Rice istediğini aldı

Rice istediğini aldı

Rice, Ortadoğu gezisinde Filistin'i kullanarak, ABD'nin İran karşıtı planına Arap desteğini sağladı. Fakat ABD sözünü yine tutmayacak

Rice, Ortadoğu gezisinde Filistin'i kullanarak, ABD'nin İran karşıtı planına Arap desteğini sağladı. Fakat ABD sözünü yine tutmayacak

Görünen o ki ABD Dışişleri Bakanı Rice'ın Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri ve Mısır ve Ürdün'ün dışişleri bakanlarıyla toplantısı, ABD'nin yeni Irak stratejisine bu ülkelerin desteğinin alınması bağlamında büyük başarı elde etti.

Gerek Rice'ın basın toplantısı gerekse bakanların açıklamaları kanalıyla sızan bazı haberlere göre katılımcı ülkeler, İran'ın Irak'taki müdahalesine karşı koymak, şiddete son vermek ve halihazırdaki görüşmelerin başarısız kalması durumunda İran'ın nükleer programına son verilmesi için ileride savaş açılmasını amaçlayan Amerikan planına kararlı bir destek veriyor.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Suud Faysal, İran'dan, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'yla işbirliği yapmasını ve şu an etkin bir biçimde yürüttüğü nükleer programını durdurmasını isteyen BM Güvenlik Konseyi kararına saygı duymasını istedi. Bu talep, Suudi ve Körfez ülkeleri yetkililerinin önceki Irak rejiminden uluslararası silah denetleme yetkilileriyle işbirliği yapması ve kitle imha silahlarını ortaya çıkarması hususundaki uluslararası meşru kararları tatbik etmesine dair isteklerini hatırlatıyor.


Körfez'de askeri hareketlilik başladı

Rice, sadece sekiz bakandan yeni stratejisine destek almak için değil, aynı zamanda rolleri dağıtmak, Irak ve bölgede hareket planını belirlemek ve bu planı başarıya ulaştıracak parayı sağlamak için Kuveyt'e gitti. ABD yönetiminin Rice'ın gezisi öncesi, Körfez'e uçak gemisi ve nükleer denizaltı göndereceğini ve Patriot füzeleri konuşlandıracağını ilan etmesi de tesadüf değil. İran'ın bazı komşuları, özellikle de Körfez ülkeleri, Tahran'ın Irak ve bölgedeki nüfuzu ve kentlerine, altyapılarına ve petrol kuyularına fırlatabileceği füzeler nedeniyle endişe duyuyor. ABD'nin bu askeri adımlardaki hedefi de, bu endişeleri gidermekteki ciddiyetini göstermek.

Amerika'yı Araplar finanse ediyor

Körfez ülkeleri bölgedeki Amerikan savaşlarını finanse eden merkez bankası oldu adeta. Zira, Kuveyt'in kurtuluşu bahanesi altında birinci Irak savaşında ABD'ye kaynak sağlayan, üslerini ve hazinelerini Irak işgaline destek için açan, bu savaşların üçüncü sürecini desteklemek, yani İran'ın Irak ve bölgedeki nüfuzuna karşı yeni Amerikan stratejisine kılıf bulma taahhüdünde bulunan bu ülkelerdir.

Körfez ülkeleri, Mısır ve Ürdün'ün, ABD Kongresi ve çoğu Avrupa ülkesinin desteğini almayan, çoğu Batılı strateji uzmanlarının başarısız olacağı kehanetinde bulunduğu bu yeni stratejiyle işbirliği karşılığında elde edeceği bedeli sorgulamak uygun düşer.
Bu soruya şu an için yanıt verilmiş değil veya henüz yanıtı aramak için erken. Fakat şu ana dek elde edilen 'bedel', Filistin'de yol haritası temelinde iki devletli çözüme ulaşmak amacıyla Filistin-İsrail görüşmelerine başlanılacağına yönelik klasik Amerikan sözleri.

Bunlar Kuveyt'in kurtuluşu öncesinde söylendi. Irak savaşı öncesi tekrarlandı. Aynı senaryo şimdi İran savaşı öncesi tekrarlanıyor. Belki Suriye ve Lübnan'a yönelik saldırılar öncesi de dördüncü veya beşinci defa tekrarlanacak. Araplar daima kurban, paraları da Amerikan maceralarını finanse etmeye hazır.

(Londra'da Arapça yayımlanan Kuds ül Arabi gazetesi, başyazı, 17 Ocak 2007)


radikal