Ömer Dinçer de Yalanladı
28 Şubat darbesinden kalan baskılara siper olduk....
2004’teki MGK tavsiye kararının dersane kapatmak için uygulandığı iddialarına sert tepki gösteren eski Bakan Dinçer, “Ecevit döneminden kalan denetimleri hafifletmek için kendimizi siper ettik” dedi.
Bir gazetenin, “MGK’nin 2004’te aldığı kararların uygulamaya konulduğu” iddiası, donemin Başbakanlık Müsteşarı eski Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından yalanlandı. Dinçer, yayınlanan yazışmaların 2004 değil, 2002’ye kadar gelen 28 Şubat dönemi ‘irticayla mücadele’ uygulamalarını yumuşatmaya yönelik olduğunu açıkladı. STAR’a konuşan Ömer Dinçer o dönemde hiçbir şekilde dershane ve özel okullara baskı uygulamadıklarını, asıl baskıları ortadan kaldırdıklarını belirtti.
Ahlaken sorunlu yaklaşım
Işte Dinçer’in açıklamaları:
“Taraf Gazetesi 28 Şubat sürecinin uyguladığı yöntemleri bugün muhatabını suçlamak için kullanmaya başladı. Bu ahlaken ve vicdanen sorgulanması gereken bir konu. Her şeyden önce MGK’nın Gülen cemaatine yönelik aldığı tavsiye kararıyla bugün manşetten vererek “uygulaması da var” diye anlatmaya çalıştığı olaylar ayrı olaylardır. Eğer burada kötü niyet yoksa ya iki ayrı olayı karıştırıyorlar ya da bürokrasiyi. Veya hukuk sistemini bilmiyorlar. 2004 yılında MGK’nın Gülen cemaatiyle ilgili aldığı tavsiye kararında Başbakanımızın ve diğer bakanlarımızın imzalarından hareketle karara “imza attılar” diye suçluyorlar. Bilinmesi gerekir ki o gösterdikleri belge bir toplantı tutanağıdır ve Türk hukuk sisteminde bir tavsiye niteliği taşır ve yeni bir düzenleme ifade etmez.Hiçbir uygulamasını gösteremezler.”
Öküzün altında buzağı arıyor
“Yine 2004 yılında alınan bu kararın 2013 yılında dershanelerle irtibatlandırılıyor olması da doğrusu aralarında doğrusal bir ilişki kurmaya çalışmak da öküzün altında buzağı aramaya benziyor. O kararlar dikkatli bir şekilde gözden geçirilirse dershanelerle ilgili herhangi bir tavsiye yok. Özel okullar, vakıf ve derneklerle alakalıdır. ”
BAVUL DOLUSU FORMALİTE KÂĞIT
“Dediğim gibi bunlar formaliteler bürokratik süreçler ve yazışmaları istiyorlarsa vagonlar dolusu bulabilirler. Ama bunların sonuçlarının ne olduğunu kamuoyuna koysunlar o zaman bizim kurul tarafından veya başbakanlık tarafından Önder Aytaç’la ilgili herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığına baksınlar. Başka belgeler de yayınlasınlar. Bence buna benzer hususları yayınlasınlar. 28 Şubat sürecinin uygulamaları ve yaptırımlarının da ne noktaya geldiğini ortaya koyarlar.”
KAPATILAN BİR TANE DERSHANE VAR MI
Dinçer dershanelerin Milli Eğitim ve Maliye Bakanlığı tarafından denetlenmesi talimatı konusundaysa, “Arkadaşlar o yazı var. Ben size sorayım bugün dershanelerin denetimi kimin elinde? Milli Eğitim Bakanlığı’nın. Türkiye’de dershanecilik sistemi olduğundan beri, dershanelerin denetimi MEB’de. Ve yine bu dershaneler mali işlemler ve vergi açısından Maliye Bakanlığı’ndan denetlenir. Bunun bir suçlama malzemesi olması akla uygun bir şey midir? Orada onun dışında başka ne söylüyor? İrticai faaliyet yönünden denetlenmesi. İrticai faaliyet yönünden denetlenip de o zaman kapatılan dershane varsa onu göstersinler” şeklinde konuştu.
ECEVİT TAKİBAT İÇİN GENELGE YAYINLADI
28 Nisan 2000 tarihinde MGK tarafından dönemin Ecevit hükümetine ‘İrticai Faaliyetlerle Mücadele Stratejisi’ verildi. Ecevit bu strateji üzerinden bütün cemaat ve dindar kesimin her kişi ve kurumlarının takibe alınmasına ilişkin genelge yayınladı. O dönemdeki Başbakan Müsteşarı Ahmet Şağar’ın talimatıyla ilgili tüm kurumlara Başbakan Bülent Ecevit imzalı bu genelge çoğaltılarak gönderildi. Genelge cemaate ve dindar kesime yönelik ağır ifadeler içerirken, “tam bir kuşatma ve baskı genelgesi” olarak değerlendirildi. 12 Eylül 2010’da alınan Bakanlar Kurulu kararının sonunda 13 Aralık 2010’da ‘İrticai Faaliyetle Mücadele Stratejisi’ ve ilgili MGK kararları tamamen ortadan kaldırıldı. Aynı anda BUTKK da kapatıldı.
RİSK ALDIĞIMIZ HALDE SUÇLANIYORUZ
Ömer Dinçer şunları söyledi: 28 Şubat darbesinden sonra o zamanki MGK’nın aldığı kararlar yine o dönemde Başbakan olan Mesut Yılmaz ve hükümeti tarafından irtica ile mücadele stratejisine dönüştürülmüştür. Ayrıca bunun takibi yapılsın diye yine Mesut Yılmaz hükümetinin talimatıyla BUTKK oluşturuldu. Ben gelene kadar çok sıkı bir şekilde bu stratejik plan Türkiye’deki dindar insanların kendi inançlarını özgürce yaşamanın önünü kesecek şekilde büyük bir baskı aracı olarak kullanılmıştır.Yaptırımlar bizim zamanımızda asla uygulamaya konulmamıştır. Biz o gün bütün onlara risk üstlenirken bu insanlar adına bugün onlar bizim o zamanki bir günahımız yahut da bir suçlama malzemesi olarak kullanacaklar. Ben bunu ahlaken de hiç doğru görmüyorum. Vicdan sahibi olan insanlarında itibar edeceklerini zannetmiyorum. O fişlenen kişiye o dönemde demeç veren 28 Şubat iradesinin karşısında olan herkes için bir takım yaptırımlar yapmaya çalışıyorlardı. Ama ben o kurulun başına geldikten sonra fişlendi diye iddia edilen kişi için herhangi bir yaptırım uygulanmış mı ona bakmak lazım.”
star