10 Ağustos’a doğru... Kimler kimlere, niçin oy verecek?

Hasan Karakaya

10 Ağustos’taki Cumhurbaşkanlığı Seçimi için “geri sayım” başlarken, adaylar “seçim turları”nı sürdürüyor... Tayyip Erdoğan gündüzleri “miting meydanları”nı, akşamları da “iftar sofraları”nı tercih ederken, Ekmeleddin İhsanoğlu daha çok “salon”ları ve “çarşı-pazar” ziyaretlerini tercih ediyor... Tabiî; sloganı “ekmek” olduğu için, “fırın”ları da ihmal etmiyor!..

Bu arada, “anket şirketleri” de harıl harıl “seçmenin nabzı”nı tutmaya çalışmakla meşgul...

Daha önceki “anket”leri aktarmıştık... Erdoğan için “yüzde 52” diyen de vardı, “yüzde 56-58 alır” diyen de...

“30 Mart seçimleri”nden önce “en isabetli rakamı” veren ANAR Araştırma Şirketi Genel Müdürü İbrahim Uslu’ya göre; adaylardan Ekmeleddin İhsanoğlu; “Hitabet konusunda etkisiz ve son derece acemi!”

“Ekmek için Ekmeleddin” sloganı ise, “komik” ve dolayısıyla “Başbakan’la rekabet etmesi çok zor!”

HDP’nin adayı Selahattin Demirtaş; bu kampanya ile, “sosyal demokratlardan oy alabilir” ve “CHP’de erozyona yol açabilir!”

ERDOĞAN AÇIK ARA ÖNDE!

“Sosyal medya”da ise durum şöyle: Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Twitter’da “4 miyon 300 bin takipçisi” var ve bu rakamla Selahattin Demirtaş’a 13, CHP ve MHP’nin adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’na ise “26 kat fark” atıyor!..

Yani, “açık ara bir üstünlük!”

Peki, “anketler” ne diyor?..

İşte rakamlar:

Erdoğan yüzde 54-55,

İhsanoğlu yüzde 35-38,

Demirtaş yüzde 7-8...

BODRUM “İHSANOĞLU” DİYOR!

İyi de, Erdoğan “kimlerden” oy alacak, İhsanoğlu ve Demirtaş kimlerden?..

“Kimlere” geçmeden önce, Yavuz Donat’ın önceki günkü Sabah’ta kaleme aldığı “Bodrum izlenimleri”nden birkaç paragraf sunayım...

Yavuz Donat; “Gündoğan koyunda yapılan bir site”den söz ediyor... Bir “villa”nın fiyatı, “2 milyon 300 bin Euro” imiş!..

Yani; eski parayla yaklaşık “7 trilyon lira!”

“Cennet Koyu’nda bir otel” açılmış... “oda fiyatı 800 Euro... Villada kalırsanız 18 bin Euro” ödemeniz gerekiyormuş!..

İşte, böyle bir Bodrum’da “küçük bir kamuoyu yoklaması” yapmış Yavuz Donat...

Ve sonuç;

“Oyunuz kime?”

“Limandaki lüks yatlar”ın sahipleri, “villalarda oturanlar” ve “son model otomobille gezenler” demişler ki;

“Oyumuz Ekmeleddin Bey’e!”

Peki; “otel ve lokantalardaki garsonlar”ın, “son model otomobillere şoförlük yapanlar”ın ve dahi “2 milyon 300 bin Euro”ya satılan sitelerdeki “güvenlikçi”lerin ve “temizlikçiler”in oyu kime?..

Elbette Tayyip Erdoğan’a!..

EKMEK YEMİYORLAR AMA!

Şu hâle bakın;

“Garibanlar”ın oyu Tayyip Erdoğan’a, “zengin, kodaman, ensesi kalın takımı”nın oyu ise “sosyal demokrat” olduğunu iddia eden CHP’nin adayı İhsanoğlu’na!..

Hele söyleyin;

Burada bir “tenakuz”, burada bir “çarpıklık” yok mu?..

Boşuna dememişler;

“CHP sahillerin partisi” diye!..

İşte, “manzara” ortada:

“2 milyon 300 bin Euro’luk bir villa”da oturan “kodaman”ın oyu Ekmeleddin Bey’e, o villada “şoförlük ve hizmetçilik” yapan “gariban”ların oyu ise Tayyip Erdoğan’a!..

“Limanda demirli paha biçilmez yatlar”ın sahipleri ile “Bir geceliği 800 Euro olan oteller”de kalanlar ve “lüks restoranlar”da yemek yiyenlerin oyları da Ekmeleddin Bey’e!..

Niye?..

Çünkü Efendim; Ekmeleddin Bey, “sosyal demokrat bir parti”(!)nin adayı!..

Varsın, Ekmeleddin Bey; “Ekmek için Ekmeleddin” desin!.. Bu “kodaman”ların  hiçbiri “ekmek” yemiyor ama, oyları Ekmeleddin’e!..

Karınlarını “ekmek, peynir ve zeytin” ile doyuran “garibanlar” ise diyor ki; “Oyum Tayyip’e!”

Gel de, o şarkıyı mırıldanma;

“Bir başkadır benim memleketim!”

ISMARLAMA... PROJE VE FOTOKOPİ!

Yavuz Donat, “Bodrum izlenimleri”ni anlatırken, Mahmut Övür de, “MHP’lilerle yaptığı bir iftar”dan söz etmiş...

“İftar muhabbeti”nin konusu da “Cumhurbaşkanlığı seçimi” olmuş... MHP İstanbul İl Başkanı Bülent  Karataş demiş ki; “Kapı kapı dolaşıp Ekmeleddin İhsanoğlu için oy isteyeceğiz!”

Ve eklemiş;

“Onlar inandıkları için iktidar oldular, biz de inanıyoruz ve iktidar olacağız!”

“İnanmak” elbette güzel...

“Bir hedefi olmak” da güzel!..

Yalnız, “hangi inanç” adına kapı kapı dolaşılacak ve “hangi inanç” adına İhsanoğlu için oy istenecek?..

Ekmeleddin İhsanoğlu’nun bir “proje” olduğundan bir “dayatma aday” olduğundan, bir “ısmarlama aday” olduğundan, CHP ve MHP’ye “sipariş” verildiğinden hiç kimsenin kuşkusu yok!..

Ekmeleddin İhsanoğlu’nu “CHP ve MHP’ye dayattılar” çünkü; “İslâm Konferansı Teşkilatı Genel Sekreterliği” gibi bir “titri” vardı!..

Adında “İslâm” olan bir teşkilatta görev yaptığına göre; demek oluyordu ki, bu adam “muhafazakâr”dır... Yani, “dindar kitleden oy alır”!.. Dolayısıyla; “Erdoğan’a iyi bir rakip” olur!..

Gerçi, “Erdoğan’ın kötü bir kopyası”dır ve ancak “kötü bir fotokopisi” olabilir ama olsun, adında “İslâm” olan bir teşkilattan geliyor ya, bu yeter!..

UÇTAN UCA SAVRULMA!

Hesaplar böyleydi!..

Ne var ki, “daha ilk raund”da yalpalamaya ve savrulmaya başladı Ekmeleddin Bey!..

Önce Hacıbektaş’a gitti, orada “Madımakçı” olup, Sivas olayları için “koyu taassup” dedi!..

Ardından “ölüm yıldönümlerinde” bile mezarına gidilmeyen ve neredeyse unutulan İsmet İnönü’nün kabrini ziyaret etti!..

Bununla da yetinmedi, “Taksim Gezi Parkı”na çıkıp, “Gezi Zekâlı”lara güzellemeler yaptı ve “Ben, gözlerinden sevgi fışkıran gençlerime çapulcu dedirtmem” dedi...

Oysa, o gençlerin gözlerinden “sevgi”değil, “öfke ve nefret” fışkırıyordu... Ellerinde de,  “gül”ler değil, “gülle”ler vardı, “molotoflar” vardı, “el yapımı bombalar” vardı!.. Gözlerinden değil ama ellerinden “alev” fışkırıyordu, “yangın” fışkırıyordu, “darbe girişimi” fışkırıyordu!..

İşte bu “Gezi Zekâlı” taifesi için Ekmeleddin İhsanoğlu diyor ki; “Gözlerinden sevgi fışkıran gençler!.. Ben onlara çapulcu dedirtmem!”

Tamam, sen dedirtme ama, Taksim’de “Çapulcuyum, çapulcu” diye pankart açan kendileriydi... “Velev ki ibneyiz!”  diye pankart açıp, höyküren yine kendileriydi!..

Sen dedirtmesen ne yazar?..

Onlar “çapulcu” diyor kendilerine!..

MHP TABANI HEYECANSIZ!

AK Parti’yi kastedip; “Onlar inandıkları için iktidar oldular... Biz de inanıyoruz” diyen ve “kapı kapı dolaşıp Ekmeleddin İhsanoğlu için oy isteyeceklerini” söyleyen MHP’nin çiçeği burnunda İstanbul İl Başkanı Bülent Karataş; Ekmeleddin Bey’in “muhafazakârlıktan Gezici’liğe, Madımakçılıktan İnönücülüğe doğru, büyük bir savrulma yaşadığını” görmüyor mu acaba?..

Kalkmış, “Biz de inanıyoruz” diyor!..

Tamam da;

“Neye inanıyorsunuz,

Kime inanıyorsunuz?”

“Yat”ların, “kat”ların, “villa”ların ve “son model arabalar”ın adayına mı?..

Haa, AK Parti de inandı...

Ama “millet”e inandı,

Millete dayandı!..

“Kodaman”lara değil!..

Mahmut Övür, masada konuştuğu “MHP yöneticileri”nin; “İhsanoğlu’nun, toplumda heyecana yol açtığından” söz ettiğini ama “MHP tabanı”nın hiç de öyle düşünmediğini yazmış...

“Gerçek hayatın içindeki MHP’liler” diyorlarmış ki;

“Tabanda heyecan yok!”

Övür, yazısının sonunda demiş ki;

“Dikkatimi çekti...  MHP tabanında İhsanoğlu değil ama, bir Engin Alan heyecanı var... İftar sonrasına, Engin Alan’ın masasına uğrayıp da, resim çektirmeyen kalmadı!..

Acaba, bu;

Geleceğe yönelik bir işaret mi?”

Aman olmasın!..

Öyle ya;

“İleride kendisine rakip olmasın” diye Mansur Yavaş’ı Ankara’dan Belediye Başkanı Adayı yapmayan, Meral Akşener’i de “Cumhurbaşkanlığı’na” aday göstermeyen Sayın Devlet Bahçeli, eğer Engin Alan’ın kendisine “rakip” olacağını düşünürse, onu da “harcamaktan” kaçınmaz!..

Niye “kendisi” aday olmadı da, Ekmeleddin İhsanoğlu’na razı oldu sanki?!?.. “Nasıl olsa kazanamayacağı” ve “iyi bir oy alsa bile, kendisine rakip olmayacağı” için!..

Aman Mahmut;

Akıllara “Engin Alan”ı  düşürüp de, “hesap”ları bozma!..

Ki; Devlet Bey’in uykuları kaçmasın!..

“PROJE”YE DEĞİL, “ADAM”A!

Evet, bırak uykuları kaçmasın... Devlet Bey’in de, Bay Kılıçdaroğlu’nun da uykuları kaçmasın!..

Nasıl olsa; 10 Ağustos’u 11 Ağustos’a bağlayan geceyi “uykusuz” geçirecekler.

Bırakın, o zamana kadar “mışıl mışıl uyusunlar” ve Bodrum’dan gelecek oylarla avunsunlar!..

Zira, “Bodrum”da oturup da “ekmek” yerine “pasta” yiyenler, Ekmeleddin Bey’e oy verseler de, “üst kat”lardaki “gariban”lar Tayyip Bey’e oy verecekler!..

Bu millet, hep böyle yapar;

“Proje adayı”na değil,

“Milletin adamı”na oy verir!..

“İthal”lere ve “fotokopi”lere değil, “yerli”lere ve “asıl”lara oy verir!..

Yine öyle yapacaklar...

 *****************************************************************

O zaman bakkala, fırıncıya sormuş muydunuz?

Bunların “dedeleri” de böyle yapardı... “Sanığın idamına, şahitlerin bilâhare dinlenmesine!” diye karar verirlerdi... Yani, önce “idam” ederler, sonra “şahit”leri dinlerler!..

Ne işe yarayacaksa!..

Kemal Kılıçdaroğlu da aynısını yapıyor... Malûm, “Ekmeleddin İhsanoğlu’nu Cumhurbaşkanlığı Adayı” yaptı... Evet, önce “yaptı”, şimdi de “CHP’nin eski kurmayları”yla bir araya gelip, onları “ikna” etmeye çalışmış!..

Ve dün, demiş ki onlara;

“Tarafsız bir cumhurbaşkanı istiyorsanız, kimler taraflı, kimler tarafsız oturup vicdanınıza sorun, eşinize, çocuklarınıza, bakkalınıza, fırıncınıza, gazete bayinize sorun; Kim bunların içinde en tarafsız olanı? Siyasi kimliği olmayan kim?”

Bırak bakkala-çakkala sormayı da, ben bir soru sorayım Bay Kılıçdaroğlu’na: “Atatürk’ün siyasi kimliği yok muydu?.. İnönü’nün siyasi kimliği yok muydu?.. Demirel’in siyasi kimliği yok muydu?..”

Peki; “siyasî kimlikli” bu Cumhurbaşkanlarını” seçmek için kendileri; “bakkala, fırıncıya, gazete bayiine ve eşe-dosta” sormuşlar mıydı acaba?..

“Haaayır” ise, daha ne konuşuyorlar?..

yeniakit