Rusya-İran Neden İşbirliği Yapıyor?

Rusya-İran Neden İşbirliği Yapıyor?

“Rusya ile İran ilişkilerini işbirliğinden ziyade, karşılıklı çıkarlara dayalı ilişkiler olarak nitelemek daha doğru”ASAM Uzmanı yorumu…

Vladimir Putin'in 15-16 Ekim 2007 tarihinde gerçekleştirdiği İran ziyaretini, birçok açıdan “tarihi” olarak nitelendirmek mümkündür. En başta, 1979 İslam Devrimi'nden sonra ilk kez bir Rus lider, İran'ı ziyaret etti. Diğer taraftan Putin yine G-8 liderleri arasında son dönemde İran'ı ziyaret eden tek lider sıfatını da kazanmış oldu.
Aslında İranlı yetkililer uzun süreden beri, Putin'in İran'ı ziyaret etmesini istiyor ve her fırsatta Rus lideri davet ediyorlardı. Ancak, Batı ile zaten gergin ilişkileri daha fazla olumsuz etkilememek amacıyla, Putin farklı nedenler ileri sürerek İran'a resmi ziyarette bulunmaktan çekindi. Nitekim, Putin'in bu ziyaretinin resmi nedenini de Hazar'a komşu ülkelerin zirvesi teşkil etti. Bununla birlikte, Putin'in ziyaretine damgayı Hazar'ın statüsünden ziyade ikili ilişkiler ve İran'ın nükleer çalışmalar konusunun vurduğunu söyleyebiliriz.
Putin'in görev süresi boyunca yaptığı “en gizemli ziyaret” olarak adlandırılan bu ziyaret öncesindeki gelişmeler de uluslararası kamuoyunun dikkatlerini çekti. Ziyaret öncesinde Rus basınında, Tahran'da Putin'e suikast girişiminde bulunulacağına dair haberler çıktı. Uzmanlar, bu haberin tamamen asılsız olduğunu ve bu haberin yayılmasının Rusya'nın ve bizzat Putin'in işine yaradığı konusunda hemfikirler. Gerçekten de bu haberin yayılması, Batı'nın dikkatlerini Putin'in Batı'nın “kara liste”ye aldığı İran'ı ziyaret etmesine değil de, söz konusu muhtemel suikast girişimine çekti. Diğer taraftan muhtemelen bu haberle, her ne kadar Rusya İran'ı desteklese de, aslında Rusya'nın ve Putin'in İran'da pek sevilmediği imajı verilmeye çalışıldı. İngiliz The Guardian Gazetesi ise, bu haberin yayılmasını Rusya'da Aralık ayında gerçekleşecek parlamento seçimleri ve Mart 2008'de gerçekleşecek devlet başkanlığı seçimlerine bağladı. Gazetenin haberine göre, söz konusu haber yayılarak Rus halkı tedirginleştirilmeye çalışıldı ve böylece sanki sadece Putin'in Rusya'da istikrarı sağlayabileceği ve bundan dolayı da Putin'in görevine devam etmesi gerektiğine dair mesajlar verildi. Söz konusu suikast girişimiyle ilgili haberin gerçek ya da gerçek dışı olması bir yana, Putin bu ziyareti iptal etmedi ve karşımıza bir kez daha “kahraman” olarak çıktı.
ASKERİ BİRLİĞE İLK ADIM
Ziyaretin içeriğine gelince, Vladimir Putin, Hazar'a komşu ülkelerin liderlerine Hazar Denizi'nde görev yapacak ve işbirliği ile güvenliği sağlayacak bir askeri birliğin kurulmasını teklif etti. Kasfor adı verilen bu birliğin kurulmasını teklif etmesinin en önemli nedeni ise ABD'nin daha önce buna benzer bir projeyi ortaya atmasıdır. Her ne kadar Putin'in teklifi, İran açısından da özellikle ABD'nin bölgeye yönelik planlarını bozmak için faydalı görünse de, İran yönetimi Kremlin'in bu projesini şimdilik kabul etmeye yanaşmamaktadır. Bunun en önemli nedeni ise, İran'ın Rusya'nın Hazar'da daha fazla güçleneceğinden korkmasıdır. Diğer taraftan hiç şüphesiz İran, bu konuyu özellikle nükleer çalışmalar konusunda Rusya ile yapacağı görüşmelerde bir pazarlık aracı olarak kullanmak istemektedir.
Zirve'nin gündemindeki bir başka konu, Hazar'ın statüsü olsa da, SSCB'nin yıkılmasıyla birlikte ortaya çıkan bu sorun, bu zirvede de çözülemedi. Zira taraflar, Hazar'ın iç deniz mi, yoksa göl mü olduğu konusunda dahi hemfikir değiller. Tahran yönetimi, İran'ın Hazar kıyısının diğerlerine göre daha kısa olmasına rağmen, kaynakların beş eşit parçaya bölünmesini istemektedir. Rusya, Azerbaycan ve Kazakistan ise, her ülkenin kıyı uzunluğuna göre pay almasından yana tavır takınmaktadırlar. Nitekim, taraflar bu zirve boyunca da tutumlarını değiştirmediler. Ayrıca orta vadede bu sorunun çözüleceğini de söylemek mümkün değildir. Ancak, uluslararası arenadaki gelişmelere paralel olarak ülkelerin tutumunda bir değişiklik meydana gelebilir. Örneğin, İran'a yönelik baskı arttığı halde Rusya bu konuyu pazarlık aracı olarak kullanabilir ve İran'ın geri adım atmasını isteyebilir.
Bununla birlikte zirvenin özellikle İran açısından olumlu geçtiğini söylemek mümkündür. Zira, zirve sonrasında yayımlanan bildiride, “Hiçbir koşulda birbirimize saldırmayız ve diğer uluslara kendi topraklarımızı aramızdan birine asker operasyon düzenlenmesi için kullandırtmayız” maddesi yer almıştır. Bu madde, ABD'nin muhtemel İran saldırısı durumunda Hazar'a komşu ülkelerin topraklarını ABD askerle-rine açmayacakları anlamına gelmektedir. Bu maddenin bildiriye dahil edilmesi hiç şüphesiz Rusya ve İran'ın diplomatik başarısıdır. Uzun süreden beri Rus ve İranlı yetkililer, Azerbaycanlı meslektaşlarını bu konuda ikna etmeye çalışıyorlardı.
Moskova'nın BM Güvenlik Konseyi'nde yapılan oylama sırasında Tahran'ı desteklemeyerek Batı'nın tarafını tutması ve böylece İran'a karşı yaptırımların uygulanmaya başlamasını engellememesi, İran'ı hayal kırıklığına uğratmıştı. Nitekim, Putin'in ziyareti sırasında da gündemin ana konularından birini de İran'ın nükleer çalışmaları konusu teşkil etti. Her ne kadar Moskova, BM Güvenlik Konseyi'nde Batı ile aynı yönde tutum sergilese de, Rus yönetimi İran'a karşı herhangi bir askeri hareketin düzenlenmesine karşı çıkmakta ve bu sorununun aynen Kuzey Kore sorunu gibi barışçıl yollarla çözülmesinden yana bir tutum sergilemektedir. Rusya ile ABD'nin Doğu Avrupa'da füze radar sistemlerinin yerleştirilmesi konusundaki anlaşmazlığın sürdüğü ve Rusya'nın ABD'yi bu konudaki planlarından vazgeçtiremediği bir dönemde Putin'in İran'ı ziyaret ederek İran'ın nükleer çalışmalar yürütme hakkı olduğunu ileri sürmesi, diğer taraftan ise BM Güvenlik Konseyi'nde İran karşıtı oy kullanması ve Buşir'deki nükleer istasyonlarının inşaatının ne zaman biteceğini bildirmemesi, bir kez daha Rusya'nın İran'ı Batı ile “pazarlık aracı” olarak kullandığını göstermektedir. İran ise önümüzdeki dönemde de Rusya'nın bu politikasından kendisine pay çıkarmaya çalışacaktır. Netice itibarıyla, Rusya ile İran ilişkilerini işbirliğinden ziyade, karşılıklı çıkarlara dayalı ilişkiler olarak nitelendirmek gerekmektedir.
* ASAM Rusya-Ukrayna Uzmanı
yeni şafak