Abdurrahman Dilipak
Rusya için çanlar çalarken..
Rusya sanırım ilk kez bu kadar zor durumda.. Rusya ile işbirliği içindeki İran da, Suriye de aynı şekilde yalnız. Şangay da bu akılsızlığa ortak olmayacaktır.. Kadirov gibi ya da Rus derin devletine bağlı birileri bu gerilime destek verecek; akıl ve vicdan sahibi birileri de bu akılsız ve vicdansız gidişe dur diyecektir..
Batı, Gülen üzerinden bir ılımlı İslam peşinde idi, Kadirov Rusya’nın, daha doğrusu Putin’in taklit, ucuz bir ılımlı İslam projesi. ABD Sünni bir müttefik buldu, ama bölgeye girmek için DAEŞ’i kullanıyor. Rusya yine Sünni, Sufi aile bağları olan bir müttefik buldu, Şiilerin peşinden bölgeye girmeye çalışıyor.
Bu meydan okuma belki zaten Türkiye karşıtı Ortodoks dünyasından Ermenistan ve Yunanistan gibi birtakım ülkelerden abuk-subuk tepkiler gelebilir..
Rusya, hemen Türkiye’ye karşı topyekûn saldırıya geçti, hemen Ermeni soykırımı iddiasını meclise taşıdı, birileri Patrikhane ve Ayasofya meselesini tartışma konusu yapmaya çalışıyor.
Putin ateşle oynuyor.. Moskova, Tahran, Şam arasında bir şeytan üçgeni oluşturulmaya çalışılıyor.. Rusya’nın aslında İran ve Suriye ile samimi bir ideolojik paralelliği de yok. Rusya bir bakıma bu ülkeleri bir vesile, sıçrama tahtası olarak kullanmak istiyor.. Yani konjonktürel bir işbirliği sözkonusu.. İran uluslararası camiadaki yalnızlığını Rusya ile gidermeye çalışıyor..
DAEŞ batının av tavşanı. Husi’ler İran’ın peşinden Husi’lerin ayak izini sürerek mesela Yemen’de bayrak gösterirse şaşmamak gerek.. Rusya İran ile birlikte, Umman’ın karşı yakasında körfez girişinde üstlenebilir..
İran ve Suriye, sınırlı bir bölgesel savaş için sanki kendi topraklarını, bölgeyi cehenneme çevirecek bir savaş açıyorlar.. İş o noktaya geldiğinde İran ve Suriye’de iç siyasetin dengeleri bir anda değişebilir.. O zaman Rusya da bu girdiği, kanla suladığı savaş bataklığından zor çıkar.
Batı, Rusya’yı, İslam coğrafyasında Sovyetleri ezdiği gibi, Putin rejimini de ezebilir.. Rusya topraklarına geri çekildiğinde, o zaman bugünkü sınırlarını da koruyamayacaktır. Dimyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan olacaktır. Rusya ve beraberindekiler, birlikte batacaktır.
Putin’in Suriye’deki hayati çıkarlarını, batının Rusya’yı masaya almadan bölge coğrafyasını yeniden şekillendirme çabalarına karşı öfkesini anlayabilirim. Ama bölgede yaşayan masum insanların kanları ve gözyaşları üzerinden, akılsız ve zalim birtakım zulüm rejimleri ile işbirliği yaparak, bu konuda kendine yer açma gayretlerini doğru bulmuyorum.
Birilerinin Putin’e zulm ile abad olunmayacağını söylemesi gerek.
Koskoca SSCB bile Afganistan’da bir avuç direnişçi ile başedemezken, Putin’in bölgede kalıcı bir başarı kazanması ham bir hayal.
Bu arada batı nasıl DAEŞ’i bölgeye girmek için bir bahane olarak üretti ve kullanıyorsa, Rusya’nın bölgeye girişi de batının bölgeye daha fazla girmemesi için aynı şekilde iyi bir bahane olarak kullanılacaktır. Korkarım, bu süreçte Tahran yeni Suriye olacaktır. Nasıl Sovyetler’in ülkeye girişi, ABD’nin Afganistan’a yerleşmesinin bahanesi oldu ise, Rusya’nın İran’daki varlığı da batının İran’ı işgali için bir bahane oluşturacak.. Aynı şekilde, Türk Cumhuriyetleri açısından da ciddi bir risk sözkonusu.. Irak bahanesi ile, biliyorsunuz daha önce Türkiye işgal ediliyordu nerede ise. Tezkere geçmedi de kurtardık. Türkiye’nin işgali direkten döndü. Şimdi Rus tehdidine karşı Türkiye daha fazla batıya yaklaşacak.
Rusya akılsızca bir siyasetle Türkiye’yi kaybediyor.. İran ve Suriye üzerinden İslam coğrafyasına girmeye çalışıyor. Aslında intihar ediyor.. Batı ile birlikte tüm İslam ülkelerini karşısına alıyor. Rus entelijansiyası ve oligarkları da bir süre sonra gerçeği görüp, bu kötü gidişe dur diyecektir.
Putin adaletten, barıştan, özgürlükten, insan haklarından, hukuk devletinden, bir uluslararası düzenden söz etmiyor. Kupkuru ve kaba bir dayatma içinde. Felsefi, ahlaki, hukuki, estetik bir duruşu, bakışı, önerisi yok. İdeolojik bir bakışı yok.
Türkiye’nin duruşu, yeri, hedefi belli. Putin neyin yoksulu ise, Türkiye onun zengini. Belki de onun için Türkiye’yi kıskanıyordur. Kıskançlığı yüzünden böyle davranıyor olabilir mi? Koskoca bir ülke, bir devlet adamının ihtiraslarına kurban edilebilir mi?
Gelip burnumuzun dibinde Bayırbucak Türkmenlerini vuracak, sınır ihlali yapacaksın bizden ses çıkmayacak öyle mi?..
Putin meydan okuyor ve kavga çıkarmak istiyor.. İhtirası aklını zail etmiş olmalı.
Putin kendi fillerine güveniyor. Bizim Ebabil kuşlarımız var. O, sadece bu dünyadan ibaret zannediyor hayatı, biz ahiret gününe de inanıyoruz. Ebet, bizi gören, duyan, bilen, hüküm sahibi, kadir-i mutlak bir Allah’a inanıyoruz. Kendi kabul etse de, etmese de o Allah’ın iradesi içindedir ve hiçbir şey O’nun iradesi dışında olmayacak. Biz ise sadece O’nun rızasının peşindeyiz.
Bize hayır gibi gelen şeyler şer olabileceği gibi, şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir. Biz bilmeyiz Allah bilir. O zaman ne gam.
Hak şerleri hayreyler. Sen sanma ki gayreyler.. Arif onu seyreyler. Görelim Mevlam neyler, Neylerse güzel eyler..
Ee.. Bugünkü bu uluslararası düzen nasıl dönüştürülecek? Güvenlik konseyi dönüşecek, o sun-i sınırlar, diktatoryal rejimler ve kendi halkına karşı ihanet içindeki iktidarlar nasıl değişecek?! İşte böyle. Selâm ve dua ile..
yeniakit