Abdurrahman Dilipak
Ramazan geldi...
Hoş geldin ey şehri Ramazan derken bir haftayı geride bırakmışız..
Paşaların istifası, Somali"de açlık, Suriye"de yaşananlar derken, YAŞ"ta bazı önemli gelişmeler olsa da, Ramazan"da can sıkıcı şeyler de yaşandı daha ilk günden. Ama gelişmeler doğru yönde ileri doğru. Somali"ye özellikle Türkiye"den ciddi yardımlar gidiyor. Toplumda ciddi bir duyarlık oluştu.. Ve Suriye"de bir yandan vahşet tırmanırken, bir yandan da artık sona yaklaşıldı.. İran yönetiminin Esat yönetimine siyasi destek vermesinin ötesinde silah yardımında bulunduğu iddiası ciddi anlamda bir sükutu hayale sebeb oldu..
Maalesef Türkiye"de terör hâlâ can almaya devam ediyor..
Ramazan"ın arefesinde Kitap Fuarı"nın açılışı vardı. Bu sene Dini Yayınlar Fuarı Beyazıt Meydanı"nda cami ile üniversitenin arasında yapılıyor.. Vali ve Diyanet İşleri Başkanı"nın katıldığı bir törenle açıldı fuar.
Sadece cami ile üniversite arasında kalan bir mekan değil burası, karşıda Beyazıt Kütüphanesi var, yanında Sahaflar Çarşısı, arkada Kapalıçarşı.. Mabed, ilim, bazar ve kitabın buluştuğu bir mekanda düzenlenen bir fuar.. İşin güzel yanı, çevrede bangır bangır çalan müzik ya da sucuk dumanları yok..
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez"in belirttiğine göre gelecek sene bu fuar uluslararası olacak..
Dile kolay, bu fuarın ilk açılışından bu yana 30 yıl geçmiş.
Keşke önümüzdeki yıl ödüller de konsa ve bu fuar aynı anda, eş zamanlı olarak digital ortama da aktarılsa, dini yayınlar deyince birçok ülkedeki ilahiyat fakülteleri de katılsa, hatta özel bir bölümde diğer dinlerin yayınları da sergilenebilir belki de. Ya da eş zamanlı olarak bir kilise ve bir havrada da benzer fuarlar düzenlense, üniversiteler de katılsa fuara, değişik mekanlarda forumlar düzenlense, TOBB, İTO da etkin bir şekilde katılsa bu fuarlara, Kültür Bakanlığı da aynı şekilde tabii.
Fuarda baktım kimse e-book getirmemiş. Aslında bu e-book konusunun tartışılması gerek. Görmez kelam ve görsellik arasındaki farka vurgu yaptı ama, e-book, ille de görsellik anlamına gelmiyor ki.. Kaldı ki, basılı kitapta da isterseniz görsellik öne geçebilir..
Aslında zarf ve mazruf önemli.. İmaj böylesine öne çıkarken öz gölgede kalıyor.. Slogan, hikmetten daha çok ilgi uyandırıyor tabii bunun sonucu.. Bilgi ve hikmet, buna dayalı bir tefekkür daha önemli.. Tevazu kibirden, merhamet gazaptan, sevgi nefretten, sabır telaştan daha iyidir..
Sorun kitapla ilgili değil, selüloz ile silikon farkı. Silikon daha çevreci, daha ucuz, daha hızlı.. Tercüme konusunu da çözebiliyor ve mekan farkını da büyük ölçüde ortadan kaldırıyor.. Bu iki kavramı birbirine karşı değil de, birinin diğerine hız ve etkinlik kazandırması, yaygınlık kazandırması şeklinde örgütleyemez miyiz, düşünemez miyiz? Sonuçta el yazması kitaptan matbaanın icadına, fakstan fotokopiye, internetten cep telefonuna, telgraf haberleşmesinden telefona, radyodan televizyona dünya doğrusal bir süreç izliyor ve bugün bu yeni teknoloji kitap, dergi, radyo ve televizyonu birleştiriyor.. Diyanet İşleri Başkanı orada konuşurken konuştukları videoya alınıyor, Twitter"dan dünyanın başka yerlerine taşınıyor, radyolardan ve televizyonlardan yayınlanıyordu..
Hem zaten Anadolu coğrafyası MEDİA değil midir?.. Media bir anlamı ile de bilginin paylaşımı anlamına gelmiyor mu?
Digital ortam, eser oluşturma konusunda da önemli imkanlar sunuyor..
Her şeyin elektronik ortama aktarıldığı bir zamanda eski yöntemlere takılıp kalmak maliyet, hız ve etkinlik açısından olduğu kadar genel yönelişler açısından da uyumsuzluğa sebeb olacaktır..
Burada bir veri ile karşı karşıyayız.. Ve bu süreç mecburi istikamettir. Geç kaldığımız zaman içinde de kaybımız o ölçüde artacaktır.. Yeni sistem yüzde bir maliyetle yüz katı daha etkindir..
Ramazan ayında yine kitlesel iftarlar sözkonusu, yine kültürel etkinlikler... Yine işi "eğlenceye döndürenler" de yok değil.. Yine gösterişli, israflı iftar tartışmaları..
Ramazan sokağa çıkılan bir zaman değil, itikafa girilen zamandır.. Eve dönüştür. Aile, akraba, komşu, dostluk, arkadaşlık, sevgi, merhamet, cömertlik ayıdır aslında.. Başkalarını eleştirmeden önce kendimizi eleştirme ayıdır.. Hayatımıza kendi ellerimizle çektiğimiz bir balans ayarı, bir kalibre ayarı olsa gerek bu ay..
Bütün bu ekonomik çalkantılar, askeri çatışmalar, siyasi krize rağmen Ramazan"ın ruhaniyetini yakalamaya özen göstermemiz gerek.. Bütün bu olumsuzlukların çözümü buradan geçiyor çünkü..
Ramazan bir yerlere gitme ayı değil, kendimize gelme ayıdır.. Selam ve dua ile..
akit