Abdurrahman Dilipak
Paralel rüyalar
Neyse, kendilerine yeni bir avuntu buldular. Yeni yıl, onlar için felaket haberleri ile gelecek..
Oysa onlar, “Tarihin sonu”nu getirecek bir “Medeniyetler arası savaşı” bitirmek için tek ve son çare olacaktı. Öyle inanıyorlardı. Ya “Tarihin sonu” demokrasi ile sonuçlanacaktı ya da demokrasi değilse geriye tek alternatif kalıyordu. O da kıyamet savaşı.
Demokrasinin bedeli, İsrail’i “otorite” kabul etmekti. Vatikan’la vahdet, ABD ile, İngizlerle, Amerikalılarla kardeş olmaktı. Bu bölgede ABD ve NATO ile askeri ve stratejik işbirliği, dahası hayallerini bile batı kavram ve kurumları ile ifade etme bağlılığı. Arzı ihlas edecekleri dergâh, Atlantik ötesini işaret ediyordu..
Madem artık, kendilerine Atlantik ötesinde de rahat yok, o zaman bundan sonrası kıyamet olacaktır. Ve ilk dehşet, 2016 başında yakıcı bir ateş şeklinde kendini gösterecektir.
Kıyamet, Mehdiyet, Mesihiyet, Deccaliyet cemaatin yeni ve öncelikli gündemi.
Ruslar İstanbul’u vursalar, NATO İskenderun’a asker çıkartsa, kara bayraklılar Şam Halep üzerinden Gâvur Gölü’nü geçip, Gâvur Dağı’na dayansalar. Amik Ovası kanla bataklığa dönüşse birileri bundan mutluluk duyacak herhalde.
İyi, görelim. Din kisvesi altında kâhinler geleceğin tarihini yazmaya çalışıyorlar. Tanrıyı kıyamete zorlamaya çalışanlar, Mehdi ve Mesih beklentisi içinde olanlar kendilerine bir yol tutmuş gidiyorlar.. Kim bilir belki de Amerikano Mehdi görev için bölgeye gelmeden önce son hazırlıklarını yapıyordur. Sahi gelecek mehdi, Şii mi olacak, Sünni mi, Selefiler ne der bu işe. Şii’ler Sünni bir Mehdi’nin peşine takılır mı ya da Sünniler, Şii’lerin bekledikleri Mehdi’nin peşine takılırlar mı?
Yahudiler Hz. İsa’yı Mesih kabul etmedi. Peki Hıristiyanlar İslam şeriatına göre hareket edecek bir Mesih’i kabul eder mi? Ya da Mesih, sûfi geleneğe mi tabi olacak, Sünni geleneğe mi ya da Şii geleneğe mi?
28 Şubat’ta Kalkancı’nın peşine takılanlar, bu defa da Amerikano Mehdi ya da Amerikano Mesih’in peşine takılırlarsa ne olacak. Aman ne olur, bilmediğiniz şeyin peşine takılmayın.
Paralelciler şimdi İslam dünyasını kurtarma iddiasından vazgeçti. Bir yandan kendilerini kurtarmaya çalışırken, İslam dünyası için, Türkiye için, “bizim dediğimizi yapmadınız, şimdi çekin cezanızı” demek için cehennem duasına çıktılar sanki.
Onlar bilmezler ki, hedefine ulaşmayan beddua sahibini vurur.
Önümüzde evet zor günler var. Birileri bunu bir “lanet” olarak anlatıyor yakın çevresine. Oysa bu sürpriz değil. Bu bir imtihan. Ve zaten bu paralel yapıyı örgütleyenler, çeyrek asırdır bu günlere hazırlık yapıyorlardı. Evdeki hesapları çarşıya uymadı. Evdeki hesapları başarılı olsaydı, bugün dünyanın siyasi coğrafyası başka türlü olacaktı. Bir başka İslam icat edilmiş olacaktı. Müslümanları birbirine düşman edip, elalemi Müslümanlara düşman edenlerle kardeş olan bir başka Müslüman tipi icat edilmiş olacaktı. Hani şu dine karşı din var ya, o.. Ya birilerinin istediği gibi bir din olacak ya da İslam coğrafyası cehenneme döndürülecekti. Bugün olan bu.
2016’da bir çok kehanet duyacağız. Zor zamanda olur böyle vakalar.. Her duyduğunuza inanmayın. Fasıklar size bir haber getirdiklerinde de. Geleceği yalnız Allah bilir. Allah’ın muttaki kullarına hiç kimse, O’nun izni dışında zarar veremez. Bu son hamleleri, kehaneti dinin yerine ikame etmeye kalkışanların büyülerinin bozulacağı bir hamle olacak.
İslam’ı sorgulamaya çalışanlar, dini sorgulamaya başladılar ve sonuçta batılılar kendi dinlerini sorgulamaya başladılar.. Ekonomileri kötüye gitmeye başlayınca ilk olarak kilise vergilerinden kurtulmak için kilise ile bağlarını koparmaya başladılar.. Batı da kitlesel dinden çıkışlar yaşanıyor. İslam’ı kendi dinlerine benzetmek istiyorlardı, batıda İslam’la tanışanların sayısı her gün biraz daha artıyor.
Bugün Şii’si ile Sünni’si ile aslında biz son asrın en kötü günlerimizi yaşıyoruz. Karanlığın en koyu anı, aydınlığa en yakın olduğu zamandır.
Evet, terör hemen bitmeyecek. Bölgeye barış hemen gelmeyecek.. Ama gelecek günler bizim için bazı zorlukları beraberinde getirse de, geçen günleri arayan biz olmayacağız bana kalırsa. Görünen köyün hikâyesi böyle..
Batıya güvenenler, İsrail’i “otorite” kabul edenler şimdiden kaybettiler. Hani onlar Mursi’yi reddedip Sisi’ye itaat edenler, hani Esed ile birlik olup İhvan’a savaş açanlar var ya, onlardan söz ediyorum. Şu Gezidekilerden, iktidara karşı çatı kuranlardan.
Biz her zaman sabredenlerden, şükredenlerden ve haksızlıklara, zulme ve sömürüye karşı direnenlerden olacağız.
Bu arada hep şu ayeti aklımızda tutalım: “İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin Allahım”. Benim asıl korkum, düşmanlarımızdan çok, içimizdeki ağaç kurtlarından. Zaaflarımızdan. Cahilliğimizden..
“İstikbal inkilabatı içinde en gür sada, İslam’ın sadası olacaktır.” Selam ve dua ile.
yeniakit