Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, el-Menar ve el-Meyadin televizyonlarından canlı olarak yayımlanan konuşmasını daha öncekilerin aksine televizyon aracılığıyla değil törenin düzenlendiği salonda yaptı.

Merasimin güvenliğini sağlayan Lübnan ordusu ve güvenlik güçlerine teşekkür ederek konuşmasına başlayan Nasrallah, konuşmasında bölgesel meselelerle ilgili temel meselelerden söz edeceğini söyledi.

Hasan Nasrallah, Amerika’nın gücünü çok akıllıca kullandığını belirterek ABD ile İngiltere ve Fransa gibi Batılı ülkelerin bölgede ekonomik, siyasi ve askeri hegemonya peşinde olduğunu vurguladı ve bu hedefi gerçekleştirmek için uzun vadeli bir plana sahip olduklarını söyledi.

Amerika’nın bölgedeki tüm halklara, kendisine teslim ve tabi olmayı ve İsrail’i kabullenmeyi dayattığını ve bunlara karşı çıkanlara savaş başlattığını belirten Nasrallah, “ABD, bizden İsrail’i kabullenmemizi istiyor, bunun olmaması durumunda çeşitli şekillerde savaş başlatıyor. Onlar, petrolü, gazı ve diğer doğal kaynakları istiyor. Zahiren bu servetler Arap ve İslam devletlerinin elindeymiş gibi gözüküyor; ama gerçekte bu devletler petrolün fiyatını belirlemekten bile acizdir” dedi.

Amerika’nın bölgede bağımsız ve kendi çıkarlarıyla ilgili kararları kendisi alan bir ülke istemediğini vurgulayan Nasrallah, Amerika’nın bölge ülkelerinden dış politika, güvenlik, ekonomi ve petrol politikalarını Washington’la koordineli hale getirmesini istediğini söyledi ve bölge ülkelerinin milyarlarca dolar silah almasının sebebinin de Amerika’nın büyük silah ve petrol şirketleri tarafından yönetilmesiyle açıkladı.

“İsrail tek başına ABD’nin hegemonyası için bir sebep teşkil etmiyor; İsrail’in bizatihi kendisi bu hegemonyanın bir aracıdır. Bu sebeple her açıdan Washington’un desteğine sahiptir” diyen Hizbullah Genel Sekreteri, Amerika’nın zayıflaması durumunda İsrail’in bölgede barınamayacağını söyledi.

Amerika’nın şu an Filistin’de cinayetler işleyen Netanyahu ile suç ortağı olduğunu belirten Nasrallah, bölgede bağımsız olan ve kendi kararlarını kendisi alan, ekonomik ve teknolojik açıdan ilerlemeye çalışan her ülkenin Amerika’nın savaş hedefi olduğunu söyledi.

Bölgedeki en belirgin diktatörleri destekleyen Amerika’nın demokrasi ve insan hakları söyleminin tamamen bir aldatmaca olduğunu vurgulayan Nasrallah, ne kanundan ne demokrasiden, ne seçimlerden eser olmayan bölgedeki en fasit siyasi rejimleri destekleyen Amerika’nın demokrasi ve insan hakları hilesinin bazı halkları da aldattığını ifade etti.

Amerikan hegemonyasını reddeden her ülkenin savaşın hedefi olduğunu belirten Seyyid Hasan Nasrallah, “Farklı şekillerde de olsa Irak ve Suriye’deki savaş birdir. Arap, Batı ve bölge ülkeleri on binlerce tekfirci teröristi topladı, onlara silah ve para verdi. Bunlar Amerika’nın bilgisi ve onayı dışında mı oldu?” dedi.

Nasrallah, bölgedeki savaşa liderlik eden Amerika’nın bölgedeki dostlarıyla birlikte Irak halkını teslim almak için IŞİD’i kullandığını belirterek Suriye ve Irak’ta ister tekfirci ister laik olsun Amerikan çıkarları için savaştığına dikkat çekti ve “Bölgede cereyan eden savaşın hedefi halkların Amerikan iradesine teslim olmasını sağlamaktır. Bu savaşı bir Şii-Sünni savaşı olarak göstermek isteyenler de buna hizmet etmektedir” dedi.

Amerika’nın Suriye’de, Irak’ta ve aylardır da Yemen’de yaşanan savaşlarla ilgili olarak “Bölgede yaşanan savaş, reform, demokrasi, insan hakları ya da yoksulluk ve cehalet gibi sorunlara çözüm bulmaya yönelik değildir. Bu savaş Amerikan planına teslim olmayı reddeden herkese yöneliktir. Bu savaşın komutanı, Bağdadi, Colani, Zevahiri veya Salman değil, Amerika’dır” dedi.

Bölgedeki mevcut şartların İmam Hüseyin ile Yezid dönemindeki şartlarla aynı olduğunu belirten Hizbullah Genel Sekreteri şunları söyledi:

“Teslim olmazsanız sizinle savaşacağız diyorlar, size intihar bombacılarımızı göndereceğiz diyorlar. Tıpkı Yezid ve İbn Ziyad’ın Kerbela’da İmam Hüseyin’e dediği gibi: Eğer teslim olmazsanız sizi öldüreceğiz kafanızı gövdenizden ayıracağız diyorlar. Biz şu an Amerikan planına karşı koymak için tekfircilerle savaşıyoruz. Bizi iki şeyden birini tercih etmeye zorluyorlar. Ya zillet ya da savaş. Biz de tıpkı İmam Hüseyin gibi diyoruz ki zillet bizden uzaktır.”