Hakan Albayrak
O rapor öldü
Siyonist lobiler "Bütün dünya Palmer Raporu'nun Türkiye aleyhindeki ve İsrail lehindeki bölümlerini konuşacak" diye seviniyorlardı.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, raporun New York Times'a sızdırılmasından birkaç saat sonra Türkiye'nin İsrail'e uygulayacağı yaptırımları açıklayınca, Siyonist komplo güme gitti.
Türkiye öyle ağır konuştu ki rapor o ağırlığın altında ezildi; daha BM Genel Sekreteri Ban Ki Mun'un önüne gelip resmiyet kazanmadan haber değerini yitirdi.
Palmer Raporu'nda yer alan "Gazze ablukası yasal", "İsrailli komandolar kendilerini savundu", "İHH şaibeli bir kuruluş", "Türk hükümeti krizin önüne geçmek için yeterince uğraşmadı" gibi acayip hükümler değil, Türkiye'nin İsrail'e çektiği restler salladı dünyayı:
"Flaş... Flaş...Flaş... Türkiye İsrail elçisini kovuyor."
"Flaş... Flaş... Flaş... Türkiye İsrail'le tüm askeri anlaşmalarını askıya aldı."
"Flaş... Flaş... Flaş... Türkiye Doğu Akdeniz'de İsrail'e meydan okuyacak."
O gün bugündür dünya basını İsrail'in içine düştüğü zor durumu yazıyor, Mısır'daki gelişmelere de atıfta bulunarak İsrail'in yalnızlaşmasından söz ediyor, "İsrail köşeye sıkıştı" diyor.
İsrail gazetelerinin manşetlerinden ve köşelerinden de çaresizlik okunuyor; kimi "Özür dileyelim" diyor, kimi "ABD'ye yalvaralım da Türkiye'yi sakinleştirsin".
Öte yandan ABD'li ve Avrupalı devlet adamları da Mavi Marmara tartışmasının ayrıntılarına girmeyip "Şu işi artık tatlıya bağlasak" türünden açıklamalar yapıyorlar ve Türkiye'nin gönlünü almaya çalışıyorlar.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da şu günlerde pek alttan alıyor, Türkiye'ye pek yumuşak mesajlar gönderiyor.
Şartlar onu böyle davranmaya zorluyor.
Hükümet olaya hiç vakit kaybetmeden ve gereken sertlikte müdahale etmiş olmasaydı, Palmer Raporu'ndaki çirkin propagandalar alıp başını gider ve bugünkü bu tablo yerine bambaşka bir tablo oluşabilirdi; hedef tahtasında İsrail'in değil Türkiye'nin yer aldığı, Mavi Marmara ve AK Parti hükümetinin sanık sandalyesinde oturduğu bir tablo.
Öyle bir tablo çizmeye çalışanlar yok mu?
Az da olsa var.
Ne tuhaftır ki bilhassa Türkiye'de var.
Bazı siyasetçiler, bazı gazeteci-yazarlar, bazı kanaat önderleri yahut onların kraldan fazla kralcı takipçileri, "Vay Mavi Marmara niye gitti, vay hükümet niye engel olmadı?" diye yaygara kopararak, ölü doğmuş olan Palmer Raporu'nu canlandırmaya çalışıyorlar.
Neymiş?
"Bugüne kadar sorulmayan soruları sorma cesaretini göstermek"miş!
Yahu, Mavi Marmara'nın vurulduğu andan beri o soruları sorup duranlar ve hatta işi şehitlere dil uzatmaya kadar vardıranlar hep olmadı mı zaten?
31 Mayıs 2010'dan beri bu mevzuları 1000 kere konuştuk, yetmedi mi?
Şu günlerde o soruları alevlendirenlerin muradı ne?
Evet; ölü doğmuş olan Palmer Raporu'nu canlandırmak ve İsrail aleyhindeki havayı dağıtmak değilse ne?
Nafile uğraşıyorlar.
Beyhude çırpınıyorlar.
Hükümet, Palmer Raporu'nu buruşturup tarihin çöp tenekesine atmıştır ve Türkiye'nin İsrail karşısındaki onurlu duruşu bozulmadığı müddetçe o raporu oradan çıkarıp ihya etmeye kimsenin gücü yetmeyecektir inşaallah.
İsrail siyasetinin ve basınının bile gördüğü bu gerçeği 'bizimkiler' de bir an evvel görebilseler boşuna yorulmamış ve bizi de boşuna yormamış olurlar.
yenişafak