Abdurrahman Dilipak
Para ve cemaat
Kızım sana söylüyorum, gelinim sen dinle. Bu sözüm bu anlamda herkese. Bu arada; zekat ve sadaka dahil tüm dini vergilerin muhasebeleştirilerek, kayıt altına alınması ve matrahtan gider olarak düşülmesini de yeni Maliye Bakanından bekleyelim.
Cemaat konusunda örnek olarak Paralel yapı üzerinden gideceğim. Para ilişkisine gelince, parayı veren, parayı toplayan, taşıyan, üstünde/hesabında tutan, parayı harcayan/kullanan, para alan, parayı yöneten, parayı işleten, işletme ortaklığı kuran kişiler hep ayrı ayrı.
Yeşil kabuk, yani cevşen okuyan, ders yapanlar bu yapının en masum kullanılan kesimi. Bunlar para veriyorlar.. Bir adım ötede, bu yapıyı cevize benzetirseniz sert kabuk var.. Bunlar profesyoneller. Para alan, yöneten, kullanan, iş ortaklığı yapanlar. Yeşil kabukla, sert kabuk arasında damarlar, lifler var. Onlar o paraları toplayan, taşıyan kişiler.. Bunlardan zeki, gayretli, sadık olanlar daha sonra sert kabuğa dönüşürler.. Asıl beyin takımı içeridedir.. Onlar sadece karar verirler..
Aslında bu yapının tamamı aynı suçun failleridir. Sadece sorumlulukları farklıdır. En dış halkadakiler aslında yardım ve yataklık ediyorlar. Ya işin farkında olmayacak kadar saf ya da içeriye nüfuz etmek için fırsat kollayan, sırasını bekleyen muhterislerdir.
Hiç bir şeyden habersiz, hiç bir karşılık beklemeden, cennet hayali ile himmet verenler dışında, soruları çalan değillerse, çalınan sorularla memuriyet ya da sınav kazanan tiplerdir bunlar.
Cemaat aslında kendini gizlemek ve korumak için çoğunlukla bu saflara ihtiyaç duyar. Hani derler ya, “ağuyu altın tas içre sunarlar, bal da onun suç ortağı.”
Dün ve bugün yazdıklarıma bakıp bana kızanlar, daha önce başka örneklerde olduğu gibi, gün gelecek bana hak verecekler, hatta “madem bunun böyle olduğunu biliyordun da bizi niye uyarmadın ki” diye sitem edeceklerdir. Çünkü birileri her zaman haklıdır.
Bakın yine burada bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. Hz Ömer örneğini unutmayalım. Geri dönüş yolu hep açık tutulmalı. Affedici olmalıyız. Hz Yusuf’u ve Hz. Ömer’i hatırlayalım. Merhametimiz öfkemizden büyük olmalı.
Bir de, tamam adam cemaatçi. Suçu neyse cezasını çeksin de, mesela 100 lirası var, cemaatin parasını işletiyor, ama 40 lirası kendinin.. Onu ayrı hesaplamamız gerek. Yani vur diyince öldürmek olmaz. Tamam örgütün parasına el konulsun. Bu işte sorumluluğu olana ceza da verilsin, ama ötesi olmamalı.
Bunlar da artık Erdoğan ve AK Parti düşmanlığından vazgeçseler. “Düşmanımın düşmanı benim dostumdur” diye, CHP’li de oldular, MHP’li, hatta HDP’ye oy verdiler. İsrail’i otorite kabul edenler, 28 Şubat’ta Çevik Bir’e okulları vermekten söz edenler ne oldu da Erdoğan’a böyle öfke duyuyorlar, hatta düne kadar AK Partililer size ne istediyseniz verdikleri halde..
KCK ile birlik oldular ama İHH’yı içlerine sindiremediler bir türlü. Hiç mi düşünmezsiniz ya hu!
Bakın bu akçeli işler konusunda bu çevreleri uyarıyorum. Bu paraları yurt dışına kaçırırsanız hepsine el koyarlar. İtiraz ederseniz içeri atarlar. Zimmetinize geçirirseniz o paranın size hayrı dokunmaz. Hesabını da veremezsiniz. Bu işlere bulaşanların bir kısmı, yarın mafyalaşır, ya da içeri giren, maddi kayba uğrayıp perişan olup, ya intihar ederler, ya da işi mafyaya havale ederler. Kimi de kendi mafyalaşır.. O cevşen okuyanların nasıl bir dönüşüm geçirdiklerine en yakın arkadaşları bile akıl-sır erdiremez. Başka örneklerden bildiğim insanlar var. Felç olanı da var, psikolojik bunalıma gireni de. Gelin inat etmeyin. Türkiye’ye de zarar vermeyin, kendinize de..
Yarın içeri atıldığınız da pişmanlık için çok geç olabilir..
Bu yapı, dün Ergenekonculara yaptıklarını hatırlamalı. Etme bulma dünyası bu dünya. Korkarım bu gidişle kör bir inat uğruna bu iş bir kan davasına dönecek. Deşifre olduktan sonra artık hiç bir şansları kalmadı. Yurt dışındaki dostları da artık yanlarında durmayacak. Kimse yenilecek ata oynamak istemez. Gelecek günler geçen günleri aratacak. Bugün AK Parti düşmanlığında işbirliği yaptıkları kişi ve kuruluşların hiçbiri onların dostu değil.
Diyalog ve hoşgörü şampiyonluğundan, kin, öfke ve düşmanlık vadisine savrulan bu hareketin beyinlerde ve yüreklerde sebep olduğu fırtına bugünden yarına dinmeyecek, bunu da görelim. Hele bu kadar ülkeye yayılmış, bu kadar büyütülmüş, içinde bu kadar ülkenin istihbarat ajanlarını barındıran, megaloman ve şizofrenik, ezoterik bir kadronun yönettiği bir hareketin hemen tasfiyesini beklemek saflık olur.. Yokuş aşağı koşar gibi gidiyorlar. Çok yüksekten derin bir vadiye yuvarlanıyorlar.. Gelecek günlerin neler getireceğini hep birlikte göreceğiz.
Selam ve dua ile..
yeniakit