2022 ve havf ile reca arasında olmak!

Abdurrahman Dilipak

2022’nin ajandasına baktınız mı? Ne bekliyorsunuz?

Biz ahir zaman Peygamberinin ümmetiyiz. Fitne zamanıdır. Gelecek günlerin, geçen günleri aratacağı bir zamandayız. Resulullah’ın “Bildiğimi bilseydiniz, çok ağlar, az gülerdiniz” dediği zaman.

Övünmeyi ve dövünmeyi bırakalım da, tevbe edelim. Bu zor günlerin fitnesinden kurtulmak için sabredenlerden, şükredenlerden, direnenlerden olalım.

Asra (zamana) yemin olsun ki, insanlar hüsrandadır. İman edenler, iyi, doğru, güzel işler yapanlar, sabredenler ve sabrı tavsiye edenler müstesna.” Eğer siz o istisnai topluluklardan, kişilerden olmak istiyorsanız, Allah’ın yardımına muhtaçsınız. O’nun yardımı, O’nun rızasının tecellisinin vesilesi olma gayreti içinde olanların üzerindedir. Allah (cc) zalimlere, cahillere, fasıklara, münafıklara, müstekbirlere, mütrefinlere yardım etmeyecek. Kendi dinine yardım edenlere yardım edecek ve onları da mahzun etmeyecek.

Misal olarak söylüyorum; Hz. İbrahim ve Hz. Nuh örneğinde olduğu gibi babanız peygamber olsa gelse sizi kurtaramaz! Hz. Nuh oğlunu, Hz. İbrahim babasını kurtaramadı. Babaların evlatlarına, evlatların babalarına yardımı olmayacağı bir gün için hazırlıklı olalım. “Herkes için ancak yaptığının karşılığı vardır”.

Müslüman umutsuz olmaz.

Unutmayalım ki, Allah’ın kolaylaştırdığından daha kolay, zorlaştırdığından daha kolay bir iş yoktur. En iyisi biz “havf ile reca”, yani “korku ile umud” arasında bir yerde duralım. Korkmak, “hududllah”ın dışına çıkmak ve “zalimlerden olma” yönünde olmalı, yoksa zalimlerden korkmak anlamında değil.

Sakın din ve devlet büyüklerinizi İlah ve Rab edinmeyin. Sakın hiçbir şeyi ihtirasla istemeyin. Çünkü size hayır gibi gelen şeyde şer, şer gibi gelen şeyde Allah hayır murat etmiş olabilir. Aklı zail eden her şeyden uzak durun. Aşk ve öfke de aklı zail eder. Bakın toplumun büyük kesimi akıl ve vijdanını kaybetti. Siyasisinden bürokratına, akademisyeninden sivil toplumuna insanların “ar damarı çatladı”. Adalet yoksa zulüm vardır. Adalet yoksa barış da olmaz. Adalet ve barış olmayan yerde özgürlükten söz edilemez.

2022 zor bir yıl olacak. Sabır ve yardımlaşma gerekli. Umudu kaybetmemek gerekli. Biz başkalarına yardım edersek, Allah da bize yardım eder. Ve bu süre, daha 3-4 yıl sürecek gibi. 2022’de iklimde değişiklikler olacak ve bu 2025’e kadar devam edecek. Hayvancılık ve tarımda bunun olumsuz etkileri görülebilir. Kıtlık baş gösterirse yağmalar, cinayet ve hırsızlık kaçınılmaz olur.

Afrika, güney bölgesinde kıtlığa bağlı pahalılıklar, kuzeyde ve ada ülkelerinde su baskını gibi hadiseler yaşanabilir. Ülkeler hak ve hadlerini bilmediklerinden savaşlar, darbeler, iç karışıklıklar ve terör olaylarında artış sözkonusu olabilir.

Fırtına, hortum, şimşek, çekirge, volkan patlaması gibi tabii afetler, göktaşı gibi olaylarda artışlar gözlenebilir.

Bazı yeni hastalıklar çıkabilir. Salgınlar olabilir. Bunların kimi denizden, kimi gökten ya da havadan ya da buzullardan gelebilir. İnsanlarda daha çok baş dönmesi, bayılma, kalb, böbrek hastalıkları, sinirlilik, stres ve alerji artabilir. Sırt ve boğaz ağrısına dikkat edilmeli.

Bu sene hac-kurban aylarına dikkat. Hac bölgesinde ve kutsal bölgelerde korkutucu gelişmeler yaşanabilir. Güneş ve Ay tutulması günlerinde, yıldızların hareketine bağlı özel kesişme günlerinde kin ve öfke patlamasına dikkat.

Cinayetler ve suikastlar de artış olabilir.

Bunlar olacaksa olur. Eğer bunların zararlarından kurtulmak istiyorsanız, Allah’a sığınacaksınız. Daha çok tevbe, daha çok sabır, daha çok dua. Daha çok sevgi ve merhamet göstereceksiniz. Siz ne verirseniz Allah daha fazlası ile size ikram ve ihsan edecek. İnsanlarla barışın, akraba ve komşularını gözetin, çocuklara, hasta ve yaşlılara, yoksullara yardım edin. İnsanlara yardım ettiğiniz gibi hayvanlara ve bitkilere de merhamet edin ve onlara yardım edin. Onların dualarına da muhtacız. Onlar da Allah’ı zikrederler. Biz de zikredenlerden olalım. İstişare ve şûradan ayrılmayalım.

Üstünüze tsunami gibi gelen dinsizlik afetinden korunmak için manevi zırhlarımızı kuşanmamız gerek. Onun için aklın, kalbin, vijdanın uyandırılması gerek. Bakın, cehaletin kutsandığı bir çağda yaşıyoruz. Kur’an-ı Kerim, zamanının en bilgili kişisine boşuna “Ebu Cehil” demiyor!

Önümüzdeki günlerde kehanetler, ezoterik yorumlarda patlama yaşanacak. Astral yolculuklar, ruh çağırma ayinleri, ilginç yorumlar, uzaylılar, cinler, perilerle ilgili çok şey duyacaksınız. Mehdi, Mesih (Meşiah) tartışmaları, Dabbetül Arz, Kıyamet savaşı (Melheme-i Kübra / Armagedon) Süfyan / Deccal (Anti Krist), Yecüc-Mecüc (Gog-Magog), Emanet sandığı ile ilgili birçok haberler gelebilir. Uzayla ilgili, astral varlıklar, Marduk, Niburi, Şira yıldızı (Sirius), Mars ile ilgili daha çok şey duyacaksınız. Daha çok “Hulul” hadisesi yaşanacak, daha çok Tenasuh (Reenkarnasyon). Meta Verse ve Global Reset üzerinden Trans Humanizm, Klonoid’ler / Kimera’lar, Avatar’lar, Humanod’ler, Bio Hacker hikayeleri, Bionik robotlar, nanotüpler ile ilgili birçok hikaye dinleyeceksiniz. Hemen inanmayın ve reddetmeyin. Ama bu konularda kafanızı kimseye kiraya vermeyin derim. Herkesi dinleyin, sorun, kıyaslayın ve eğer inanıyorsanız vahyin süzgecinden geçirin ve sonra karar verin. Ama vahyi birilerinin süzgecinden geçirerek değil, dini Allah’a has kılarak Allah, Resul, kitap konusunda, istişare ve şûra ile aklı selim ile sonuca gitmek gerek. Yoksa Allah korusun yarım doktor candan eder, Grip 19 olayında olduğu gibi, yarım hoca da dinden eder.

Ha, bu arada, seçim ve siyasi partiler yasasını, af konusunu tartışacağız. Siyaset ve toplum hayatında, ekonomide, mali durumda can sıkıcı şeyler daha mümkün gibi gözüküyor. Çünkü toplumda akıl, uyanış, merhamet emareleri hâlâ çok belirgin değil. İstanbul depremi olacaksa ki, uzak değil, bu durumda çok ağır bir bedel ödeyeceğiz. Ben daha güvenli bölgelerde, yatay yapıların bu anlamda daha güvenli olduğunu düşünüyorum. Bu “beton fetişizmi”nin elbette bir bedeli olacaktır! Bu “Siber fetişizm”in de! Bu Kur’an-ı Kerim’de “Mütrefinler” olarak tanımlanan Hedonizm akılsızlığın da! Bu fuhşiyatın, rüşvet, torpil, uyuşturucu, alkol, ribaya temayülün de bir faturası olmalı!

Bakın, biz kendimizi değiştirmeden Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecek. Onun için geleceğe ilişkin başkalarının verdikleri sözlere inanmayın.

Göklerin hazinesinin anahtarı ve göklerin ordularının komutası kimsenin elinde değil. Eğer biz Allah’ın rızasının tecellisinin vesilesi olacaksak Allah’ın yardımı o zaman bize ulaşacak.

Biz kendimize ve topluma bakalım, Allah onları neyle meşgul ediyorsa, onların akıbeti o yönde olacak demektir. O zaman biz kendimizi gözden geçirelim ve O’nun rızasının tecellisinin vesilesi olalım ki, kurtuluşa erenlerden olalım. Allah’ın ipine tutunanlar mahzun olmayacaklar. Allah’ın ipini bırakanlara, zalimlere, cahillere, müstekbilere gelince, vay onların haline!

Selâm ve dua ile.