Derin Gerçekler
Bu yazı Poetika ve Politika karışımı, alışılmışın dışında bir yazıdır.
2023’e hızlı bir giriş yaptık. Yaptık yapmasına da, 2023’den nasıl çıkacağız o öneml! Aslında benim için sorun yok. Rabbimiz bizim için böyle bir imtihan takdir etmişse, amenna ve saddakna. Biz onun ipine tutunacaksak ve o bize yardım edecekse ne gam! Demek ki, “Bizim ellerimizle zalimleri cezalandırmak ve mazlumlara yardım etmek istemektedir.” Eğer, toplum buna layıksa, o zaman bize zafer verecek, değilse, içimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden Allahın ipine tutunanlar bir süre daha bekleyecekler.
Asırlar süren zulüm ve sömürü döneminin hesabı kısa sürede görülemeyebilir. Aslında Allah (cc) “seriyyül hesab”dır. O'nun açısından bir güçlük ve engel yok. Önemli olan bu konuda, böyle bir mazhariyet için bizim aklen, ahlaken hazır olup olmamamızda... Onun için Hz. Yusuf’un imtihanında olduğu gibi, “akrebin kıskacında yoğrulma”mız gerekiyor biraz. O “Menn ve Selva’dan”dan tadmamız için bir “yed-i beyza” dokunuşu gerekiyor bize!
“Yokuşlarda susamak” yok! Bize düştü bu yük? “Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük!” İnsandır zira “bu mukaddes yüke hamal” Biz, Allah (cc) nin rızasının tecellisinin vesilesi olarak yaratıldık. Bu yolda “sonunda, ne rütbe var, ne de mal” olan hamallık bize düştü, elhamdülillah!.
Ücretinize gelince “yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan; ve ayrılık, anneden, vatan’dan, arkadaş’tan.” Bakiyesi Cennette, razıysanız, on katı, yüz katı, 700 katı ile. Bu “deli rüzgâr”a yelken açacak kaptan aranıyor! Bakalım “Giden şanlı akıncı ne gün döner yurduna.” Hani o “Han duvarları”ndan tanıdığımız “Şeyh oğlu Satılmış”tan söz ediyorum. Hani, malını, canını, sevdikleri Allah yolunda satan, “Ballar balını bulup, kovanını yağma eden”, 7 yıl Yemen, ardından Allah'u Ekber Dağları, yıllar sonra eve dönerken bir kervansarayın hanında şehid olan o askerin ruhu azizinin mukaddes hatırası belki, gürbüz cesetlerimizde muazzeb ruhumuzu mes’ud etmek için bir bilinç olarak geri döner, ölümsüzlük aleminden, bizi uyandırmak, üzerimize serpilen ölü toprağından silkinmek için.
Global Reset çetesinin yeni dünya düzeni için hazırladıkları Şeytani plana bakmaz mısınız? TransHumanizm, NeuraLink, 5G ve daha niceleri. Birilerinin gözleri var görmese de, kulakları var duymasa da, kalpleri var hissetmeseler de görünen apaçık bir gerçek ortada: “Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu / Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek” Siz hayat süren VIP LGBT’li Satanist, Pedefolik çeteler, siz biyolojik insan neslini sonlandırmak için, Şeytanın vaadini gerçekleştirmek üzere, fıtratı değiştirmeye yemin edenler, dünyanın esbabı cefasın toplayıp gelin, “dönersek kahpeyiz Hak yolda bir azimetten!”
Deccal’in askerleri karşısında içimizden birilerinin sessizliği ve hatta siyasi emellerini onların emelleri, şahsi çıkarlarını onların çıkarları ile tevhid edenler karşısında sorular cevapsız kalıyor. “Bu gidiş nereye” sorusuna verdikleri cevap MetaVerse / Şeytan’ın vadettiği yeryüzünde bir cennet ve ebedi hayatın yaşanacağı, insanın tanrı olacağı “Yeni Dünya Düzeni”ne. “Bu ifritten cevabın, kılını çekmez akıl(!?)”
Evet “yüzüstü çok sürüdük” şimdi ayağa kalma zamanıdır. “Kum fe enzir!”
Her karanlık gecenin nurlu bir sabahı vardır. Zulmün kemali, aynı zamanda zevalinin işaretidir.
Asırlar süren bir fitnenin sona erdirilmesi kolay olmayacaktı. Görünen o ki, Allah onları birbirine düşürecek.
Ah Sakarya! “Sakarya! Saf çocuğu masum anadolunun / Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun” Ezan delilerinin manevi mirasçılarıyız, Allah yardımcımız olduktan sonra çok bile! Ebabil’se dostlarımız, Habercimiz Hüdhüd’se, Asa-yı Musa dokunuşu ile Hızır bir Yed-i Beyza gibi dokunacaksa dağ’a, deniz’e, kaya’ya, uzaktakileri yakına getirmek için yanımızdaki Asaf b. Berhiya ise, onlar düşünsün. Karıncaların, Örümceğin, Güvercin’in Rabbine yemin olsun ki, biz kaybeden taraf olmayacağız Rıza boyutunda, işin sonunda, hakikat penceresinden baktığımızda. Kazanan biz olacağız. Mahzun da olmayacağız. Ötekilerin kazandıkları, cehennemlerinde Gazab için yakıta dönüşecek. Vay onların haline. Onlar kaçtıklarını sandıkları şeye doğru koşuyorlar. Biz “Pörsümez, eskimez yeninin aydınlığında. Yürüyenlerden” olduktan sonra, ne gam! Çilelerimiz ve alın terlerimiz, gözyaşlarımız, kanlarımız, bir ihsanın iksiri olacak bizim için.
İlahi takdirin dışında hiçbir şey yok! Akifin dediği gibi “Cehennem olsa gelen bağrımızda söndürürüz.” Hz. İbrahimi yakmayan ateş bizi de yakmaz icabında. Ateş’e “sakin ol” dendiğinde bir meltem esintisine döner o ateş. Netice olacak “Bu yol ki Hak yoludur, dönme bizmez yürürüz” O yol, Allah'a, Resulüne ve Kitaba giden yoldur.
Evet, “Gökyüzünün başka rengi de varmış!” Bakan göze göre değişir renkler. “Geç farkeder taşın sert olduğunu” insan bazan. Başa gelmeden anlaşılmaz bazı gerçekler... Evet bildik hikayelerde böyle yazılır: “Su insanı boğar, ateş yakarmış!” Hz. Musa’yı boğmayan su da var, Hz. İbrahimi yakmayan ateş de! “Her doğan günün bir dert olduğunu” söylese de şair, onu saadete çevirmek için bekleyen alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmetinin aklını başına toplaması için bekliyoruz. İnsan (bazı gerçekleri) bu yaşa gelince (bazı gerçekleri yaşadıktan sonra) anlarmış.
Ve ölüm: “Ölüm asude bir bahar ülkesidir bir rind’e.” “Ölüm en büyük ibret dersidir”, yeri geldiğinde. Onun için “ağzımızın tadını kaçıran ve her canlının tadacağı ölümü sıkça anmamız gerekiyor” “Neylersin ölüm herkesin başında.” Evet “Uyudun uyanamadın olacak. / Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?” Ve sonunda “Bir namazlık saltanatın olacak, / Taht misali o musalla taşında.”
O gün gelmeden insan uyanır mı dersiniz daldığı derin uykudan. Yoksa ölüm uykusuna mı yattı bu insanlar. Bir Şeytani MetaVerse de mi yaşıyorlar yoksa. Lucid Dream ya da Asrtral yolculukta “Fake” bir “artırılmış gerçeklik alemi”nde “sanal bir cennet”te mi yaşıyorlar yoksa.
Uyan kardeşim uyan, galiba ahir zaman!
Vakit çok geç olmadan!?
Selam ve dua ile.