Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Oyalanmadan

Oyalanmaya gerek yok. Türkiye seçime gidecek.. Birileri CHP ile koalisyona iteliyor.. Bu AK Parti’nin elini kolunu bağlama girişimidir. Bir nötralizasyon operasyonudur. Kendi içinde tutarsız, dengesiz zoraki evlere şenlik bir “Şair evlenmesi” olur böyle bir siyasi evlilik.

Düşünsenize AK Parti CHP ile koalisyon kuracak, böylece MHP de ana muhalefet olacak.. Peki sonra, ilk kongrede CHP’de kongreye gidilir ve Kılıçdaroğlu gider. CHP’de kongre için Aralık’ı da bekleyemez birileri. Bakarsınız Eylül - Ekim kongreye gider. CHP içindeki muhalefet biraz da şu işler ne olacak onu görmek istiyor. Önlerini göremedikleri için harekete geçmiyorlar. Hem bakalım kim bakan olacak, kim kabine dışı kalacak.. Safların belli olması gerek. Koalisyon olacak mı, olmayacak mı, olmayacaksa ne olacak!

AK Parti CHP ile koalisyon kuracak olursa, bu ortaklığın ne zaman bozulacağı belli olmaz. CHP kendi içinde bölünebilir, yönetim değişebilir, parti koalisyondan çekilme kararı alabilir. CHP’nin iç meseleleri istikrarlı bir koalisyona izin vermez.

Zaten CHP ile, hem hükümet programı hem bakanlıklar, hem de bakanlıklara atanacak isimler üzerinde bir mutabakat sağlanması çok kolay değil. Kılıçdaroğlu’nun dönüşümlü bakanlıktan söz etmesek aslında biraz da kendi iç dengelerinden kaynaklanan bir sorun. Yani mesele sadece AK Parti ile ilişkili bir konu değil.

AK Parti hükümet kurmak için birileri ile işbirliğine gitmek zorunda. Ve seçim kararı almadan önce bütün siyasi yolları denediğini göstermek istiyor.. Bunun anlaşılır bir yanı var.. MHP ve HDP ilk günden tavrını ortaya koydu. Ama CHP’de tam bir kafa karışıklığı hakim.. İktidara çok istekli gözüküyorlar, ama ciddi endişeleri de var. Hem seçmen açısından, hem de kendi örgüt ve grupları, tabanları açısından ciddi sıkıntıları var.. CHP sıkıntılı ve huzursuz. Her iki halde de içeride sıkıntı yaşanacak..

Derin ve paralel yapı, CHP’yi AK Parti için bir “Blocker”, “Stopper” olarak kullanma çabasında. Tabi bu siyasi nötralizasyon hareketinin devam edip etmeyeceği bilinmiyor.. Tamam siz CHP’yi, AK Parti’yi frenlemek için balata olarak kullanabilirsiniz ama, balatayı da eritirsiniz.. Dahası balata yanarsa ne olacak..

Bir yanda da, AK Parti’yi bir halk otobüsüne benzetirsek AK Parti’yi frenlemek, hattını değiştirmek, yolcularını yeniden gözden geçirmek. Öte yandan; AK Parti’nin motorunu  ve şoförünü değiştirmek istiyorlar.. Birilerinin bunun için zamana ihtiyacı var. AK Parti’nin siyasi ajandası çok yoğun. Türkiye’de ve bölgede çok önemli gelişmeler oluyor.. Hızlı kararlar alınması gerekiyor. Bu şekilde mümkün değil. Ama öte yandan AK Parti’nin de zamana ihtiyacı var, onun için oyalanıp duruyoruz.

Musul, Halep, güvenli bölge kararı, terör, yatırımlar, ekonomi daha bir çok konu siyasi ortamdaki  belirsizliğin sona ermesini bekliyor.. Öte yandan; seçmenin işin vahametini daha iyi görmesi, anlaması için bir zaman gerekli idi.. Sanırım şimdi, önümüzdeki bir-iki haftalık süre, bu konuda önemli. Koalisyon konusu da daha fazla sürüncemede kalmayacaktır bu şartlarda.

Ya hemen seçime gideceğiz ya da seçim şartı ile bir koalisyon kurulup seçime gidilecek ya da MHP’nin dışarıdan destekleyeceği bir azınlık hükümeti ile Türkiye erken seçime gidecek..

Azınlık hükümeti için ya da barajın yeniden düzenlenmesi için aslında 276’ya gerek yok. Meclis salt çoğunlukla toplanır. Yani Meclise 276 kişi katılırsa toplantı nisabına ulaşılır, 139’la güvenoyu da alınır, yasa da çıkartılır. Yani nitelikli çoğunluk aranmaz.. Demem o ki, MHP’nin yoklamaya katılmadığı bir genel kurulda, AK Parti tek başına güvenoyu da alır, yasa da çıkartır. Barajın kaldırılması teklifi HDP’nin teklifi zaten. Yok onu da istemiyorsanız, seçim hükümeti. MHP, HDP ile birlikte ayni kabinede yer almak istemiyorsa kendi çekilip, HDP’yi kabineye sokup, kendi koltuğunu HDP’ye hediye edecek değil herhalde.

Şunu görelim, AK Parti’nin diğer partilerle koalisyon  kurması da zor, sürdürmesi de.. Bu işi daha fazla uzatmanın bir alemi de yok.. AK Parti’nin kuramadığı bir koalisyonu başka bir partinin kurma şansı da yok.. Olması gerekene gelince, meclis feshedilerek değil, ama makul bir zamanda, bir takım yasal düzenlemeler yapmak gerekiyorsa bir an önce onlar yapılarak Türkiye seçime gitmelidir.. Bu konudaki uzlaşının tarafları belli: Cumhurbaşkanlığı makamı, TBMM Başkanlığı, Başbakan ve YSK Başkanı. Cumhurbaşkanı, meclis başkanı, başbakan, YSK başkanı ile görüşür, TBMM başkanı, grup başkanları ile konuşur. Başbakan, liderler turunun ardından YSK başkanı ile görüşür ve seçime doğru yeni bir süreç başlatılır. Temmuz sonunda süreç belli olabilir. Eylül, Ekim, en geç Kasım ayında Türkiye seçime gider. Belirsizlik çok can sıkıcı ve söylentilere açık kapı bırakıyor, en tehlikeli gerçek, bazen bir söylentinin sebep olduğu zarar kadar zarar vermeyebilir.. “Olmayacak duaya ‘amin’ demek” gibi bir duruma düşmemek gerek. Evet, bu iş aceleye getirilmeden, ama bir gün bile geciktirilmeden ne yapılacaksa yapılması gerek.

Selam ve dua ile..

yeniakit

 

Bu yazı toplam 1065 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar