Selâhaddin Çakırgil

Selâhaddin Çakırgil

‘Ortak akla ihtiyaç var’ da, muhatab çılgınlık içindeyse..

Önce bir tebrik: Çok değerli bir müslüman insan olduğunu öğrendiğimiz Mardin-Derik Kaymakamı Muhammed Fatih Safitürk’ün hiç bir ahlâkî ölçü tanımayan kaatil ruhlu hainler eliyle alçakça bir saldırı sonunda katledilmesi karşısında, başta bir sabır âbidesi gibi hareket eden ve oğlunun cenaze namazını da vakar içinde kıldıran babası ile aile ferdlerinin herbirisine ve o cenayazeye katılan Cumhurbaşkanı Tayyib Bey’e, ve de bütün sevenlerine, bu kardeşimizin -inşaallah- şehadet makamına erişmesi münasebetiyle tebriklerimi sunuyor ve bu şehadetle, onun hizmetlerinden mahrum kalışın acısını çekenlerin üzüntülerini paylaşıyor, sabr-ı cemîl diliyorum. 

***

2005-2010 arasında, 5 yıl süreyle MİT Müsteşarlığı yapan Emre Taner’in  Meclis- Darbeleri  Araştırma Komisyonu’na verdiği ifade ve yaptığı açıklamalar üzerinde derinlemesine durulmasında ihtiyaç olsa gerek.. 

Taner, Çözüm Süreci, Oslo Görüşmeleri ve Habur karşılamasına ilişkin açıklamalarında ‘Oslo Görüşmeleri’nin ihanet olmadığını, PKK üyeleri ile yüz yüze bizzat görüştüğünü’ açıklıyor ve ‘Dağda emeklilik yok, dağda ölüm var bunu biliyorlar, yanaşmak istediler fakat yapamadılar; olmadı. Çünkü, biz de önlerine düzgün bir yol haritası koyamadık.. Çözüm süreci belli bir yere geldi, Habur’da tıkandı. Habur ihanet değildir  diyordu.

Bu proğramsızlık ifadesi, Hükûmet’e yönelik bir suçlamadır da..  

Gerçi, Taner  ‘Oslo Görüşmeleri’yle ilgili olarak, Abdullah Gül ve Tayyib Erdoğan’ın kararıyla hareket edildiğini de, ‘Devlet aklıyla yola çıkılmıştır, biz kendi aklımızla yola çıkmadık. Açıkça ifade ediyorum: Biz Oslo Süreci’ne yabancılar Kürt Mes’elesi’ni oyuncak yapmasın diye girdik. Oslo ihanet değildir; kanın durdurulması için yapılmıştır.’  belirttiğine göre ‘proğramsız hareket edildiği’ iddiası havada kalıyor. Ki, bu gibi müzakereler, muhatabların karşılıklı olarak ne yapabileceğinin anlaşılmasına göre de şekillenir ve bir proğram da ona göre belirlenir. Teknik açıdan bir proğramsızlık söz konusu ise, bunda MİT de dahil olmak üzere, bütün temel devlet kurumları da sorumludur. 

***

Taner  bir de, Oslo Görüşmeleri’nin deşifre olmasına ilişkin Gülen Cemaati’nin bir rolü olup olmadığı sorusuna da, Cemaat, bu konuda Çözüm Süreci’nin mevcud Hükûmet eliyle başarılmasından rahatsızdı.’  cevabını veriyor. 

Taner ayıca, Bülent Ecevit’in Başbakanlığı döneminde F.G. ile ilgili olarak, kendisine,  ‘Yüzlerce okul.. Bunlar dünyanın her yerine yayılmış vaziyette.. Amerikan istihbaratı bunları kullanıyor da, siz niye kullanmıyorsunuz?’ dediğini de açıklıyor. Yani, Ecevit F.G.’nin arkasında Amerikan istihbaratının olduğunu biliyormuş..  

Buna rağmen, F.G.’nin dış ülkelerdeki okullarına açık destek vermişti. 

Taner, Ecevit’in bu sözlerini MİT Başkanı olduğu dönemde, Tayyib Bey’le paylaşmış mıydı?

***

Taner, ‘Yeni bir çözüm süreci için ne önerirsiniz?’ sorusu üzerine, ‘Şimdi burada ölenlerin bir kısmı şehit olarak alınıyor. Dağda da ölenler var. Çok miktarda insan ölüyor, korkunç yaralar var şu anda. Her ölünün ailesinden 4 kişi ertesi gün dağa çıkıyor. Bu ölümler devam ettiği sürece dağa çıkışları engelleyemezsiniz. Ailesinden 10, 15 adam ölmüş, 20’si de dağda. Çocuklarının adını bilmeyen insanlar var. Böyle olunca bir defa ortak bir aklın, siyaset aklının devreye girmesi lâzım..’  diyor; üzerinde düşünülmesi gereken bir konu.. 

Ama, muhatabınız tam bir kaatil ruhu ile hareket ediyor ve ‘çılgınlık’ içindeyse, neyi, kiminle ve nasıl bir ‘ortak akıl’ etrafında tartışacaksınız?’  sorusunun cevabını vermek kolay olmasa gerek... 

***

Nitekim, Başbakan Yıldırım, 12 Kasım günü yaptığı konuşmada, ‘Bazıları konuşun diyorlar, bölücülerle neyi konuşacaksın. Bunlar bölmek istiyorlar memleketi, neyi konuşacaksın..’ diyordu.. Haklı gibi, ama, geçmişte ne konuşulmuşsa.. Geçmişte sanki farklı mıydı?

***

Eski bir MİT Müsteşarı’nın görüşleri, üzerinde daha bir dikkatle durulmayı gerektiriyor. Hele de, ‘ortak akıl’  konusunda..

stargazete

Bu yazı toplam 743 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar