Nasrallah: ABD'ye Güvenmek Aptallıkdır
Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, Ukrayna savaşının derslerinden birinin Washington'a güvenmemek olduğunu belirterek, ABD'ye güvenmenin aptallık ve cehalet olduğunu söyledi.
Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah’ın Gaziler Günü münasebetiyle yaptığı konuşma dün akşam el-Menar kanalından canlı olarak yayınlandı.
Seyyid Hasan Nasrallah konuşmasının başında, Şaban ayının bayramlarını, Hazreti Abbas’ın (a.s) veladetini ve Gaziler Gününü kadın ve erkek tüm gazilere tebrik etti ve onların direniş ve cihat için yaptığı fedakârlıklarla gurur duyduğunu belirtti.
Nasrallah, gazileri “yaşayan şehitler” olarak nitelendirdi ve “Sizler direnişin fedakârlıklarını unutanlara hatırlatacak olan kişilersiniz” dedi.
Hizbullah Genel Sekreteri, Batı ve ABD'nin çifte standartlarına dikkat çekerek, Amerikalıların Ukrayna savaşındaki sivil kayıplardan endişe duyduğunu, ancak ABD liderliğindeki savaşlarda öldürülen ve yaralanan milyonlarca insandan bahsetmediğini söyledi.
Hizbullah Genel Sekreteri şu ifadelerde bulundu: ‘Hiroşima ve Nagazaki'ye yapılan nükleer saldırının izleri hala görülebiliyor.
Afganistan ve Irak'ta sivillere karşı ne suçlar işlendi ve ne kanlar döküldü.’
Seyyid Hasan Nasrallah, Siyonist rejimin Filistinlilere ve Suudi koalisyonunun Yemen halkına karşı işlediği suçlara da değinerek, tüm bu olaylarda Batı'nın ve herkesin sessiz kaldığını söyledi.
Nasrallah şu ifadelerde bulundu: ‘Ukrayna’da yaşanan olaylardan çıkarılacak ders ve ibretler vardır.
Cezayir, Libya ve diğer ülkelerde işlenen suçlardan dolayı ABD ve Avrupa orduları için binlerce yargılama yapılması gerekiyor.
Ukrayna savaşının derslerinden biri, ABD'ye güvenmemektir. Amerika'ya güvenmek aptallık ve cehalettir.’
Hizbullah Genel Sekreteri ayrıca Pakistan'ın Peşaver şehrinde meydana gelen son patlamaya ve onlarca kişinin şehit olmasına değinerek şunları söyledi: ‘Bu suç ve cinayeti işleyen intihar bombacıları da Amerika’nın meydana getirdiği bir örgüttür ve Amerika’nın plan ve projesine hizmet etmektedir. Batı'nın insanları bile Amerika’nın araçlarıdır.’
Seyyid Hasan Nasrallah, Ukrayna'daki savaşla ilgili olarak şunları söyledi: ‘Almanya dâhil birçok Avrupa ülkesi Ukrayna'daki durumun buraya gelmesini istemedi ama ABD ve İngiltere Ukrayna'yı savaşa sürükledi fakat bazı ülkeler bunu istemiyordu.
Ukraynalı yetkililer yalnız bırakıldıklarını ve hüsrana uğradıklarını söylüyorlar. Ukrayna'nın başını belaya sokan ABD olmasına rağmen, Amerika Birleşik Devletleri her gün Ukrayna'ya asla Amerikan uçakları veya asker göndermeyeceği konusunda ısrar ediyor. Eğer şu an biri Ukraynalı yetkililerin zihnini okuyabilse, onların kendilerini aşağılanmış ve umutsuz hissettiklerini görecektir. Bu yüzden şeytanın atından indiler ve müzakerede bulunmaya hazırlar.
Amerikalılar Ukraynalılara, “Siz savaşın, ama biz savaşa hazır değiliz, en fazla yapabileceğimiz şey yaptırım uygulamak” diyorlar. Çünkü yaptırımlar Ukrayna'nın değil onların çıkarınadır.’
Nasrallah daha sonra Ukraynalı mülteciler konusuna değinerek, onlara uygulanan muamelenin din, ırk ve ten rengine dayalı ayrımcılığı gösterdiğini söyledi ve sonra yüksek sesle "Batı’nın uygarlığı bu mu?" diye sordu.
Hizbullah Genel Sekreteri Lübnanlı yetkililere hitaben şunları söyledi: ‘Eğer Amerika’yı razı etmek peşindeyseniz, asla başaramayacağınızı bilin, çünkü Amerika’nın arzuları bitmez.
Oy vermek için BM Genel Kuruluna gitmemek Lübnan'ın çıkarınaydı, ancak Lübnan Rusya'ya karşı oy kullandı.’
Lübnan Dışişleri Bakanlığı'nın Rusya'ya yönelik açıklamasını eleştiren Seyyid Hasan Nasrallah, şunları söyledi: ‘Maalesef Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan resmi açıklama ABD büyükelçiliğine gitti ve orada düzenlendi, yani bu açıklama ABD büyükelçiliği tarafından yazıldı. Bu yani egemenlik anlamına mı geliyor? ABD'ye “Lübnan sizin köleniz değil” demek Lübnan'ın çıkarınadır.
Hükümetin bahsettiği uzak durma nerede? Tarafsızlık iddiasında bulunanlar, Dışişleri Bakanlığı'nın açıklaması karşısında neden sessiz kaldı? Biz parti olarak tarafsızlığa katılmıyoruz ama siyasi gruplar bu konuda hemfikirdi ama bu, uzak durma ve tarafsızlık mı? Tarafsızlık ve uzak durma hakkında duyduğumuz her şey sorumluluktan kaçmak için bir bahaneydi. Bu tarafsızlık, Filistin, Suriye ve Yemen davası karşısında bir duruş sergilemekten kaçmak demektir.
Ama iş Amerika'ya gelince, bütün tarafsızlık konuşmaları yok oluyor. Bu açıklama da Hizbullah'ın Lübnan hükümetinin kararları üzerinde hakimiyeti olduğu iddiasının yalandan başka bir şey olmadığı gösterdi. Eğer hükümetin kararları Hizbullah'ın elinde olsaydı, Dışişleri Bakanlığı böyle bir açıklama yapar mıydı? Açıklama ABD büyükelçiliğine gider ve orada düzenlenir miydi? Lübnan, BM Genel Kurulu'nda ABD lehine oy verir miydi?’
Hizbullah Genel Sekreteri konuşmasının başka bir bölümünde şunları söyledi: ‘ABD hükümeti şu ana kadar Mısır ve Ürdün'e Suriye üzerinden Lübnan'a gaz verirse Sezar yaptırımlarına tabi olmayacaklarına dair yazılı bir güvence vermedi ve ABD'nin söylediği her şey yalandır.
Son bir buçuk yıldır Doğu'ya yönelmekten bahsediyorlar ve o zamandan beri Çinli ve Rus şirketler elektrik için gerçek planlar sundular, ancak ABD müdahale ettiği için hükümetten hiçbir yanıt alamadılar.
Bir buçuk yıl önce bir Rus şirketi, ham petrolü petrol türevlerine dönüştürmek için 1,2 milyar dolar veya 2 milyar dolar yatırımla petrol rafinerisi projesi başlattı. Bu şirket 150 bin ila 200 bin varil petrolü rafine edecek ve Lübnan'ın tüm ihtiyaçlarını karşılayacaktı ancak ABD büyükelçiliği Beyrut hükümetinin Rus şirketine bir yanıt vermesine engel oluyor.
Eğer Hizbullah Lübnan’ın tüm meselelerine hâkim olsaydı, bir buçuk yıl önce Rus şirketine cevap verirdi.’
Nasrallah daha sonra Lübnanlı yetkilileri şirketin teklifini kabul etmeye çağırdı, çünkü benzin istasyonlarındaki kuyruklar geri döndü.
Seyyid Hasan Nasrallah, konuşmasının son bölümünde Lübnan hükümetinden en azından özgürlük, bağımsızlık ve vatanseverlik yolunda ilerlemelerini ve Lübnan'ın çıkarlarını düşünmelerini istedi ve şunları söyledi: ‘Bazı yetkililer, daha ABD istemeden ABD’nin isteyeceğini düşündükleri şeyleri hemen yapmak istiyorlar. ABD'ye savaş açın demiyoruz ama en azından ABD'nin kontrolünde de olmayın ve kararlarınızı ülke çıkarlarına göre alın.
ABD’nin emrinde olmak, Lübnan'daki yoksulluğu ve sefaleti kesinlikle artıracak ve hiçbir sorunu çözmeyecektir.
Bu yolda gazilerin ihlasından, sabrından, dürüstlüğünden ve basiretinden ders almalıyız.’(Rast)