Ankara'da bulunan, ya da bulunması istenen 864 Kg. patlayıcının patlaması istenmiyordu.

Aslında çok gizli kaynaklardan aldığım bilgiye göre ortada patlayıcı bile yoktu.

Patlayıcı yapılabilecek malzeme vardı sadece.

Yine kaynağıma göre ihbar bir dost ülke tarafından yapılmıştı.

Yani ortada patlayacak bir bomba değil de psikoljik harp bombası vardı.

Doğrusu patlayıcının ele geçmesi bir süredir olagelen olaylar zincirinin bir halkasıydı.

***

Aslında bütün senaryo İran üzerine kurgulanıyor.

İran'a yapılacak operasyonun taşları döşeniyor.

İsrail'in Suriye'ye yaptığı operasyonlar da…

Günlerdir batılı muhabirlerin Kandil'de gezip PKK'yı cilâlaması da...

APO'yu tam kontrol edemedikleri için PKK"nın başına Karayılan'ın getirilmek istenmesi de…

Daha bir çok olay sırf bu nedenle oluyor.

***

Ben Erkan Mumcu"ya, Türkiye"nin ekonomisi Milli Güvenlik sorunudur diye bir tanımlama yapmıştım.

Sonra bunu yazmıştım da…

“İstikrarı etkileme kardeşim” diyenler beni pek ciddiye almadı.

Halbuki Türkiye"de yaşanan şey istikrar değildir, istikrarsızlığın istikrarıdır.

Bunun ne kadar doğru olduğunu gittikçe daha iyi anlıyorum.

***

Peki patlayıcıları koyanlar aslında ne demek istiyorlardı?

Bizi ne ile tehdit ediyorlardı?

Binlerce insanımız öldürmekle mi?

Sanmıyorum!

Şehitlerin bile istatistik hesabına dönüştüğü ülkelerde, bu çok önemli bir tehdit aracı değildir.

Asıl tehdit olabilecek bir patlamanın ekonomiyi de patlatacağını göstermektir.

***

Kime bu gösteri öyleyse?

Hükümete baskı yapma gücüne sahip kapitalistlere, çıkar çevrelerine doğal olarak.

Ne için bu tehdit?

1 Mart tezkeresinde yapılan hatanın, İran"a saldırı gündeme geldiğinde tekrarlanmaması için.

Peki bu kaostan çıkışın çözümü ne?

Bu saatten sonra aklıma yağmur duasından başka birşey gelmiyor doğrusu...

Ya sizin?

NOT: Mübarek Ramazan-ı şerifin İslâm dünyasına hayırlı ve bazı insanların tekrar Allah"ın dinine dönmelerine vesile olmasını temenni ederim.

İnternethaber-Aytun ÇIRAY