"Şapka İçin Dedem Bir Kadını Astı"

"Şapka İçin Dedem Bir Kadını Astı"

Çetin Altan'dan tarihe geçecek itiraflar. Dedesi Erzurum'da bir kadını neden ve nasıl astı ? Türkiye'de darbe olur mu ? İşte çok ilginç röportaj...

1965'te Meclis'e giren Çetin Altan'dan tarihi itiraf:
Şapka takmadı diye ilk kadını Erzurum'da dedem asmış.

Hayatımda oy kullanmadım. Seçildiğim yıl da kullanmadım. 60 davam vardı dokunulmazlık kazanayım diye milletvekili oldum zaten..

Bu mahalle iklimi kimi üşütür kimi hasta eder Çetin Altan? -. İnsanlar yoksul yaşarlarken onları çok kolay yönetiyorsan, onlara Bu bir imtihan dünyası , sen asıl öldükten sonra yaşamaya başlayacaksın" diyorsan... O da bununla avunuyor, kabulleniyorsa her şeyi, zenginleşsin ister misin? Peki bu insan zamanla içinden bir öfke duymaz mı kendinden daha iyi yaşayanlara? Bugün 4 milyar fakir insan var. Peki bu fakirler niye fakir? Allah böyle yaptı! Allah muhasebeci mi?

* Istakozlar gibi yavaş yavaş ısınan bir suyun içindeyiz de popomuzun yandığını anlayamıyor muyuz? Yavaş yavaş mı muhafazakârlaştırılıyoruz? - Hayır, bir şey olduğumuz yok.

* Peki bu gürültü patırtı neden kopuyor? Ateş olmayan yerden duman neden çıkıyor? - Gerçekler ortaya çıkıyor sadece. Türkiye'nin gerçekleri bu. Eskiden bu ev köşktü. Radyo, elektrik filan yoktu. Ben o zaman bilmiyordum Urfa'da ne oluyor. Kimler işsiz, nereyi su basmış. Ama şimdi biliyorum. Olan bu. Bir fıkra anlatayım bak: Doktora gitmiş adam. Demiş ki: "Ben ikide bir yelleniyorum, fakat ne sesi çıkıyor ne de kokusu." Doktor bakmış. Bir hap vermiş. Bir hafta sonra tekrar gelmiş hasta. "Hap bana çok kötü etki etti. Şimdi kokusunu duyuyorum, sesini duymuyorum" demiş. Doktor da yanıt vermiş: "Sinüzitleriniz düzeldi, şimdi kulağınızdaki sağırlığı da düzelteceğim."

* Ne oldu, hangi doktora gittik de doktor beş duyumuzdan birini açıverdi? - Demek ki Cumhuriyet dönemini yeniden otopsi masasının üzerine yatırmak lazım. Biz neyin farkında değildik? Şimdi televizyonlarla birlikte Türkiye'nin gerçekleri ortaya çıktıkça paniğe kapılmaya başladık. Şimdi bizim sandığımız Türkiye ile gerçek Türkiye el sıkışmaz oldu. Endüstri devriminden geçmediğimiz için fabrikada işçiler yürümüyor, ister istemez bu tepki mahallede kaldı. Mahalledeki insanlar o yoksulluğun içinde kendisinin kimliğini "öteki dünyada yaşamak" üzerine değerlendirmiş olacaktır. Orada da huri kızları var, kevser şarabı var. Bu dünyada olan her şey öbür dünyada var. Burada sahip olamıyorum ama orada sahip olacağım, diyor o da.

* 22 Temmuz'a kadar AKP'ye destek veren varlıklı kesim ne oldu da bir "mahalle baskısı" korkusuna kapıldı? - TÜSİAD'ın korkusu var mı mesela? Onların böyle bir korkusu yok.

* Ertuğrul Özkök "Suada'da düş kırıklığı" diye bir yazı yazmıştı... - Mahalle acaba o birikmiş öfkesiyle Nişantaşı'na posta mı koyacak korkusu başladı şimdi. Biraz da kışkırtılıyor bu korku. "Seni ancak ben korurum" diyen kışla politikasının rüzgarı esiyor. Hep silah zoruyla mı mahalleli mahallede kalacaktı? Bunu daha evvel düşünmek gerekmez miydi? Bu kadar silah alınacağına bu mahalledeki insanlar daha evvel zengin edilseydi... Şimdi ayak takımı baş oldu diyecekler. İnsanlar arasında bir ekonomik denge kurulursa, kimse seni korkutmaz başını bağla diye.

KORKARSAN DAHA ÇOK KORKUTURLAR

Ne yapmak gerek? - İşe ekonomiden bakmak. En kirli ülkelerin başında geliyor Türkiye. Bu şeffaflaşmıyor. Bir kere sen temeldeki köylü ağırlıklı toplumun ekonomisini düzelteceksin. Harp başlamış değil mi? Terör deyip deyip duruyorlar. O zaman sormak lazım PKK... Düşman mı yoksa suçlu vatandaş mıdır terörist. Bu kavramları yerli yerine oturtmak gerekir. Suçlu vatandaşsa, kolluk kuvvetleri yakalar, yargıç karar verir, savunmasını alır. Düşmanla ise asker mücadele eder. Onu da yakaladığın zaman senin yerli kanunların çalışmaz, Cenevre anlaşmaları devreye girer. Şimdi bunları konuşacağın kimse yok Türkiye'de. Asıl tehlike bu. Bunlar çöp torbası olduğu zaman herkes herkesi korkutmaya başlar. Ve korkuyorsan daha da çok korkuturlar. Çünkü korkutmak var olduğunu gösterir. Sen korkuyorum dersen o da korkutur. Zaten ezilmiş. O zaman darbe gelsine gidiyor iş. Askeri darbe olduğu zaman bunlar gelemiyor. Askeri darbe de herhalde şeriat kadar gerici gösteriyor Türkiye'yi.

ERZURUM'DA İLK KADINI DEDEM ASMIŞ
* Çocukluğunuzda bulamadığınız sevgiyi elde edebilmek için mi yazdınız hayatınız boyu? - Sekiz yaşında Galatasaray'a yatılı verdiler. Bir daha da kimse aramadı beni. Kocasını sevmeyen kadınlar çocuklarını sevmezler. Ama onlar farkında değillerdir. Sen ne sanıyorsun sevgiyi? Orada görüyorsun başka çocukları, kendinle kıyaslıyorsun. Tıpkı varoştan gelen çocuğun Nişantaşı'nda öfkelenmesi gibi...

* Kazandığınız başarı, beğenilme duygusu, sizde eksik kalan sevilme güdüsünü tatmin edebildi mi?
- Sevgi göremeyince insan beğenilmek ister. Onun için mi yazdın dersen onu ben dışarıdan göremem. Gorki'nin hayatına bakarken gördüm aynı şeyi de, acaba bende de mi öyle oldu dedim. Şiir yazmaya başladım ve üçüncü sınıftayken şiirim basıldı. Maksat babama filan "ben yalnızım" diye mektup göndermek o zaman. Yalnız hissediyordum. Zaten annem beni dövdüğü için babam o mektebe koydu beni. Hasan Paşa'nın torunuyum ben. Hasan Paşa da Kırımlı bir göçmen. Şimdi kendi ailesiyle övünme modası var mı bizde? Benim dedem Erzurum'da ilk kadını idam etmiştir maalesef: Şal Hatun.
- Neden idam etmiş? - Şapka isyanı yaptılar orada. 15 kişi şapkaya karşıyız diye yürüdü. O kadın da idam edilirken "Ben zaten hatun kişiyim, nerden şapka giyeyim" demiş. Bu üzücü bir şey ama insan objektif olmalıdır. Bizde bir övünme açlığı vardır. Kimse "Ben aldığım parayı geri vermem, ayağım da kokar" demez.

DARBE OLUR MU?
* Darbe olur mu Türkiye'de? - ABD istemeden hiçbir şey olmaz burada. ABD hem Irak'a demokrasi getireceğim diyecek hem burada darbe yapacak. Nasıl olacak bu iş?

* Anayasa girişiminin rejimin niteliğini değiştireceği endişesini taşıyanlara söyleyecek sözünüz var mı? - Rejim ekonomi değiştikçe mi değişir, yoksa bir siyasetçinin karar vermesiyle mi? Buna bakmak gerek.

* Referanduma gidip oy kullanacak mısınız? - Ben hayatımda oy kullanmadım Türkiye'de. Türkiye diye bir yer olduğuna inanmıyorum zaten. Kendi milletvekili seçildiğim yıl da kullanmadım. 60 davam vardı, dokunulmazlık kazanayım diye milletvekili oldum zaten.