Mehmet GÖKTAŞ
Sende bir değişim var mı, onu söyle dostum!
Nedense birileri 31 Aralık gece yarısından sonra her şey değişecek, artık hiçbir şey önceki gibi olmayacak gibi bir beklenti içine girer. Sanki güneş o gün başka bir yerden doğacak, ay başka bir yerden batacak, gökyüzü bambaşka bir gökyüzü olacak.
Yok değil mi öyle bir şey, hiçbir şey bir önceki günden farklı değil. Değişen ve bir an için dikkatimizi çeken sadece duvardaki takvimin yaprağı olabilir, ben onun da farkında değilim çünkü yıllardır duvar takvimi kullanmıyorum.
Ama buna rağmen günlük hayatımızda birtakım rakamların değiştiğini de ister istemez görüyoruz ve kabulleniyoruz. Hiç de hoşumuza gitmeyen rakamlar bunlar, girmeyelim o konuya, zira çıkamayız içinden.
“Sende bir değişim var mı dostum?” derdi muhterem bir ağabey.
Değişimin bir anlamı vardır, bir onuru vardır, rastgele yerlerde kullanılmamalıdır.
Her şeyden önce insanın bizzat kendisinde gerçekleşecek olan değişime değişim denilebilir. İnkılap da budur, devrim de budur.
Düne kadar korkak ve pısırık birisiyken o günden sonra hakkı haykırma konusunda cesaretle dolabildiniz mi?
Düne kadar cimri birisiyken o günden sonra cömertlik damarlarınız birden taşıverdi mi?
Düne kadar vicdan ve merhametin ne olduğunu bilmez iken o günden sonra yüreğin bambaşka bir yüreğe dönüşüverdi mi?
Ve bütün bu değişimleri, yüklendiğiniz erdemleri, terk edip atıverdiğiniz kötülükleri çevrenizdekiler fark edebildi mi?
Diyeceksiniz ki bütün bu söyledikleriniz ütopik, kolay kolay gerçekleşecek şeyler değil, var mı bunun bir örneği?
Elbette vardır; dün eşkıya olan Ebuzer ertesi gün evliya olmuştur,
Dün zalimlerin ve işkencecilerin önde gideni olan Hattab’ın Oğlu ertesi gün yeryüzünün bir numaralı adil insanı olmuştur
Dün küfür ordularının başkomutanı olan Halid ertesi gün İslam ordularının başkomutanı olmuştur.
Ve sadece bunlar değil, o gün yaşamakta olan her bir fert hayatlarının en büyük değişimlerini yaşamışlardır.
O günden bugüne nice insan söz konusu değişimi yaşayarak tatmıştır.
Bu değişimin özel bir günü de yoktur, yeter ki kendimizi değiştirmeye karar verelim, bunun otuz bir aralık gecesiyle hiçbir alakası yoktur, iki ocak, üç ocak günü de olabilir.
Fakat dikkat edelim, fazla gecikmeyelim.