Pakistan'ın Araplaştırılması
Pakistan'ın yeni diktatörü General Pervez Müşerref, anayasayı ve bağımsız yargıyı bir kalemde silerek, yüzlerce muhalifini bir günde zindanlara tıktı.
Pakistan'ın yeni diktatörü General Pervez Müşerref, anayasayı ve bağımsız yargıyı bir kalemde silerek, yüzlerce muhalifini bir günde zindanlara tıktı. Ortada doğal olarak tutuklanması veya "başına bir çorap örülmesi" mümkün olmayan Hz. Azrail var ki şükürler olsun Allah'a...
Dr. ABDULVEHHAB ELEFENDİ
Sudanlı akademisyen ve yazar
Birkaç haftadır Arap diktatörlükleri ile Pakistan ve Türkiye’deki benzerleri arasında karşılaştırmanın yapıldığı bir yazı üzerinde düşünüyordum. Bu karşılaştırmanın ekseni ise bu iki ülkenin diktatörlüklerinin, kendilerini kontrolde tutmaları, hukuki ve anayasal kurallara bağlı kalmalarıydı. Pakistan’da Müşerref’in darbesi öncesi Anayasa Mahkemesi'nin rolünü nasıl oynadığını gördük. Basın da büyük ölçüde özgürdü. Ne partiler yasaklandı ne de sivil toplum kuruluşları. Seçilmiş parlamentodan ve yine seçilmiş vilayet hükümetlerinden yoksun olmadı.
Türkiye de ordunun müdahalesine rağmen sivil toplum kuruluşları ve partiler rolünü oynuyor. İki ülkede seçimler yapılıyor. Ne Türkiye’de ne Pakistan’da ordu ileri gelenlerinin veya evlatlarının şirketlere sahip olduklarını ve yağmalama yaptıklarını duymadık. Daha da önemlisi siyasi rakiplere karşı işkence ve öldürmeler duymadık.
ARAP SAHASI VAHŞİLERİN YAŞADIĞI ORMANA DÖNÜŞTÜ
Arap diktatörlüklerinin ilkesel olarak anayasa şekillerine mümkün olan saygıyı göstermeye çalıştıklarını hatırlatmamız gerekli. Örneğin Mısır'da hür subaylar iktidarı ele geçirdiklerinde anayasayı kaldırmadılar, hatta krallık sistemini dahi iptal etmediler. Anayasal krallık yetkileri olan bir vesayet konseyi kurdular. Fakat tablo periyodik olarak güç iradesi dışında bütün kurallardan kurtulma yönünde değişmeye başladı. Ardından Irak’ta Abdulkerim Kasım rejiminden ve daha öncesinde Suriye’ye peşi sıra gelen rejimlerden başlayarak Libya rejimine kadar başka rejimler de sahaya girdi. Bu rejimler Irak’ta yaşandığı gibi önce kurşun sıkıyor ardından sorguluyorlardı. Onların eliyle siyasi saha sadece en iğrenç vahşilerin yaşadığı bir ormana dönüştü.
MÜŞERREF PAKİSTAN’I ARAPLAŞTIRDI
Pakistan’ın yeni diktatörü General Pervez Müşerref, bu hafta başında Arap meslektaşlarının kervanına katılma kararı alarak, anayasayı ve bağımsız yargıyı bir kalemle silerek, yüzlerce muhalifini bir günde zindanlara tıkayarak bu karşılaştırmadan beni vazgeçirdi. Müşerref’in Pakistan’ı Araplaştırmakta başarılı olduğu ve konu iktidarın uzun püsküllerine tutunmakla alakalı olduğu zaman kırmızı çizgilerin ve dokunulmazlıkların söz konusu olmayacağını Arap kardeşlerinden öğrendiği söylenebilir.
TÜRK ORDUSU, MÜDAHALE EDİP ÇEKİLİYOR
İktidara darbelerle gelenlerin çoğunluğu benzer dürtülerle bunu yapıyorlar. Fakat ortada tıpkı Türkiye ordusu ve Pakistanlı bazı generallerin durumlarında olduğu gibi ilgi alanları, işleri hızlıca düzeltip sahadan çekilmek olanlar ile bedeli ne olursa olsun iktidara tutunmayı seçenler arasında farklılık var.
İYİ Kİ AZRAİL VAR!
Arap şartlarında yöneticiler için iktidara tutunmak, ölüm-kalım meselesi. Ölümü ve iktidar kaybını aynı şey olarak görüyorlar çünkü. Ayrıca Arap yöneticiler kendileri hayattayken iktidardan ayrılmazlar kesinlikle. Bu ise onların ortadan kaldırılmasının ya karşı darbe, ya yabancı işgali veya büyük bir halk ayaklanmasıyla şiddete başvurulacak yapılması gerektiği anlamına geliyor. Ortada doğal olarak tutuklanması veya ‘başına bir çorap örülmesi’ mümkün olmayan Hz. Azrail var ki şükürler olsun Allah’a.
Londra’da yayımlanan El Kudsülarabi gazetesi, 9 Kasım 2007,
Arapçadan çeviri: Halil Çelik / Vakit