Camianın oyu ne? %1 ya da %17. Göreceğiz.. %17 çok büyük abartılı bir iddia.. Özellikle de son olaylardan sonra ve mevcut siyasi dengeler hesab edildiğinde %1 bile iyi bir tahmin..
Cemaat yapıları, gönül bağı ile kurulan ilişkilerdir.. Zor zamanlarda geldikleri gibi gidebilirler de. Pamuk şeker gibi. Dışarıdan bakınca çok büyüktür, tutunca fazla bir şey kalmaz..
Bir de hele kazanç varsa, makam varsa, itibar varsa, herkes başınıza toplanır, risk ortaya çıkınca başınızda kimse kalmaz.. Hele bir de işin içinde para ve iktidar hesapları girdi mi, ayakta iken elinizi öpenler, yorulup oturdunuz mu, tereddüt gösterdiniz mi saldırırlar, düştünüz mü vururlar! Bu işler böyledir! Çevre Brütüslerle doludur..
Mahkemede sanığın sikletine bakılmaz. Doğrudur. Ya da sonuçta alimin ve dağdaki çobanın oyu “1” de olsa, onun özgül ağırlığı, etki gücü farklıdır..
Mekke’de ilk dönemde bir oylama yapılsa idi, Resulullah’ın oyu herhalde %1 bile çıkmazdı..
“Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Olmaz elbet, ama demokrasilerde olur! Ya da Allah ve adalet önünde 1=1’dir.. Bir de eğer, hür ve akleden insanlar kendi iradeleri ile bir tercihte bulunuyorlarsa, herkes kendi adına tek ve eşit bir tercih gücüne sahiptir..
Alim, gerçekten “Alim” mi ona da bakmak gerek bir.. Ebu Cehil denilen adam, zamanının en bilgin, en saygın, en aydın kişisi değil mi idi? Ya da Belam denilenler kimlerdi.. Kur’an’da kınanan Karun, Hz. Musa ve Harun as’den sonra Tevrat’ı en iyi bilenlerden biri değil mi idi? Ya da o “kitap yüklü eşekler” denenler kimlerdi!
Seçim sonunda sonuca göre herkes kendine göre bir teselli bulacaktır.. Kimse “samur bir kürk” olsa da suçu üzerine almak istemeyecektir. Ne kadar güzellik varsa, bendendir. Ne kadar kötülük varsa senden! Bu kafa ile bir yere varmamız mümkün değil elbette.
Nasreddin hoca, bir gün pazara gitmiş, bakmış, küçücük bir kuşa 100 akçe paha biçmişler. Demiş: “Bu küçücük kuşa bu kadar para çok değil mi?” Demişler: “Bu kuş konuşur”. O da gitmiş hemen evdeki hindiyi kucaklamış gelmiş.. Çevresindekiler sormuşlar.. “Hoca hayırdır, hindiye kaç para istersin”. Hoca fiyatı söylemiş: “500 akçe”. Demişler, “beş akçe etmez bir hindiye 500 akçe çok değil mi.” “Niye garip olsun” demiş hoca, “az ileride bir kuşa konuşuyor diye 100 akçe fiyat verilir mi? Bu onun 20 katı büyüklüğünde ve üstelik, o düşünmeden konuşuyor, bu ise düşünüyor.”
Sonuçta seçimlerde vekalet veriyorsunuz, herkes kendi vekilini seçmekte özgür.. Alim de olsan, cahil de fark etmez..
Bakalım kim kimin ne kadar vekaletini toplayacak.. Kanaat önderi olduklarını söyleyenler, bu insanlara kendi sözlerini ne kadar dinletebilecekler göreceğiz..
Kanaat önderlerinin kimi, daha şimdiden MHP’yi işaret etmeye başladı bile. Hatta adaylarını o partinin listesinden aday gösteriyorlar..
Yıllardır bu hep böyle oldu.. Kur’an öğretenler, İman, İhlas ve Uhuvvetten söz edenler “Nurlu Süleyman” diye etiketlenen Ergenekoncu “Morissın Süleyman”ın peşine takıldılar..
Bakalım, bunca olaydan sonra, yine birileri kafalarını kiraya verip, düşünmeden kendilerine gösterilen yere mi verecekler oylarını!
Bana kalırsa insanların akıllarını başkalarına kiralayanlar kadar, bu akıllarını kiralayarak kendilerini onlar üzerinde İlah ve Rab konumuna yüceltenler de bu kirli oyunda eşit sorumluluğa sahiptirler..
Hani, “Raina” demeyecek, “Unzurna” diyecektiniz! Hani sözü dinleyip doğrusuna tabi olacak, yanlışına karşı çıkacaktınız. Hani Ömer yanıldığında ona karşı çıkacaktınız! Ne oldu?
Hepimiz yanılabiliriz, bize hayır gibi gelende şer, şer gibi gelende hayır olabilir.
Siz sonuçta Allah’a hesabını veremeyeceğiniz bir iş yapmayın ve söz söylemeyin. Aklını kullanın. Allah cahil ve zalim bir topluluğa hidayet nasib etmez..
Alimlerle konuşun, çevrenizdeki insanlarla konuşun ve sonunda kararınızı kendiniz verin. Verdiğiniz kararın sonucuna ve sorumluluğuna da katlanın!
İmam-ı Azam, iki talebesi (İmamı Muhammed ve İmamı Yusuf) birlikte kendine itiraz ettiklerinde, kendi fikrini değiştirmemekle birlikte, kendine gelip o mesele hakkında soru soranlara, öğrencileri ile konuşmadan karar vermemelerini öğütlemiştir..
Kafaları kiraya vermek yok!
Ben bu seçimlerde %1’lik bir oyun bile, bazı kritik bölgelerde çok anlamlı ve değerli olduğunu düşünüyorum..
Kuşkusuz kişiler verdikleri oylardan mesuldürler.. İhmal ya da kasıt sonucu sebeb oldukları sonuçtan kendileri de pay sahibi olacaklardır..
Elbette tercih yaparken parti de önemli aday da.. Herkes bu konuda ince eleyip, sık dokuması gerekir..
Şuna da dikkat etmek gerekir diye düşünüyorum. “Def-i mazarrat, celbi menafiden evladır”. Yani önce hangi partiye vereyim diye değil, önce şuna asla vermeyeceğim, şu sebebten diye bir tercih yapalım. O partinin ya da adayın kazanmasına yol açacak siyasi dengeyi görelim. Sonra da iyilerden en iyisi, ya da kötülerden en az kötü olanı..
Unutmamak gerekir ki, beterin de beteri var!
Kuşkusuz iyilerin de daha iyisi vardır. Bizim görevimiz işi ehline vermek ve sonuçta ideal olan en iyiden çok mümkün olan en iyiyi seçmek..
Selâm ve dua ile..
yeniakit