Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Seçim sonuçları üzerine

Derin Gerçekler

Önce dini pencere: Korkuyorum. Din ve ahlak penceresinden bakan fazla kimse yoktu. Din ve ahlak siyasi pazarlıklara meze yapıldı. Oysa bu sonuç da bir kaderdi. Bir toplum kendini değiştirmedikçe Allah onlar hakkındaki hükmünü değiştirmeyecekti. Ne yöneticiler ve ne de toplum kendini değiştirmeye yanaşmadı. Her kesim kendi parti liderini kurtarıcı olarak gördü. Oysa herkes için ancak yaptığının karşılığı vardı. Allah (cc) bizi nimetlerini artırarak ve eksilterek imtihan edecekti. Herkes dünyevi kazanımlar üzerinden bu işin teminatının kendileri olduğunu söyleyerek oy istediler. Adil şahidler olamadık, merhameti kuşanamadık.

Yolsuzluklar gündem oluşturamadı. İddialara cevap verme gereği bile duymadılar iddiaların muhatapları! Aile, gençlik, din ahlak, CoVİD, mRNA, TransHumanizm, 5G, Nesnelerarası iletişim, NeuraLink, GlobalReset gibi konular gündem oluşturmadı siyasi partilerden hemen hemen hiç birisi için.

Terör, PKK tartışmaları daha çok gündem oluşturmuş anlaşılan. Sinan Ogan olayından sonra MHP %7’nin altına düşer deniyordu, %10’u aştı. Meral Akşener %14 diyorlardı, o da %10’da kaldı. Yani evdeki hesap çarşıya uymadı. Erdoğan %51’e ulaşamadı, seçim 2. Tura kaldı.

Meclis'e değişik partilerden 403 sağ vekil girmiş. Bunların 14’i Deva, 11’i Gelecek, 10’u Saadet, 3’ü DP, 4’ü İYİ Parti. Yani CHP listesinden 50’ye yakın isim Mecli'se girmiş durumda. İşin ilginç yanı, CHP kendi listesinden bu kadar milletvekili alırken oyu artmamış, yine %24 oy almış

Partilerin 24.6.2018 milletvekili seçimindeki sonuçlar şöyleydi:
AK Parti 42,56%, CHP %22.64, HDP %11.70, MHP %11.10, İYİ Parti %9.96.
Bu hesaba göre, bugün AK Parti Cumhurbaşkanlığında Erdoğan %52.59’dan %49,5’a gerilemiş. Yani 3 puanlık bir kayıp var. AK Parti ise %42.56’dan %36.1’e gerilemiş. Buradaki kayıp da %6.55. Tabi bunlara, YRP, BBP, HUDAPAR katkısını da not etmek gerek.
Bu denklemde aslında MHP ve İYİ Partinin oylarında bir kayıp yok.
MHP’nin de Sinan Ateş konusundan etkilenmediği anlaşılıyor. Bunlar not edilmesi gereken ilginç konular.

Bu süreçte gerilim çatışmaya dönmemesi büyük bir nimet. Cumurbaşkanlığının seçiminin 2. Tura kalması, büyük bir risk. En azından iki hafta bu stresi yaşayacağız. 2022 son çeyreğinden beri gerilimi yaşıyoruz ve bu durum 2024 Haziranına kadar sürecek. 2024 Martında yerel yönetimler seçimi var.

Bu süreçte beni en çok üzen, korkutan Müslümanları siyasi ikbal sevdası ile bölünmüşlüğü ve dini değerlerin, ''siyasi menfaatler'' uğruna istismar edilmesi idi. Hiç kuşkusuz biz ayakkabımızın bağı kaybolsa Rabb'imizden isteriz. Dua ile yakarır, dua ile sığınır, dua ile isteriz. Duayı edene kadar ise O'nun rızasına uygun şekilde fiili sorumluluklarımızı yerine getirir sonra tevekkül ederiz. Biz biliriz ki ''Duamız olmasa ne işe yararız ki?''
Dua'nın bir fıkhı var ve bu konuda yayınlanmış bir kitapta hazırladım. Bazılarımız duayı doğru anlamıyor sanırım! Öyle ki dua halkaları oluşturup, zikir halkaları ile Haşa, adeta Allah'ı kendi siyasi zanları ile ilgili beklentilerine ikna etmeye çalışıyor kimileri. Fetö misal; dua halkalarıyla ''ölüm duaları'' yaptıkları gündeme dahi gelmişti.


Ya da A cemaat, ''Abimizden emir geldi ... ittifakı kazansın diye hatmelerde dua edeceğiz'' talimatlarını cemaatine görev olarak verebiliyor. Nereye savruluyoruz? Hani kader vardı? Allah (cc) haşa, adeta “yazdıysa bozsun”, “kaderini değiştirsin” istiyorlardı.
Birileri ise; “Bak Senin için biz şu kadar salat-ı tefriciye okuyalım sen bu işi hallet” diyorlardı adeta. Kurbanlar kesiyorlardı. Hani bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde Hayır murat etmişti. Hani Allah servet ve iktidarı halklar ve ülkeler arasında evirir çevirirdi, hani Allah bizi mallarımız, canlarımız, sevdiklerimizi kimi zaman artırarak ve eksilterek imtihan edecekti? Hani günde kırk kez ''iyya kenestain'' derken imdatı ondan isteyecektik? Hz. Ömer, Halid'i neden azletmişti? Hani ''Nasrun Minellah'' tı? Korkularımızdan bizi emin kılması ve düşmanlarımıza karşı zafer vermesi için sığınılacak zat kim di? Hani bir topluluk kendini değiştirmeden Allah onlar hakkındaki hükmünü değiştirmeyecekti? Hani Allah cahil ve zalim bir topluluğa yardım etmeyecekti? Hani göklerin hazinelerinin anahtarı, ya da ordularının komutası kimsenin elinde değildi ve Allah kimseye muhtaç değildi, dilerse kafirler eliyle bile dinine hizmet ettirir, bukağılı Şeytanlara mabedini yaptırdı, sahi bu süreçte bazı sakallı beyler, başörtülü hanımlar, Allah'a (haşa) akıl öğretmek ve ikna etmeye çalışmaktan başka ne yaptılar?

Gidişatı gördüm. Başından beri endişem buydu. Acaba kaybeden biz mi olduk? Bu anlamda asıl büyük kayıp ta bu değil mi? Bundan öte kimin ne kazandığı pek de önemli değil. Eğer kazandığınızı zannettiğiniz şeyler sizi, siz de bu kazanımınızı gün gelecek koruyamayacak olursanız ya? Baki olan yalnız Allah’tır. Siz beka derdine düştünüz. Allah kendi ipini bırakanların ipini bırakır. O zaman da onların hiçbir yardımcısı ve koruyucusu olmaz. Allah'a güvenecek, onun rızasına dayanacaktık. Bu ülkede yaşayan insanların zihninde 10 Emir kriterleri, Kopenhag kriterleri kadar bir anlam ve değer taşımıyorlarmış. Paris şartı daha değerli imiş.

Bakın Kurban kesmek, şükür, kefaret, adak gibi bir takım sebeplere bağlanabilir ama bunun tek anlamı vardır. O da gerektiğinde Allah yolunda canını feda etme anlamında bir sadakat beyanıdır. Allah’tan istediğini yapması için bir bedel değil. Bazan. Şeytan insanları Allah'la aldatır. Özellikle din ve devlet adamları üzerinden Şeytan insanları saptırmak ister, Onlar da toplum üzerinden İlahlık ve Rablik taslarlar. İnsanlardan bir çoğu da dünyevi menfaatler için onlara itibar eder. Onlardan medet umar. Onlar rızıklarını ve afiyetlerini onların atıfeti gibi görmeye başlar. Sakın onlardan olmayalım. Ben bu uslub, dinin siyasete malzeme edilmesi konusundaki pervasızlıktan büyük üzüntü duyuyorum. Ve bu durum rahmet değil gazab vesilesi olmasından korkarım. Unutmayalım ki, cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşelidir. İbadet olan bir şey dünyevi bir hesab için İlahi rıza dışında bir tasarruf için kullanılırsa o şey dua ile istenen belaya dönüşür ve gazab vesilesi olur. O şeyi yapanlar da “Tanrıyı kıyamete zorlatanlar” gibi, “Tanrıyı o şeye, iktidar ya da sevete, makama zorlayanlar”a benzer. Her ikisi de helake açılan kapıdır. Kaçtığını sandığı şeye doğru koşmaktır. Böyle yapanlar, hala düşünmeyecek misiniz, Tevbe etmeyecek misiniz! Akletmez misiniz!. Haydin Allah'a, resulüne, kitaba gidelim, Hablullaha tutunalım..

Bakıyorum da Meclis'te AK Parti, CHP dışında yine MHP, İYİ Parti, HDP’nin yanında GELECEK, DEVA ve SAADET Partileri ortak bir grub kurabilir.

Mecliste sağ da sol da bölünmüş durumda. CHP oy toplamında bir artış yok ama CHP listesinden sağdaki 4 parti mecliste güçlü bir grub kuracak kadar oya sahip. Bu CHP için kayıp gibi gözükse de, AK Parti'ye karşı CHP kanadında bir bariyer oluşturuyor. AK Parti içinde de tekil sol ve liberal isimler var.
Cumhur İttifakı %49,5; Millet İttifakı, Emek-Özgürlük ittifakı ile %45’i buluyor. Ata ve Sosyalist Birlik İttifakı ile birlikte düşünüldüğünde aslında aradaki fark %3’de kalıyor. Ama öte yandan, dini, etnik, ideolojik, politik ve coğrafi farklılık %70’i bulan bir kutuplaşmayı da beraberinde getiriyor. Bu uçlardaki, kutuplaşma kolayca provake edilebilir. Onun için herkesin dikkatli olması gerekir.
AK Parti bugün mecliste MHP ve diğer Cumhur İttifakı paydaşları (YRP, HUDAPAR, BBP) ile 60 küsür parlamenter le güçlü bir destek sağlıyor. AK Parti tek başına 268 milletvekiline sahip. İttifak desteği dışında Cumhur İttifakı karşısında azınlığa düşer.
CHP 168+İYİ Parti:46+YSP:59=277. Bu hesaba göre CHP kendi paydaşları olmadan bir ağırlık merkezi oluşturamaz, AK Parti de siyasi varlığını MHP’nin desteğine muhtaçtır.

AK Parti ilk seçime girdiği 2002 yılından beri en düşük oyunu aldı. 2002 % 34,28 almıştı; bu seçimde %35,7’lik bir oyu var... Bu kadar yıl iktidarda kalıp yıpranma payını da düşünürseniz, bu sonuç önemli. Kurulduğundan beri girdiği her seçimde 1. parti olma başarısına sahip. Bu seçimde yaklaşık 5 milyon seçmen artışı oldu ama bu Erdoğan’ın oy sayısına yansıyamadı. Katılım oranı geçen seçin %86,64 idi bu seçimde 87,33 oldu.

CHP 2010’da %20,87, 2015 seçiminde %25,98, 2018’de %22,67 oy almıştır. Son girdiği 3 seçimin ortalaması %23 civarındadır. Bu seçimde %25,5 gibi bir oy aldı. Daha önce ulaştığı bir oy oranı olmasına rağmen Deva+Gelecek+Saadet partileri 2 puan civarında tahmin ediliyor. MHP bu seçimde %10 oy oranı ile geçen seçimlerde aldığı oylara benzer bir oy alabilmeyi başardı. 1999’da %18, 2011’de, %14 2015’de %13, 2007’de %14 oy almıştı.

Neyse, bu konuyu yazmaya devam edeceğiz.
Kafamda cevabını aradığım sorular var. Bu konuda kimseden emin değilim. Ben nefis taşıyan Risalet korumasının dışındaki hiçbir insana mutlak anlamda güvenmem. Ben “Ya Rab beni bana bırakma, nefsimin şerrinden sana sığınırım” diyenlerdenim.

Selam ve dua ile.

Bu yazı toplam 476 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar