Hakan Albayrak
Sarıkamış Harekâtı’nın 107’nci yıldönümü münasebetiyle
Resmî tarih mesabesindeki saçma sapan bir ezbere göre Sarıkamış Harekâtı’nda muharebe yok, düşmana zayiat verdirmek yok, hatta tek el ateş etmek bile yok; Sarıkamış’a doğru yola çıkan 90 bin askerimiz Allahuekber Dağları’nda donarak ölmüş ve konu orada kapanmış!
Tarihçi Mehmet Niyazi Özdemir, 30 Mart 2013 tarihli Sabah’taki beyanatında bu ezberi şöylece buruşturup çöpe atmıştı:
"Harekata 76 bin askerimiz katıldı. Nasıl oluyor da 76 bin askerimizden 90 bini donarak ölüyor? 15 Şubat 1915 tarihinde orduda yapılan sayımda 42 bin askerin kaldığı tespit ediliyor. Yaralıları çıkarırsak, toplam şehidimiz 23 bindir. Donma olayı Erzurum'un Şenkaya ilçesine bağlı Baldız Köyü'nden Sarıkamış'a hareket eden 25 bin kişilik piyade birliğinde gerçekleşiyor. Bunlardan 10 bininin Sarıkamış'a ulaştığı kesin. Hangi sihirbaz, nasıl bir maharetle kalan 15 bin kişiden 90 bin insanı dondurabiliyor? Donma olayı ordumuzun tamamında olmadı. Erzurum Şenkaya ilçesinden hareket eden 25 bin askerimizin 10 bini Sarıkamış'a girdiğine göre, donma olayı bunların arasında oldu. Bunların kaçı çarpışmalarda vuruldu, kaçı dondu bilmiyoruz. Ancak bir 90 bin yalanı devam edip gidiyor… Ruslar, bütün savaşlarda kendi ölü sayılarını azaltır, diğer ülkelerinkini çoğaltır. Sarıkamış Harekatı neticesinde Ruslar 32 bin askerlerini kaybettiler. Bunca askerin ölümünü mazur göstermek için 'Türkler de 90 bin kayıp verdi' dediler. Bizdeki bazı kötü niyetli ya da bilgisiz kimseler de bunu alıp, yıllardır kullanıyor. Rus propagandasını devam ettiriyoruz. Olayı öyle bir gösteriyoruz ki sanki o cephedeki Osmanlı ordusu hiçbir şey başaramamış, sanki tek bir kurşun bile atamadan hepsi donup kalmış. Bizim bütün belgelerimizde 23 bin şehidimiz olduğu yazdığı halde bir 90 bin tutturmuş gidiyoruz...”
Özdemir’e göre şehit sayısı 23 bin ama 26 bin diyen de var, 35 bin diyen de. 90 bin rakamı ise propaganda ve dedikodu alemi dışında hiçbir yerde geçmiyor.
Bu köşede evvelce de yazmıştım; tekrarda fayda var:
90 bin şehit iddiası doğru olduğunu farz edelim. Çanakkale’de 250 bin şehit verdiğimiz söylenmiyor mu ve bu rakam iftiharla zikredilmiyor mu? Çanakkale Harbi’ni kaybetseydik ne olacaktı peki? “Enver Paşa 250 bin askerimizi Çanakkale’de yok yerde kırdırdı” diye tezvirat yapılacaktı. Ve Sarıkamış Harekâtı’nda muvaffak olsaydık 90 bin şehit iftiharla zikredilecekti.
Veyl mağluplara!
***
Çok zorlu bir harekâttı ve ordumuz fena halde kırıldı, evet. Fakat düşmana da kök söktürdü. Rusya en az 16 bin (bir rivayete göre 25 bin) askerini kaybetti ve Enver Paşa’nın planı uygulansaydı savaşı da kaybedebilirdi.
Türk ve Alman askeri otoriteleri, Enver Paşa’nın hazırladığı harekât planının mükemmel olduğunu, başarısızlığın büyük ölçüde bu plana uyulmamış olmasından kaynaklandığını ifade ediyorlar. Mesela 10. Kolordu’nun Oltu’dan kuzeye sapmadan Sarıkamış önlerine gelmesi gerekiyordu. Albay Hafız Hakkı Bey bu emri dinlemedi, Allahuekber Dağları üzerinden gitmeyi tercih etti. Askerlerimiz orada tipiye yakalanınca da 10. Kolordu’nun Sarıkamış önlerine intikali 4 gün gecikti ve Rus ordusu o sayede Sarıkamış’taki -zayıf halde olan- birliklerini tahkim edebildi. Sarıkamış’ta görevli Rus general Maslovski, hatıratında “(Türklerin) Sarıkamış’a hücum etmemek suretiyle vakit kaybetmesi bizim için gerekli olan zamanı kazandırmıştır” diyor. (Şehit Enver Paşa / Nevzat Kösoğlu, Ötüken Neşriyat, 2008)
“Ne olursa olsun; başarısızlığın sorumlusu, Osmanlı ordularının fiili başkomutanı konumundaki Enver Paşa’dır” denilebilir ve neticede öyledir tabii. Bu durumda Çanakkale Zaferi’ni de herkesten evvel Enver Paşa’nın hanesine yazmak gerekir.
Enver Paşa’nın torunu Osman Mayatepek, bu hususta şöyle diyordu:
“(Enver Paşa) Harbiye Nazırı olarak Sarıkamış’tan sorumlu tutulurken, Çanakkale’de neden ondan hiç bahsedilmiyor? Mehmetçiğin destan yazdığı Çanakkale Zaferi’nde de Harbiye Nazırı ve Başkomutan Vekiliydi. Ordunun başında olmasına rağmen yok sayılıyor, adı hiçbir yerde geçmiyor." (Hürriyet, 11 Aralık 2014)
***
Ahmet Özcan’dan bir iktibasla bitirelim:
“Tarih, yenenlerin lehine yazılır ve ayakta kalanlar ölenleri suçlar. Hiç kimse de gerçeği merak etmez. Artık dışarıda kazanan İngiltere'nin, içerde ise İttihatçıların tasfiyesi sonrası egemen olanların kendilerine yonttukları bir tarih vardır. Artık 'Enver' deyince ‘Sarıkamışta 90 bin asker’ yalanı tekrarlanır. Gerçekte 26 bin askerimiz şehit olmuştur ve bunun sorumlusu Enver ya da başkası değil, Savaşın acımasız gerçekliğidir. Çanakkale, zaferle bittiği için orada 250 bin şehidden gururla bahsedilir. Ama 'Sarıkamış'ta soğuk ve hastalığa yenilip kayıp verince, herkes abartılı rakamlarla ve askeri strateji uzmanı edasıyla yalanlara sarılır.” (Açık Mektuplar / Ahmet Özcan, Yarın Yayınları, 2004)