Nasrullah'ın Aşura Konuşması

Nasrullah'ın Aşura Konuşması

İsrail'in Lübnan'a herhangi bir saldırısı halinde, Hüseyni bir cihadla yanıt vereceklerini belirten Nasrullah "İsrail, eskiden az konuşur ama çok iş yapardı. Şimdi ise çok konuşuyor az iş yapıyor. Çünkü artık gücü kalmadı" dedi.


Nasrullah'ın bugün yaptığı konuşmasının tam tercümesini sunuyoruz:

İlk olarak hepiniz adına peygamberimize canından bir parça olan torunu Hüseyin'in şehit ediliş yıldönümünde teselli ve taziyelerimi sunuyorum. Müminlerin emirine, kadınların efendisi, seçilmiş Hasan, temiz imamlarımız, zamanın efendisi, başlarında imam Hamanei'nin geldiği büyük önderlerimize ve dünyadaki bütün Müslümanlara özellikle de Ehli Beyt'e tabi olanlara başınız sağ olsun diyorum.

Ey kardeşler! Allah ecirlerinizi yüksek tutsun ve çalışmalarınızın karşılığını versin. Ben bugün buraya geldiğiniz için size dua ediyorum. Allah kadınlı erkekli bu büyük katılımı kabul etsin. Muharrem ayının ilk gününden beri camileri, salon ve farklı mekânları doldurdunuz. Bugün de sabahın erken saatlerinde buraya geldiniz. Siz bugün duygularınızı, sevginizi ifade ediyorsunuz. Bunu yaparak Allah'a olan itaat, peygambere olan mesaj borcunuzu ödüyorsunuz. Kitabımız bize şöyle diyor: {De ki; buna karşılık sizden yakınlara sevgi dışında herhangi bir ücret istemiyorum} Şura/23

Bugün sabahın erken saatlerinden itibaren buradayız, gözyaşı döküyor, göğsümüze vuruyor, peygamberin akrabasına olan sevgimiz ve muhabbetimizi, resulullah ve bize hidayet, iman ve şerefli hayat mesajını getiren onun ailesinin fedakârlıklarına olan şükrümüzü ifade ediyoruz.

Heyhat Minnez Zille

Ey kardeşler! Siz bugün Hüseyin'e olan vefanızı, ihlâs ve bağlılığını gösteriyorsunuz. Bugün şehitlerin efendisine sesleniyor ve ona "efendimiz keşke senin zamanında yaşasaydık ve sana yardım etseydik" diyoruz. Ama bağışla bizi. Çünkü bizler o zamanda yaşamadık. Senin çağrına kulak veremedik, icabet edemedik. Ama efendimiz, biz yaşadığımız bu çağda senin hakkı diriltme, İslam'ı ve saygınlığı koruma, ilahi değerleri savunma, mazluma yardım etme hedefini taşıyor ve yolunda kanımızı feda ediyoruz. Ey Hüseyin! Senin çağrın hiçbir zaman ve mekânda gizli kalmaz. Bugün hicri 1431 senesinde bu çağrı halen kulaklarımızda çınlıyor. Senin çığlığın bugün kalplerimizi ve akıllarımız dolduruyor. İşte bizler seni çadır kapısının önünde dikilmiş dururken görüyoruz. Sesin dünyayı ve tarihi dolduruyor. "Bana yardım edecek biri yok mu?"

Her sene olduğu gibi bu sene de muharremin onuncu günü senin çağrına kulak veriyoruz. Ey şehitlerin efendisi direnişte ezberlediğimiz ve yaşadığımız dersi unutmayacağımıza sana söz veriyoruz. Önümüzde sadece izzet, şeref, zafer ve fetih gördük. Senin sözlerin bütün insanlık için onuruyla yaşamak, onuruyla ölmek isteyen herkes için bir derstir. Etrafında 30 bin kişilik bir ordu ve sen 70 adamınla birlikte çemberin ortasındayken söylediğin sözler insanlık ve nesiller için birer ders olacak. "Ey bizi teslim olmakla zillet arasında seçime zorlayan kişi. Heyhat minnez zille. Allah, resulü ve müminler alçağa itaat etmeyi onura tercih etmeyi reddederler."

Biz bugün Dahiye'den; fedakârlık, cömertlik, sabır ve direniş topraklarından geldik 10. günde burada toplandık. Yanımızda da Lübnan'ın her bölgesinden insanlar var. Onlarla birlikte seçeneklerimizi açıkça, kararlılık ve kesin bilgiyle ilan etmeye geldik. Hakkı ihya etme gününde hakkı söyleyelim, mazlumlara yardım etme gününde mazlumlara yardım edelim:

Amerika'nın Projesini Kınıyoruz

İlk olarak: Açıkça ifade ediyoruz ki bugün ümmetimizi, değerlerimizi, Arap ve İslam âleminin bugününü ve geleceğini tehdit eden şey, bütün Amerikan hükümetlerinin boyun eğdiği Amerikan kibir ve hegemonya projesidir. Biz onun projesini kınıyor, halkımıza, ülkelerimize açtığı savaşları, özellikle Afganistan ve Irak'ta işlediği katliamları, İsrail'in Lübnan ile Filistin'de işlediği bütün suçlara ortak olmasını kınıyor, ümmetimizi bu düşmanı ve onun projesinin hakikatini anlamaya, tatlı sözlere, demokrasi, insan hakları ve özgürlükten bahseden sloganlara kanmamaya çağırıyoruz.

Ümmet, Dostla Düşmanı Birbirine Karıştırmamalı

İkinci olarak: Kudüs ve Filistin'i gasp eden İsrail'in isteklerinin, terörizminin ve vahşetinin sınırı yoktur. Hakkı ihya etme ve mazluma yardım etme gününde bütün dünyaya onun Filistin'de işlediği suçları özellikle Lübnan ve Gazze'de işlediklerini hatırlatıyoruz. Onun Kudüs'ü, halkını, çocuklarını, Kudüs'teki İslam'a ve Hıristiyanlığa ait mukaddesatı tehdit ettiğini, İsrail'in Filistin halkına karşı mütemadiyen işlediği zulmü bütün dünyaya hatırlatıyoruz. Filistin içinde ve dışında milyonlarca mülteci, onlarca yıldır yurtlarından uzakta, 11 bin esir İsrail hapishanelerinde zor insani şartlar altında yaşıyor. Göç operasyonunu devam ettirmek için evler yıkılıyor, zirai, endüstriyel ürünler ve yaşam kaynakları yok ediliyor. Son olarak da Gazze, Lübnan, Suriye ve İran'a savaş açma yönünde sürekli tehdit yağdırılıyor. Burada ümmeti, dostla düşmanı karıştırmamaya, bu düşmanla kardeşi, yardımcı ve yandaşı birbirine karıştırmak isteyen Amerika ve İsrail casuslarına kulak asmamaya çağırıyoruz.

Mısır! Ya Ambargoyu Kaldır Ya da Seni Kınayacağız!

Üçüncü olarak: Mazluma yardım gününde Gazze üzerindeki ambargoyu tamamıyla kaldırmaya çağırıyoruz. Ey kardeşler! Nedir bu ümmetin hali? Bir milyar 400 milyon Müslüman. Senelerdir özellikle de geçen seneki saldırıdan sonra Gazze'de yıkılmış evlerinin dışında zor şartlar altında ve acımasız koşullarda yaşayan 1,5 milyon Müslüman'ı seyreden yüz milyonlarca Arap. İslam ve Arap dünyası seyrediyor. Nazik davranmaya çalışıyor ve hakkı söylemeye korkuyor. Bir sene önce Mısır'a hakkı söyledik ve bize sövdüler. Onların bu küfürleri kıyamet gününde bizim hesabımıza sevap olarak yazılacak. Bugün ambargoya ek olarak Gazze'ye hayat ve ümit veren dar hayat damarlarının kalanını da yok etmek için tünellere su pompalama ve çelikten duvar örme haberleri geliyor. Bugün Mısır'daki rejime ve hükümete sesleniyoruz; ya duvarı ve tünellere su pompalamayı durdurur ve ambargoyu kaldırırsın ya da bütün Müslümanların, Arapların, dünyadaki şerefli ve hür insanların kınamasına maruz kalırsın. Bahaneler ve mazeretler ne olursa olsun bütün bir halka uygulanan bu zalim ambargonun devam etmesi caiz değildir.

Irak'taki Direnişçiler Halkı Değil Amerika'yı Vursun

Dördüncü olarak: Biz bugün özellikle Irak'ta katliam yapan ve Irak halkının bütün hayati gereksinimlerini yok etmeyi amaçlayan katil ve suçlu grupları kınıyoruz. Bu katiller ve suçlular işgalci Amerika'ya, Irak'ın zayıf, aciz, parçalanmış ve dolayısıyla muhtaç ve işgale boyun eğer olmasını isteyen Amerika'ya çok büyük hizmette bulunuyor ve işgalcinin hedeflerine hizmet ediyorlar. Bunlar Amerika ve İsrail'in casuslarıdır. Direnmek isteyenler işgal kuvvetleriyle savaşsınlar. Ne Şia ne ehli sünnet, ne Kürt ne de Türkmen hiçbir Irak evladını, kadınları ve çocuklarını öldürmesinler. Ne yazık ki bu katliamlar, Arap ve İslam dünyasında normal, hükümetlerin, halkın ve ümmetin canlı güçlerinin kınamasını hak etmeyen haberler haline geldi.

Lübnan'da Tehlikeli Aşamaları Aştık

Beşinci olarak: Lübnan'da geçtiğimiz 5 sene zarfında Lübnan'ın geleceğini ilgilendiren en tehlikeli aşamalardan birini büyük oranda aştık. Bu Lübnan için şaşılacak ve parçalanmışlıklar, savaşlar, fitneler ve yeni Ortadoğu'daki şüpheli rolden daha korkunç değildi. Yeni mezhebi, kardeşin kardeşi kırdığı ve İsrail'e teslim olmuş Ortadoğu. Bugün direniş, sabır, sebat ve yardımlaşmanın bereketiyle bu aşamayı aştık. Şimdi yeni bir aşamaya giriyoruz. Bu aşamanın başlıklarından biri yardımlaşma, kardeşlik, sağlam ve dayanıklı bir temel üzerinde; Lübnan ve Suriye gücü üzerinde Suriye ile Lübnan ilişkilerinin yeniden düzenlenmesidir. Bugün Lübnan'da siyasi güçlerin çoğunluğu temsil ettiği ulusal birlik hükümeti kurulmuştur. Bu halkımız ve vatanımıza ilerleme ve önceki aşamadan kurtulma imkânı vermektedir. Biz yardımlaşmak, ellerimizi kenetlemek ve ulusal birlik hükümetinin ilan ettiği temel üzerinde halkımız ve vatanımızın sorunlarını çözmek için çabalarımızı birleştirmek istiyoruz.

Ben bugün size bizim sabır, fedakârlık ve tahammül ehli olduğumuzu söylüyorum. Lübnan içindeki siyasi güçlerin oyununa ve kışkırtmalarına gelmedik. Onların şartlarını ve arka planlarını biliyoruz. Eskiden Suriye'ye, muhalefete ve direnişe saldırmak istiyorlardı. Bugün Suriye'ye saldıramıyorlar. Hamdolsun yeni bir ilişki aşamasına girdik. Genel olarak muhalefete saldırmaları biraz zor. Çünkü muhalefet ve hükümet yanlısı bakanlar aynı hükümet içinde yer alıyor. Saldırabilecekleri tek alan olarak direniş ve onun silahı kaldı. Biz bunu da anlıyoruz ve diyoruz ki; Lübnan'daki atmosferi bozacak hiçbir gerginlik ve kışkırtmaya gelmeyeceğiz.

Lübnanlı Hıristiyanlar, Provokatif Açıklamalardan Geri Durmalı

Dürüstlük ve ihlâs gününde iki çift laf etmek istiyorum. İlkini Lübnan'daki Hıristiyanlara ikincisini Lübnan'daki Müslümanlara söyleyeceğim. Hıristiyanlara (Hz. İsa'nın doğum günü) yeni yılınız kutlu olsun diyor ve Lübnan'daki bütün Hıristiyanları ateşli söylemler ve provokatif açıklamalardan uzak sakin bir tartışmaya çağırıyorum. Onları mevcut ve müstakbel seçenekleri hakkında sakin bir şekilde tartışmaya, geçmişin bütün tecrübelerinden yararlanmaya, geçmiş asırların tecrübelerini ve bazılarının iddialarının sonucunu göz önüne almaya çağırıyorum. Hıristiyanların iddiaları demiyorum. Bazı Hıristiyanların İsrail üzerindeki iddialarından bahsediyorum. Bu bahisler ve iddialar Lübnan'ı ve özellikle Lübnan'daki Hıristiyanları nereye getirdi? Yine içlerinden bazılarının Amerika üzerine oynadığı bahisleri de gözden geçirmeleri gerekiyor. Bu bahisler Lübnan'daki Hıristiyanları nereye getirdi? Bugün önümüzde bir örnek var. 150 bin Amerikan askeri, askeri üsler ve Irak'ta bulunan büyük bir ordu Irak'taki Hıristiyanları koruyamadı. Hatta onlar Hz. İsa'nın doğumunu kutlamak için bile kilisede toplanamıyorlar. Amerika istenen bu korumayı sağlayabilir mi? Biz yüz sene öncesinden değil bugünden bahsediyoruz.

Onları uluslar arası değişimleri, çıkar hesaplarını, uluslar arası ve bölgesel hesapların nasıl ve kimin üzerinden yapıldığını titiz bir şekilde okumaya davet ediyorum. Onlara birer Lübnanlı olarak Lübnanlı Hıristiyanların çıkarının başka yerde değil Lübnan'da olduğunu ve diğer Lübnanlılarla yardımlaşma, kaynaşma, Lübnanlılarla savaşa girmemenin onların yararına olduğunu söylüyorum. Hıristiyanların, bir kesimin diğerlerini sürekli olarak suni korkular ve öcüler üreterek intihara sevk etmesini kabul etmemeleri gerekir. Bugün Müslüman ve Hıristiyan Lübnanlılar yardımlaşma, birleşme ve birbirini tanıma fırsatıyla karşı karşıyalar. Bu fırsat kaçırılmamalıdır.

Müslümanlar Arası Fitne İçin Çalıştılar

Lübnan'daki Müslümanlara da diyorum ki; geçen senelerde çoğu kişi Lübnan'daki Müslümanlar arasında fitne olması yönünde bahse girdi ve bunun için çalıştı. Çoğu kişi bunun için plan yaptı ve birçok durumdan istifade etti. Bugün bu aşamayı aştık. Ellerimiz Arap, İslami ve ulusal yeni bir atmosferde ve ulusal birlik hükümeti çerçevesinde yardımlaşma ve birleşmeye açıktır. Müslümanlara bazılarının durumu eski haline çevirmek için çalışacağını söylemek istiyorum. Çok dikkatli olmalıyız. Bazıları ne Müslümanları, ne Hıristiyanları ne de Lübnanlıları uzlaşmış olarak görmek istemiyor.

Muharremin onuncu gününde ulusal-İslami birliğin, ulusal-İslami diyalogun, mazlumların ve direnişin lideri Seyyid Musa es-Sadr'ı hatırlamamız gerekiyor. Serbest bırakılması, halkına ve ailesinin yanına geri dönmesi çağrısını yenileyelim.

İsrail Bugün Çok Konuşuyor.. Az İş Yapıyor..

Sevgili kardeşler Lübnan'da önümüzde son bir iş kalıyor o da Siyonistlerin ağzından günlük olarak yapılan tehditlerdir. Lübnan ve Gazze'ye yapılan tehditler. Lübnan'a yapılan tehdidi İsrail'in ağzından duyuyoruz ama ne yazık ki bu tehdidi Lübnanlı siyaset ve medya elitinin yorumları ve uyarılarında okuyoruz. Bu fikir öyle ya da böyle pazarlanıyor. Doğal olarak İsrail'in gerçek mahiyeti saldırı ve tehdittir. Ama zaman değişti ve bugünler eski günler gibi değil. Eskiden İsrail konuşmaktan ziyade iş görürdü. Bugün ise daha ziyade konuşuyor ama eylem yok. Çünkü eskiden olduğu gibi bir şey yapmaya muktedir değil. Bugün bizi savaşla tehdit ediyor. Böyle bir savaş hiç olmayabilir ve bu savaş tehditlerinin hepsi Lübnan'ı boyun eğdirmek ve çatışmaya olan hazırlığımız, bilincimiz ve irademizi yok ederek bizi korkutmak için açılmış psikolojik savaş olabilir. Ama biz İsrail'e karşı direnişte, onun tehditleri, savaşları ve işgalinde tecrübeliyiz.

Biz, Ölüm Tehdidinden Korkmayız

Bugün Hüseyniye ve Kerbela edebiyatını tekrarlıyor ve Yahudilere siz geçmişin hatalarını tekrarlıyorsunuz ama biz ölüm tehditlerinden korkmayan bir milletiz diyoruz. Çünkü bizler ölümle tehdit edilip de "Beni ölümle mi tehdit ediyorsunuz. Savaşmak alışkanlığımız, şahadet de saygınlığımızdır" diyen o imamın ekolündeniz. İsrail eski zamanların diktatörleri gibi Gazze'ye iki seçenek sunuyor: teslim olmak ya da savaş. Lübnan'a iki seçenek sunuyor: kaçmak ya da zelil olmak. Bu da geçmişin hatalarından. Ey Siyonistler! Bize zelil olmakla teslim olmak arasında iki seçenek bıraktığınızda bizler bu imamın takipçileri olarak zillete düşmeyiz. Vatanımız ve halkımız için barış, onur ve saygın bir yaşamdan başka bir şey istemiyoruz. Harp bize dayatılırsa direnecek ve meydanı boş bırakmayacağız. Onlara tekrar diyorum ki; Kerbela'daki Hüseyin gibi savaşacağız ve Allah'ın izniyle galip geleceğiz.

Ey kardeşler; sizlere tekrar teşekkür ediyor, başınız sağ olsun diyor ve resulullaha, şehitlerin efendisine ve cihat etmeye verdiğimiz biatimizi yeniliyorum. Vereceğimiz fedakârlıklar ne kadar büyük olursa osun biz bu yolda yürümeye devam edeceğiz. Çünkü vatanımız ve ümmetimizin saygınlığı ile hürriyetimiz ve selametimizi bu yolda inşa edeceğiz.

Selam sana ve senin yolunda feda olan bütün ruhlara olsun ey peygamber. Hüseyin'e, Hüseyin'in evlatlarına, onun ashabına ve hepinize selam olsun.

Lübnan İslami Direnişi Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah'ın, Lübnan'da düzenlenen Aşura töreninde yaptığı konuşması, Gülşen Topçu tarafından İsra Haber için tercüme edildi.

isra haber