Numan Kurtulmuş'un endişesi

Numan Kurtulmuş'un endişesi

" İnsanlar birbirlerinin etnik kökenlerine bakmaya başlarsa, işte en büyük felaket budur "...

Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, Muş'un Bulanık ilçesindeki olaylarla ilgili, ''Bu son olaylarda en çok endişemiz, artık milletimizin arasına bir gerginlik ortamının sokulmasıdır'' dedi.

Kurtulmuş, partisinin İstanbul İl Başkanlığının başlattığı ''Kudüs Nöbeti'' etkinliğinin yapıldığı çadırı ziyaretinin ardından basın mensuplarının Muş'un Bulanık ilçesinde iki kişinin ölümüyle sonuçlanan olaylara ilişkin sorusunu yanıtladı.

''Demokratik açılım'' gündeme geldiğinden itibaren Saadet Partisinin, ne yapıldığından ziyade, nasıl yapıldığı ve üslubun önemine dikkat çektiğini belirten Kurtulmuş, bu konunun siyasi istismar ya da rant olarak görülmemesi uyarısında bulunduklarını belirtti.

Siyasilerin üsluplarını yumuşatmalarını, birbirleriyle diyalog kapılarını açık tutmalarını, bunun Türkiye'deki siyası tansiyonu düşüreceğini pek çok defa yinelediklerini vurgulayan Kurtulmuş, ''Bunu tarihi bir sorumluluk olarak gördük ama ne yazık ki parlamentoda grubu bulunan iktidar partisi, ana muhalefet partisi ve diğer partiler ve bu arada DTP de baştan itibaren bu konuda uzlaşmaz bir tavır içine girdi ve Türkiye, belki de Cumhuriyet tarihimizin en önemli siyasi konusunu, partiler arasında bir diyalog zemini kuramadan, 5-6 aydır yüksek gerilim içerisinde, fevkalade belirsizlikler ve çok ciddi beklentiler içerisinde geçirdi'' şeklinde konuştu.

Kurtulmuş, bunun sonucunda Türkiye'de toplumsal tansiyonun çok arttığını, arkasından Tokat'ta 7 şehit haberi ve DTP'nin kapatılmasın gündeme geldiğini, kapatma öncesinde DTP içindeki bazı kişilerin de sanki ''Bu partiyi kapatın'' demek isteyen söz ve eylemleriyle Türkiye'yi fevkalade gergin bir ortama soktuklarını söyledi.

''Bakın bu topraklarda 25 senedir bu insanların arasına, uluslararası terör siyaseti, fitne sokmak istiyor. Burada bir iç savaşı, kargaşayı körüklemek istiyor'' görüşünü dile getiren Kurtulmuş, buna rağmen Türkler ve Kürtler arasında en ufak bir kavga yaşanmadığını, bu milletin, büyük bir olgunluk içinde bunu bir terör örgütünün Türkiye'de yarattığı bir problem olarak gördüğünü vurguladı.

-''ETNİK KÖKENLERE BAKILMAYA BAŞLANIRSA EN BÜYÜK FELAKET BUDUR''-

Kurtulmuş, şöyle devam etti:

''Terör örgütü ile derin çeteler arasına sıkışan halk, hiçbir zaman birbirlerine karşı bir husumet duygusu içerisine girmedi. Ancak bu son olaylarda en çok endişemiz, artık milletimizin arasına bir gerginlik ortamının sokulmasıdır. Şimdi maalesef insanlar birbirlerinin etnik kökenlerine bakmaya başlarsa, işte en büyük felaket budur ama buna rağmen ümitsiz değilim. Her şeye rağmen, bu millet bu topraklarda kıyamete kadar barış içinde, kardeşçe yaşayacaklar. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.''

Bunun için başta iktidar partisi ve ana muhalefet partisi olmak üzere tüm partilere büyük sorumluluk düştüğünü belirten ve ''Herkes 10 düşünsün, 1 konuşsun'' diyen Kurtulmuş, asıl marifetin söz söylemek değil, ''Türkiye'nin bu çok zor meselesini'' akılla, ferasetle, iyi niyetle ve kararlılıkla çözmek olduğunun altını çizdi.

Kurtulmuş, ''Bunun için ben herkesi üslubuna dikkat etmeye davet ediyorum. Vatandaşlarımızı sakin olmaya davet ediyorum'' dedi.

Numan Kurtulmuş, sözlerini şöyle tamamladı:

''Biz, bir uzvun parçalarıyız. Bu milletin arasına birtakım provokatörler, işte Dolapdere'de görüldüğü gibi, başka yerlerde belki olabileceği gibi birtakım provokatörler kalkar, fitne sokmaya gayret edebilirler. Buna kimsenin kanmamasını, herkesin uyanık olmasını tavsiye ediyorum. Üslup itibarıyla da hiç kimse 'DTP kapatıldı, bundan sonraki atmosferde biz de birtakım gerginlikler yaparız, birtakım terör eylemleri, sokak eylemleri yaparız, böylece Türkiye bir gerilimin içine düşer' diye düşünmesin ve hareket etmesin. Hiç kimse de 'Aman ne güzel, DTP kapatıldı' diye elini ovuşturmasın. Biz, akılla, ferasetle, Allah'ın izniyle bu işi çözeceğiz. Çözmek zorundayız, başka çaresi yoktur. Çözümün altın formülü, bu memleketteki genel kitlenin, Türklerin gururunu rencide etmeyecek, Kürtlerin de hak ve hukukunu zedelemeyecek bir formülü Türkiye ortaya koymak zorundadır.''