturduğu, bu enerjinin ne zaman ve nasıl patlayacağı üzerinde kimse kafa yormuyor. Ortadoğu'da, daha doğrusu Atlantik'ten Pasifik Okyanusu'na uzanan Müslüman Orta Kuşak'ta olacaklar bu yüzyıla damgasını vuracak, güç haritasını şekillendirecek..
Suriye'de rejimin kendini koruma güdüsüyle yürüttüğü kanlı baskınların nasıl bir öfkeye yol açacağını, Libya'da kirli iç savaşın taraflarının bağlantılarının ne tür bir Libya şekillendireceğini, Mısır'da İsrail'e öfkeli gibi görülen askeri yönetimin nasıl bir karşı devrim harekatına dönüştüğünü anlayabiliyor muyuz?
Kimlik üzerinden yürütülen bölge içi ve bölge dışı güç mücadelesinin Birinci Dünya Savaşı'nın en sıcak cephelerinden Yemen'i neden ateşlere attığı, Körfez'de kitleler ile rejimler arasındaki savaşın gerçek taraflarının kimler olduğu, Fas'tan İran sınırına uzanan özgürlük ve adalet mücadelesi üzerinden yürütülen Irak işgalinden bile beter senaryoları, akan kanın ve acının kimsenin umurunda olmadığı gibi gerçekleri ne kadar görebiliyoruz? ABD-Suudi Arabistan-İsrail dayanışmasının özgürlük hareketlerini boğmak için yaptıkları, karşı devrimi nasıl örgütledikleri izlenebiliyor mu?
Ülke ülke, grup grup, örgüt örgüt, rejim rejim izleyebiliriz. Doğru tespitler de yapabiliriz. O ülke özelinde net tavır belirleyebilir, taraf olabiliriz. Ama bir ülkede haktan yana gibi görünen duruşumuz bir başkasında zalimce bir hal alabiliyor. Saflar karışabiliyor.. Öyleyse daha kapsamlı, daha derin, daha gelecek hesabı yaparak bakmakta fayda var.
Sancılı geçiş dönemi yıllarımızı alacak. Haritalar değişecek, yeni çatışma alanları şekillenecek, sancılı demokrasi süreçleri izleyeceğiz. Ama bir şey var ki, yepyeni. Yüz yıl sonra ortaya çıkan bir güç, direnç, enerji. Bu enerjiyi kim yönetecek, soru bu?
Nakba Günü dolayısıyla Lübnan'dan, Mısır'dan, Ürdün'den binlerce insan işgal altındaki topraklara gidiyorsa, onlarca, yüzlerce insan İsrail kurşunlarına hedef oluyorsa, bunlar olurken bir Malezya yardım gemisi yine Akdeniz'de saldırıya uğruyorsa, öfke giderek kabarıyorsa bir nükleer gücün patlamak üzere olduğunu herkes görmeli. Türkiye de görmeli, ABD de görmeli, Suriye de görmeli.
İşte şu an, öfkeyi dizginlemeye çalışıyorlar. İstismar ediyorlar, yönetmeye yelteniyorlar, öfke üzerinden malum hesaplar gütmeye çalışıyorlar. Başarısız olurlarsa, inanın, yeni şeyler deneyecekler. İşgal edecekler, iç savaş çıkaracaklar, bölgesel çatışma tezleri uygulayacaklar..
Bu çerçevede sadece bir örnek vereyim. Basit gibi görünen ama olacakların habercisi olan bir örnek...
Birleşik Arap Emirlikleri, Blackwater adıyla bilinen güvenlik şirketiyle, daha doğrusu kiralık katiller ordusuyla bir anlaşma yaptı. 529 milyon dolarlık anlaşma kapsamında örgüt/şirket bu ülkede özel ordu kuracak. Kendilerine bir askeri üs tahsis edildi. Şimdilik sekiz yüz kişilik paralı asker istihdam edilecek. Ama siz bu sayının bir süre sonra binlere çıkacağını bilin.
Peki bu neyin hazırlığı? Elbette öncelikle bölgedeki isyanın daha da yayılmasına karşı ön hazırlık. Ama bu kadar değil.
Balckwater bir bölgede yerleşmeye, operasyona başlamışsa yakında çok önemli gelişmelerin olacağını düşünmek lazım. Şu an Libya ve Yemen'de etkin bir şekilde bu kiralık katillerin yerini aldığına inanıyorum. Irak işgalinden sonra bu tür şirket/örgütler için devasa bir piyasa açılıyor.
Hatırlayalım; bu şirketler, sadece Irak'ta değil, dünyanın bir çok bölgesinde özel ordu olarak görev yapıyor, ihaleler alıyor. Afganistan ve Irak'taki katliamlardan insan kaçakçılığına, iç savaş çıkartmaya yönelik suikast ve saldırılarına, CIA ile gizli işkence merkezi işletmeciliğine kadar ne kadar pis iş varsa yapan şirketlerin başında da Blackwater var. Yeni adı Xe.. Terör örgütleri kurmak ve yönetmek, gemilerle silah sevkiyatı, Güney Sudan'da terörist eğitimi, Vietnam'da kitle imha silahları artıklarını temizlemek, suikastler, etnik ve mezhep eksenli çatışmaları tezgahlamak gibi sayısız faaliyet alanı var.
Irak'a gemilerle gönderilen silahların önce karaborsaya oradan da PKK'nın eline nasıl ulaştırıldığı iddiası hatırlayalım. Türkiye'de kıyametler koparan PKK saldırılarının aslında çokuluslu organizasyonlar olduğu da.
Mart 2004'te Irak'ta dört ABD paralı askeri öldürülüp cesetleri Felluce'de bir köprüye asılmıştı. Ürperten görüntülerdi... Blackwater'in katilleriydi onlar. Ardından Felluce'de tamamen sivilleri hedef alan şiddetli bir intikam savaşı başlatıldı. Ölenlerin yüzde 90'ından fazlası sivillerdi. Cesetler toplu mezarlara gömüldü. Medyanın Felluce'ye girmesine izin verilmedi. "Sokaklarda parçalanmış cesetler var. İnsanlar yakınlarını toprağa veremiyor. Bazıları keskin nişancılar nedeniyle cesetleri evlerinin içine gömüyor" diyordu o günlerde Felluce'den gelen bir mesaj. Saldırının üçüncü günü ABD uçakları birkaç kez kente kimyasal silah ve toz attılar. Iraklı doktorların çığlıklarını kimse duymadı bile.. ABD askerleri saldırın kanıtlarını gizlemek için Felluce'ye haftalarca kimseyi sokmadı. Kıyım o dört kişi için yapılmıştı. Blackwater'in dört adamı için.
Irak'ta 180 bin paralı asker savaştı. Daha çok Şii-Sünni savaşı tezgahlamakla uğraştılar, başardılar da...
Şimdi bu adamlar Birleşik Arap Emirlikleri'nde yeni üsler kuruyorlar. Bildiğimiz bu. Ama emin olun Yemen'de, Libya'da şu an savaşıyorlar. Libya'da ölüm timlerinin suikastleriyle ilgili haberler gelmeye başladı bile... Yarın Suriye'de ve başka yerlerde de göreceğiz onları.
Bu hazırlığı dikkate alalım.
yenişafak