Paris Olimpiyatlarının güvenlik işlerinde neden İsrail güçleri kullanılıyor?

Paris Olimpiyatlarının güvenlik işlerinde neden İsrail güçleri kullanılıyor?

İsrail rejimi, Paris Olimpiyatlarının güvenlik meselelerinde hem doğrudan hem de dolaylı düzeyde rol oynadı. Doğrudan düzeyde İsrail, Fransa'nın oluşturduğu koalisyonun bir parçası.

İsrail rejimi, Paris Olimpiyatlarının güvenlik meselelerinde hem doğrudan hem de dolaylı düzeyde rol oynadı. Doğrudan düzeyde İsrail, Fransa'nın oluşturduğu koalisyonun bir parçası. Ancak bu bağlamda önemli olan nokta, İsrail rejiminin Olimpiyat güvenlik programındaki dolaylı varlığıdır.

Olimpiyatların güvence altına alınmasında insan haklarının başlıca ihlalcilerinden biri olarak İsrail rejiminin varlığı, korkunç bir insanlık paradoksudur.

Parstoday’in bildirdiğine göre İran İslam Cumhuriyeti'nin Lübnan Büyükelçiliği İkinci Sekreteri Behnam Hosrevi, Mehr haber ajansında Fransız Olimpiyat Oyunları'nda İsrail rejiminin güvenlik güçlerinin varlığına ilişkin yayınladığı bir yazıda şunları kaleme aldı:

“2024 Paris Olimpiyatları'nın başlamasına yaklaşık bir ay kaldı ve sporcular son olimpiyat kontenjanlarını alıyor. Fransız güvenlik güçleri de 46'dan fazla üyeden oluşan bir koalisyon kurarak maçların güvenliğini sağlamaya çalışıyor. İsrail rejimi, garip bir hamleyle, Fransa'nın güvenlik önlemlerinin yanı sıra, maçlar sırasında sporcularının güvenliğini sağlamak için özel güvenlik gruplarını da Fransa'ya gönderecek.Bu rejim Gazze krizinin dokuz ayı boyunca yarısı kadın ve çocuk olmak üzere 38 binden fazla insanı kurban etmiştir.

Olimpiyatların güvenliğinin sağlanmasında bu soykırımın ortağı olan İsrail rejiminin güvenlik güçlerinin varlığı şaşırtıcıdır. Ana hedefi ayrım gözetmeden insan haklarını, barışı ve yaşamı korumak olan olimpiyatlarda bulunmaları büyük bir çelişki arz ediyor. Bu konu dikkate alındığında 2024 Olimpiyatlarının güvenliğinin sağlanmasında İsrail rejiminin güvenlik güçlerinin bulunması etik sayılabilir mi? Bu güçlerin varlığı Olimpiyat Oyunlarının ruhuyla tutarlı mı?

Olimpiyatların güvenliğini sağlama konusundaki varlıkları, bu yarışmalarda gizlenen vicdanı harekete geçirmiyor mu? Tüm bu sorular şu anda bu güçlerin Gazze halkını soykırıma tabi tuttuğu bir dönemde gündeme geliyor.

Olimpiyatlar ahlaki bir toplum inşa etmenin bir yoludur

Olimpiyat Oyunları MÖ 776 yılında kurulduğundan beri savaştan uzak, yapıcı rekabete dayalı bir yaşam felsefesi olarak tasarlandı. Olimpiyatlar sırasında ateşkes sağlanması eski Yunan krallarının kurduğu bir gelenekti. Öyle bir gelenek ki insan toplumunun barış ve huzura doğru ilerlemeye çalıştığını gösterir. Modern çağlarda Olimpiyatlar, insan haklarını korumak ve barış dolu bir dünya yaratmak için aynı hedeflerle yeniden canlandırıldı.

Olimpiyatların farklı dönemlerindeki yetkililer, sporu günümüzün modern ve çeşitlilik içeren toplumunun ayrılmaz bir parçası olarak barış ve hayırseverliğin sembolü olarak göstermeye çalıştılar. Aslında Olimpiyatlar, sporun yayılması ve küresel çekiciliği sayesinde barışçıl bir toplumun gelişmesini teşvik etmede önemli bir rol oynayabilmiştir. Yetkililerin çabaları her zaman Olimpiyatları barış ve hayırseverlik dolu bir ütopyanın simgesi haline getirmek yönünde olmuştur. Bu dünya toplumunun artık her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğu bir konudur.

Yıkıcı savaşlar ve adaletsizlikler günümüzde insan toplumunun içinde bulunduğu bir gerçektir. Zulüm ve yaşam hakkı gibi en basit insan haklarının ihlali dünyada yaygındır ve olimpiyatlar insan vicdanının uyanması için bir tetikleyici olabilir.

Olimpiyat Oyunlarının Güvenliği ve Olimpiyatların Yönetici Ruhu

Olimpiyatların ev sahibi için yarışmaların güvenliğinin sağlanması her zaman önemli bir konudur. Sporcuları ve yan yana oturup, ayrım gözetmeksizin eğlenceli müsabakaları izlemeyi seven insanları güvende tutmak için büyük bir koalisyon kurmaya çalışmak önemli. Fransa, oyunların güvenliğinin sağlanabilmesi için 46 üyeden oluşan bir koalisyon oluşturmaya başladı. Bu koalisyon insan toplumunun barış, dostluk ve eşitlikle dolu bir dünya yaratma çabasının sembolü olarak yorumlanabilecekti. Yayımlanan haberlere göre İsrail rejimi, tuhaf bir hareketle, Paris Olimpiyatları'nın güvenlik işlerine de doğrudan ve dolaylı olarak iki düzeyde müdahil oluyor. Doğrudan düzeyde İsrail rejimi Fransa'nın oluşturduğu koalisyonun bir parçasıdır. Ancak bu bağlamda önemli olan nokta, Olimpiyat güvenliğinin çok uluslu bir güvenlik danışmanlık şirketi aracılığıyla sağlanmasında İsrail rejiminin dolaylı olarak varlığıdır. Dolayısıyla Olimpiyat Oyunlarının güvenliğinin sağlanmasında ISDS güvenlik şirketinin ve İsrail rejiminin güvenlik güçlerinin bulunması ihtimali barış ruhuyla çelişmektedir.

İsrail ve Olimpiyatların egemen ruhuyla çatışma

Olimpiyat güvenliğinde insan haklarının ana ihlalcilerinden biri olarak İsrail rejiminin varlığı, korkunç bir insanlık paradoksudur. Fransız yetkililerden, Paris Olimpiyat Oyunlarının güvenliğinin yönetiminin güvenlik şirketi ISDS'ye devredileceği yönünde fısıltılar var.

ISDS, İsrail rejiminin özel güvenlik şirketlerinden biridir ve bu şirketin başkanı ve kurucusu olan Leo Glaser, İsrail ordusunun eski bir subayıdır. ISDS güvenlik şirketi, siber güvenlik, insan gücünün eğitimi ve dünya spor müsabakalarının güvenliği başta olmak üzere ulusal ve uluslararası etkinliklerde hükümetlere ve sivil toplum kuruluşlarına kapsamlı, entegre ve çok boyutlu güvenlik planları sunmaktadır. Bu şirket 2024 Olimpiyatlarının en önemli güvenlik yüklenicilerinden biridir.

Öte yandan Fransa'nın İsrail rejiminden Oyunların güvenliğinin sağlanmasına katılmasını ve Paris'e askeri güç göndermesini istemesi Olimpiyatların yüce hedeflerini ihlal ediyor. Gazze'deki insani felaket ve soykırım İsrail rejiminin aynı askerleri tarafından gerçekleştiriliyor. Öte yandan İsrail'in Filistinlilere karşı uyguladığı yaygın ayrımcılık, korkunç bir apartheid'ın simgesidir. Gazze Şeridi'ndeki hastanelerin, okulların ve mülteci kamplarının her gün bombalanması ve insani yardımların Gazzeli çocuklara ve kadınlara ulaşmasının engellenmesi ağır bir insan hakları ihlalidir.

Olimpiyatların güvenlik yürütme yapısında bu güçlerin varlığı, olimpiyatların insani hedeflerinin ihlal edilmesi anlamına geliyor.

Aslında ISDS güvenlik şirketinin ve İsrail rejiminin güvenlik güçlerinin var olma ihtimali, bu rejime Filistinlilere karşı oluşturduğu apartheid sisteminin sonuçlarından kaçma fırsatı vermektir.

Öte yandan X sosyal ağındaki bazı kullanıcılar, Batı'nın Rusya gibi bazı bağımsız ülkeleri boykot etme politikasını eleştirerek, İsrail'in olimpiyatlara katılmasının yasaklanması gerektiğini vurguladı. İsrail'in Filistin halkına karşı işlediği suçlara yanıt olarak X sosyal ağının (eski Twitter) aktivistleri, bu rejimin 2024 Paris Olimpiyatlarına katılımının yasaklanmasını talep etti.

Sonuç

Savaşsız bir dünyanın simgelerinden biri olan olimpiyatların ayrımcılık ve eşitsizlik belirtileri olmadan yapılması gerekiyor. Olimpiyatlar ideal bir toplum yaratmak için insanın en önemli çabalarından biri olarak adlandırılabilir.

Şimdi, Gazze'de İsrail rejiminin askeri ve güvenlik güçlerine yönelik soykırım göz önüne alındığında, güvenlik konularının yönetiminde bu rejimin güvenlik güçlerinin varlığı, bu oyunların insani hedeflerini marjinalleştiren acı bir ironiye dönüşebilir. İsrail rejiminin güvenlik ve askeri güçlerinin bu oyunlardaki varlığı, Gazze'deki insan hakları ihlallerinin ardından yüzlerini arındırma çabasıdır. Fransız hükümeti, İsrail rejimine, Olimpiyat koşullarını kullanarak Gazze'deki insan hakları ihlallerini ve soykırımı uluslararası toplumun gözünden gizleme fırsatı vermemelidir.

parstoday