Org. İlker Başbuğ Konuşuyor (VİDEO)

Org. İlker Başbuğ Konuşuyor (VİDEO)

Org. Başbuğ, Askeri Savcılığın Türkiye'nin kilitlendiği belge ile ilgili kararını açıklamasının ardından bir basın toplantısı düzenliyor. Toplantıya kuvvet komutanları da tam kadro katılıyor.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Genelkurmay Askeri Savcılığı'nın "İrticayla Mücadele Eylem Planı" belgesinin karargâhta hazırlanmış resmi bir evrak olmadığını saptaması ve adli soruşturmayı tamamlamasının ardından bugün saat 11.00'de bir basın toplantısı düzenliyor.

Daha önce "Belge sahte çıkarsa ne yapacağımızı bütün Türkiye görecek" ifadesini kullanan Başbuğ'un, tartışmalar konusunda, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin tepkisini ortaya koyması bekleniyor.

İlker başbuğ'un açıklamaları şöyle:


Türkiye'de etrafımızda ve dünyada cereyan etmekte olan gerçek olaylara bakarsak ciddi bir çok sorunun bulunduğunu ve yaşandığını görürüz.

Dünya ülkelerinin hemen hemen hepsi küresel kriz ve bu krizin doğurduğu ekonomik ve sosyal konularla boğuşmaktadır. Türkiye bunun yanında terör ve bölücü terör örgütü ile mücadelesine devam etmektedir.

Çevremizde başta İran'daki song gelişmeler olmak üzere, Irak, Afganistan ve Pakistan'da ciddi olaylar yaşanmaktadır. Kıbrıs görüşmeleri de bir taraftan sürmektedir.

Bütün bunlar yaşanırken Türkiye iki haftadır Genelkurmay Askeri Savcılığı'nan elinde bulunan, topladığı ve talep ettiği bütün bilgiler çerçevesinde yürüttüğü hazırlık soruşturması neticesinde ulaştığı karar neticesinde bir kağıt parçası etrafında enerjisini tüketmiştir.

Ayrıca yargı sürecini sabırla sükunetle beklemebasiretini de gösterememiştir.

Her şeyden önce bunlardan dolayı biz TSK olarak üzgünüz.

Şu anda elimizde olan hukuki anlamda bir kağıt parçasıdır.
Hiç zaman kaybedilmeden belge olduğu iddia edilenin gerçekten belge olup olmadığının hukuk ve yargı yoluyla ortaya çıkartılması için Genelkurmay Askeri Savcılığı tarafından soruşturma başlatılmıştır. Bu durumda bizim tarafımızdan yapılması gereken tek ve doğru hareket tarzı da budur. Soruşturma aynen adli yargı teşkilatı içerisindeki Cumhuriyet Başsavcılıkları gibi Anayasal teminatlar altında, bağımsız bir şekilde faaliyetlerde bulunan Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı tarafından yürütülmüştür. Karar da yine bu makama aittir.

Askeri savcılık kanunlar çerçevesinde incelenmesi gereken bütün unsurları, mevcut bilimsel ve teknik imkanları da kullanarak bu karar ulaşmıştır. Genelkurmay Askeri Savcılığı'nın verdiği kararı beğenebilirsiniz, beğenmeyebilirsiniz ancak bu karar karşı saygısız ve küçümseyici tavırlar içine giremezsiniz.

Bu tip davranışlar askeri yargıyı küçültmez, bu şekilde davrananları küçültür. Son dönemlerde artan bir şekilde ve örgütlü olarak gerçekleştirdiği değerlendirilen kurgulanmış bazı olaylar, TSK'yı yıpratma ve karalama kampanyasına dönüştürülmektedir.

Hukuk açısından yaşadığımız olayda bugün gelinen nokta, olduğu iddia edilen, bir kağıt parçası olduğunu, bir belge olmadığını göstermektedir. Bu konuda Genelkurmay Başkanlığı ve Genelkurmay Askeri Savcılığı elindeki bütün bilgi ve belgeler ışığında ve hukuk çerçevesinde gerekeni yerine getirmiştir.

Bu duruda bugün biz bu kağıt parçasının birileri tarafından TSK'yı yıpratma ve karalama amacıyla hazırlandığını değerlendirmekteyiz. Bu kağıt parçasının kimler tarafından ne amaçla hazırlandığının ortaya çıkartılması görevi ise devletin istihbarat birimleri ile yargı organlarına düştüğünü bildiriyor ve bunu istiyoruz.

Bu konunun önemli olduğunu düşünüyoruz. Çünkü bu ve buna benzer olayları devlet, bu millet ve ordu içinde fitne ve fesat çıkartma eylemleri olarak görüyoruz.

Daha önce de söylediğim gibi TSK demokrasi ve hukuk ilkelerine bağlı ve saygılıdır.

Bu ilkelere aykırı düşünce içinde olan ve davranışlar içinde bulunan personeli TSK bünyesinde barındırmaz. Bunu kim söylüyor, bunu Anayasamızın 117. maddesine göre TSK'nın komutanı olan Genelkurmay Başkanı ben söylüyorum. Artık TSK'nın komutanı olan Genelkurmay Başkanı'nın bu ifadesi en büyük teminattır. Daha bunun dışında başka şeyler aranmasının anlamını anlamıyorum.

Bütün bu söylemlere rağmen TSK ile artık hiçbir haklı neden ve haklı bir gerekçeye dayanmadan, çeşitli nedenlerle ve çeşitli şekillerde darbe ve muhtıra söylemlerinde bulunanların iyi niyetli olmadıklarını, halkımızın da artık bu söylemlerden usanmış olduğunu düşünüyorum.

Onun için TSK'nın komutanı olarak açıkça söylüyorum ki; artık TSK üzerinden elinizi çekiniz. TSK üzerinden kendinizi siyasi tanımlama düşüncesinden ve gayretlerinden vazgeçiniz. TSK'ya karşı medya üzerinden asimetrik bir psikolojik harekat yürütmeye son veriniz.

TSK tarihsel misyonu, kurumsal kültürü ve devlet adamlığı ve tecrübesinin gereği olarak kendisine karşı asimetrik olarak medya üzerinden yürütülen psikolojik harekata her zaman ve özellikle kamuoyu önünde cevap vermekten kaçınmaktadır.

Ayrıca bize askeri okullar da şu da öğretildi: Akıllı insan her şeyin farkına varır. Akılsız insan ise her konuda fikrini söyler. Bu nedenlerle bizlerin olayları takip takip etmediğimiz, gereken yer ve zamanlarda rahatsızlıklarımızı dile getirmeyeceğimiz doğru değildir. TSK hiçbir gerçeğe dayanmayan, hukuk dışı davranışlarla devam ettirilmesi faaliyetlerine katlanamaz.

TSK bütünlüğünün her türlü dış tepkilere maruz bırakılmasına seyirci kalamaz. Unutulmamalıdır ki TSK'nın bütünlüğünün korunmasını ve haksız yere yıpratılmasını aynı zamanda ülkemizin bir beka sorunu olarak görüyoruz.

TSK'nın bütünlüğünün korunması ve artık haksız yere yıpratılması sadece TSK'nın bir sorunu değildir. Biz bunun aynı zamanda ülkemizin bir beka sorunu olarak anlaşılmasını özellikle istiyoruz.

TSK üzerinden oynanan ve oynanacak oyunlar bizim görev ve sorumluluklarımızı yerine getirme kararlılığımızı etkilemez.

TSK'nın güvenlik boyutunda ülke sorunlarına yönelik görüş ve tespitlerimizi yasal platformda ilgili makamlara iletmeye devam edeceğiz.

Tahriklere kapılarak kamuoyun önünde tartışmalara girmeyi uygun bulmuyoruz. Bu çerçevede son yaşanan olayları da önümüzdeki hafta yapılacak Milli Güvenlik Kurulu toplantısına getireceğiz.

SORU-CEVAP BÖLÜMÜNE GEÇİLDİ

Radikal Ankara Temsilcisi Murat Yetkin'in sorusu: Bu çerçevede Sayın Başbakan'ın bir açıklaması oldu. Bu konuda daha yapılması gerekenler odluğunu sizin bu konuyu çok iyi bildiğinizi ve bir çalışmanın yürütüldüğüne de inandığını söyledi. Bu çalışma nedir? 16 Haziran'da bunu görüştünüz mü?

Org. Başbuğ: Birincisi TSK'da demokrasi ve hukuk devleti ilkelerine aykırı düşünce içinde olan, davranışlarda bulunan personel barınamaz. Bunu TSK'nın komutanı olarak ben açıkça ifade ediyorum. Böyle durumlar olursa TSK gerekeni anında yerine getirir. Başka yerlerden işaret vs almamıza gerek yoktur.

Bugüne kadar yaşanan süreçte neler yapıldı, neler yapılır? Bunu doğru anlamak için önce askeri mahkemenin yetki ve sorumluluklarını anlamanız gerekir. Maalesef rahmetli Uğur Mumcu'nun söylediği gibi, hukuk tahsili görenler bile yanlış yorumlarda bulunuyorlar. Rahmetlinin dediği gibi bilgi sahibi olmadan fikir sahibi oluyoruz. Askeri mahkemelerin yetki ve sorumlulukları çok açık. Askeri Usul Kanunu'nun 9. maddesinde der ki; askeri kişilerin, askeri suçları varsa, bunlar askeri mahallerde, askerlik hizmetleri ile ilgiliyse buna bakacak makam askeri yargıdır. Söz konusu iddiada iddia nedir; suçun Genelkurmay Karargahı'nda işlendiği iddia ediliyor. Bunu hala askeri mahkeme mi bakar sivil mahkeme mi bakar diye sormak abesle iştilgaldir.

Bazı kişiler Avrupa'da askeri mahkemelerin kalmadığını söyleyecek kadar cahilce belki de maksatlı ifadelerde bulunuyor. Askeri mahkemeler bugün de geçerlidir. AB ülkelerine gelin bakalım: İngiltere, Belçika, İtalya, Lüksemburg, Yunanistan, İspanya, Polonya"

Şimdi askeri yargı ile iki başlılık olduğunu söyleyenler neden şu Avrupa ülkelerinde de askeri mahkeme olduğunu söylemiyorlar. Bakın Rusya'da da, ABD'de de, İsrail'de de askeri mahkemeler var.

"Efendim askeri mahkemeler tarafsız değildir?" iddiaları da çok çirkin. Bu devlete, Anayasaya, hukuka saygısızlık. Bu mahkemeler kadı mahkemesi mi, sokak mahkemesi mi?

"Askeri mahkemeler bağımsız değildir?" Size bir örnek: Genelkurmay Askeri Mahkemesi yani benim mahkemem askeri mahkemelerde subayların bulunmasının Anayasaya aykırı olduğu düşüncesinden hareketle Anayasa Mahkemesi'ne dava etti ve Anayasa Mahkemesi de kabul etti.

"Efendim soruşturma emirle başladı?" Peki biz bu emri ne zaman verdik. Olaydan yarım saat sonra verdik. Tersi olsaydı diyebilirdiniz ki komutanlık emir vermiyor diyebilirdiniz. Ayrıca savcı aciliyet görürse de derhal soruşturma başlar. Bunlar açıkken nasıl yargı bağımsız diyebilirsiniz.

Bu binada yanımızdaki bir salonda Yarbay Mustafa Dönmez'in mahkemesi başladı. Her zaman söylüyorum yargı kesin karara ulaşmadan herkes bir kere suçsuzdur. Ama Yarbay Dönmez'le ilgili iddianameyi kim hazırladı. Yine bu savcılar hazırladı. İddianamede Yarbay Mustafa Dönmez'e ilişkin suçlamalar çok ciddi.

12 Haziran günü bu haberin gazetede çıkması üzerine, askeri savcılık soruşturmaya başladı. Soruşturmaya başladığı andan itibaren bu belgenin bulunduğu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ile işbirliğinde bulundular. Bizim amacımız bu belge doğuru mudur, değil midir? İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na ne dedik? Elinizde ne kadar bilgi belge varsa bize verin ve işbirliği yaptık. Ne kadar sürdü bu soruşturma? 12 gün.

Askeri savcılık ve Genelkurmay Karargahı bu konuda üzerine düşen her şeyi yapmıştır. Kamuoyunun bizden cevap beklemesine rağmen ve bu bekleme süresinin aleyhimize işlemesine rağmen biz bunu göğüsledik. Ne için? Hukuk için. Askeri savcılık kovuşturmaya gerek olmadığına karar verdi. Bu karar kesin değildir. Biz hukuk ilkelerine saygılıyız. Önemli olan bu belgenin doğru olduğuna ilişkin delil, bilgi, emare çıkarsa bu soruşturma tekrar açılabilir.

Bizim TSK olarak delil toplama üzerinde yetki ve sorumluluğumuz yoktur. Biz bu konunun herhalde net olarak ifade ettiğimizi zannediyorum. Biz üzerimize düşen görevi yerine getirdik.

Bundan sonra ne istiyoruz? İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan istiyoruz: Bu belgenin gerçek olmadığı hareketle, bu kağıt parçası kimler tarafından ne amaçla başladı? Bunu bulun. Genelkurmay Askeri Savcılığı da bu noktadan hareketle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na belgeyi gönderdik.

Yoksa İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan bu belge doğru mudur, değil midir, bunu istemiyoruz. Bu bizim işimiz.


Fikret Bila'nın sorusu: Bu konuda değişik tartışmalar yaşadık. Ancak Albay'ın 20 sayıda imzası olduğu ve farklı imzalar kullandığı ortaya atıldı. Bu imza Albay'a soruldu mu? Bu imza farklılığının soruşturulmadığı söylendi. Bu doğru mu?

Bu soruşturma Genelkurmay Askeri Savcılığı tarafından yürütüldü. Askeri savcılık bağımsızdır. Bana 20 tane askeri savcıyı getirin. Hangisi askeri başsavcıdır deyin tanımam.

Askeri savcılık elbette imza konusu üzerinde durdu. Ama gelinen sonuç şudur: İmza değişiklikleri kriminal inceleme sonucunu değiştirmiyor. Bilimsel olarak yapılan bu incelemelerde teknik kriterler kullanılıyor. Siz nasıl şekilde imza atarsanız atın elinizin mahsulü olduğu anlaşılıyor. Bir anlamda el hareketiniz parmak izi gibi" Burada ıslak imzaya sahip belge yok. Dolayısıyla elbette askeri savcılık bu konu üzerinde durmuştur ancak belgenin aslı ıslak imzaya sahip bir belge olmadığı için burada bir sonuca ulaşılması mümkün değil, sonucu değiştiremeyeceği kanaatine varılmıştır.

Erdoğan'ın doğruluğu ispatlanmamış bir kağıt parçası üzerine Şanlıurfa'daki konuşmasından hicap duyuyor musunuz?

Bu konuda düşüncelerimi Sayın Başbakan'a ilettim. Benim bu konudaki düşüncelerim bunlardır.

Fitne fesat karıştırmak isteyenler var dediniz. Bu konuda bir sonuca ulaştınız mı?

Coğrafyamız belli. Siz TSK'ya zarar verirseniz, kime zarar verirsiniz? Ülkenin bekasına zarar verirsiniz. Biz kanunlara saygılıyız ve kanunlara aykırı hareket edenlere izin vermeyiz.

Biz demiyoruz ki TSK hiçbir şekilde tartışılamaz. Evet olabilir. Belki bazıları yararlı da olur. Ama bizim karşı olduğumuz hiçbir gerçeğe dayanmayan, önyargılı, yıkıcı faaliyetler. Yalnız TSK için değil, devlet için de, millet için de"


AK Parti bu kağıt parçası çıktığı zaman yargıya başvurdu. Bu başvuru askeri mahkeme kararından sonra olsa daha iyi olmaz mıydı?

O konuda ben yorum yapmayı uygun görmüyorum.

15 Haziran'da belge sahte çıkarsa, ne yapacağımızı Türkiye görecek dediniz. Belgenin sahte olduğu yönünde kanaatiniz oluşmuş durumda. TSK'nın hiçbir şekilde yıpratma faaliyetine katlanamayacağını söylediniz. Türkiye görecek çerçevesinde ne gibi bir metot izleyeceksiniz?

İzliyorsunuz işte. Biz bu devletin ilkelerine saygılıyız. Bir konuyu askeri savcılığa verdik. Askeri savcılık konuyla ilişkin karar vermeden bir kelime bile söylemedik. Bu hukuka olan saygımızdır. Biz hukuk devleti ilkelerine bağlı ve saygılıyız. Elbette hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde ne yapılacaksa yapılacaktır. Bundan başka sonuçlar çıkartılırsa üzülürüz. Bu konudaki düşüncelerimizi de yasal platformda getiririz. Önümüzdeki hafta MGK'da bu konuyu getireceğiz.

Bu konuyla ilgili yaşadığımız bazı sorunlar var. Bununla ilgili de Genelkurmay Askeri Savcılığı suç duyurusunda bulundu. Bahsedilen kağıt ayın 4'ünde bulundu. Ayın 6'sında İstanbul'daki mahkemenin oturumunda bu dosya açıldı. Bir takım evraklar var. 12'sinde bir gazeteye servis edildi. Şimdi bunu sormaya, sorgulamaya hem hukuk yoluyla, hem diğer şekillerde hakkımız yok mu?

O belgelere bakıyoruz, tuhaf. Bir yığın belgeler usulüne göre hazırlanmış, uygun, çok önemli olmayan konular. Bu belge ise onlarla hiçbir ilişkisi olmayan, içerik olarak, hazırlanış şekli olarak farklı bir belge.

Peki bu belgenin Nisan 2009'da hazırlandığını kim tespit etti? Belgenin üzerinde hiçbir tarih yok. Soruşturma kapsamında bir takım kriminal raporlar hazırlandı. Birisi Jandarma Genel Komutanlığı'nan hazırladığı rapor. 17'sinde hazırlandı, özel kuryeyle gönderildi. 19 ve 27'sinde bu raporun bazı parçaları basın yayın organlarında yer aldı. Neden? Belgenin tümü de değil, arzu edilen noktalar. Amaç kamuoyu oluşturmak" Medya üzerinden asimetrik psikolojik bir harekat yapılıyor. Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından bir rapor hazırlandı, 22 Haziran'da gazetede. Bunu sormak benim hakkım değil mi? Ne için?

Genelkurmay Askeri Savcılığı bu konuyla ilgili soruşturma başlattı. Doğru neyse çıksın? Bizim ona hiçbir itirazımız yok. Siz doğrunun çıkmasını beklemeden durmadan bunu dinamitlerseniz ne olur? Bazen trajik durumlar yaşıyoruz. Karamizah örneği, bakın Genelkurmay Askeri Savcılığı'nın açıklaması Çarşamba 14:50'da ajanslara verildi. 3 sayfalık uzun bir sayfa. O andan itibaren bütün TV kanallarımız son dakika haberlerine başladı. 14:50'de verildi, 15:00'da yorumlar başladı.

Yorumu yapanlar inanın daha o Genelkurmay Askeri Savcılığı'nın kararını görmemiş. 15:00'da çıkıyor diyor ki "Olacağı zaten buydu. Ben zaten başka bir şey beklemiyordum."

Ayıptır. En azından alın şu 3 sayfalık metni okuyun. Beğenmediğiniz yerler olabilir. Üzülüyorum ki yorum yapanlar daha açıklamanın başlığını bile görmemişler. Programı yürütenlerin önünde de yok. Ne zaman geldi 15:30.

Ajanslara da bir çağrıda da bulunmak istiyorum. Bu tür önemli şeyleri parça parça vermeyin. Ajanslar parça parça veriyor. Elbette TV'deki arkadaşlarımız sıkıntıya düşüyor. Bir satır görüyor, yanlış yorumlar yapıyor.

 

 

 


 


Etiketler: İlker Başbuğ kağıt parçası fitne