Petrol politikası ve Amerika'nın krizi / Emir Mahciyan

Petrol politikası ve Amerika'nın krizi / Emir Mahciyan

NYT yazarı ve üç kez Pulitzer ödülünü kazanmış olan Thomas Friedman, geçenlerde “petro-politik” alanında gördüğü mesele çevresinde birkaç makale yazdı ve bu yazılar “Petrole bağımlılık: Thomas Friedman bildiriyor” adı altında bir TV dizisi olacak

Friedman"ın bu yazılarda kanıtlamaya çalıştığı tezin dört öğesi var:

1. ABD, ona göre her iki tarafın da -hem terörizme karşı savaşanların, hem de teröristlerin- petrol gelirinden beslendikleri bir "terörizme karşı savaş"a bulaşmıştır. Friedman"ın ifadesiyle, hem ABD ordusu, hem de el-Kaide bir şekilde petrol gelirlerine dayanmaktadır. ABD ordusu vergilerden gelen dolarlar yoluyla, el-Kaide de dolaylı, hatta dolaysız mali destek sağlayan hayır kuruluşları aracılığıyla.

2. Çin, Hindistan, eski Sovyet cumhuriyetlerinden Brezilya"ya kadar sahneye 3 milyar yeni müşteri çıkmış durumda. Friedman"ın inancına göre bunların rüyalarını Amerikan hayat tarzı -ev, otomobil, tost makinesi, mikrodalga, buzdolabı- süslüyor. Bu 3 milyar yeni müşteri, sanayiye ve piyasaya öyle bir baskı yapacak ki, eğer yerine geçecek bir enerji bulunamazsa bütün bu talepler petrole yönelecek ve bunun da çevreye, siyasete ve ekonomiye büyük etkileri olacak.

3. Mevcut enerji, temiz güç ve yeşil teknoloji sayılmıyor. Sanayinin yayılması, 3 milyar müşterinin ihtiyaçlarına sunulacak arz, 21. yüzyılda ABD"nin kazanamayacağı ve onu kontrol edecek gücü bulamayacağı bir rekabet ortaya çıkarabilir. Bu rekabette ABD temiz teknoloji kullanacak bir sanayi teklif edemez, çünkü piyasadaki talebin baskısı buna fırsat bırakmaz. Eğer ABD bu alanda geri kalırsa sanayinin liderliği Çin, Japonya veya AB"ye geçer.

4. Friedman"ın tezinin son öğesi, belki de görüşünün en önemli kısmını oluşturuyor. Buna göre, talebin artması petrol fiyatlarının yükselmesine yolaçtı ve sandığımızın tersine, Berlin duvarının yıkılmasından sonra serbest piyasa ve liberalizmin yayılmasıyla birlikte petrol fiyatının artışı ABD karşıtı, Friedman"ın deyişiyle "başına buyruk" ülkelerin güçlenmesine sebep oldu.

Friedman, tezine örnek olarak İran, Venezüella gibi ülkelere işaret ediyor.

Thomas Friedman"ın varmaya çalıştığı kendine özgü sonuç için sıraladığı bu girizgah ne anlama geliyor?

En basit ifadesiyle, biz İranlıların mahiyetini çok iyi anladığı petrol veya "petro-politik"in Amerikalılar için mesajı şudur: Petrolü kontrol ederek 21. yüzyılın sanayi liderliğini sürdürmek ve 3 milyar yeni müşterinin talebine cevap vermek için gösterilen çabalara rağmen (ki teröre karşı savaş bunun bahanesidir) tam aksi sonuçlar ortaya çıkmıştır. Petrolün fiyatı yükselmiş ve petrol sahibi ülkelerde ABD muhalifleri demokrasinin merdivenlerini tırmanmışlardır. Petrol gelirleri, ABD"ye muhalif bu petrol ülkelerinin liderlerini elini güçlendirmiştir.

ABD, büyük para ve petrol kaynaklarını ele geçirmek için sarfettiği çabanın başarısızlığa uğradığını ve Avrupalılar, Çin ve diğer ülkelerle eşzamanlı olarak gelecekte dünyanın liderliği için rekabette, ABD karşıtı yeni güçlerin de petrol kaynaklarına ve gelirine yaslanacaklarını anlamıştır.

Thomas Friedman"ın mesajı açıktır: ABD"nin geleceği belirsizdir.

* İran"da yayınlanan Risalet gazetesi başyazısı, 13 Eylül 2006

bilgihikmet.com