28 Şubat; Yasaklar devam ediyor, darbeciler deşifre oluyor
Yine bir 28 Şubat yıldönümündeyiz. 28 Şubat, kurgusu çok önceden tasarlandığı daha sonra açıkça ortaya çıkan bir darbe süreciydi. 28 Şubat'ta en başta halkın iradesine darbe vuruldu. 28 Şubat ile din ve vicdan özgürlüğü üzerinde baskı yapmakla kalınmayıp, farklı birçok özgürlüğe de darbe vuruldu. 28 Şubat öncesinde de sivil siyaset üzerinde her türlü baskıyı uygulayan askeri bürokrasi yargı, medya ve iş dünyasını istediği gibi yönlendirmeye çalıştı ve süreçte de brifinglendirdi. Kazara Susurlukta ortaya çıkan derin yapılanma ise yine derin bir postmodern operasyon olan 28 Şubat ile ortadan kaldırıldı. Susurluk fail'i meçhul olayların ne ilki ne de sonu oldu. Zira ülkede asıl olan anlayış sivil siyaset değil, askeri vesayet yönetimiydi. 28 Şubat cumhuriyet tarihindeki tüm hukuksuz darbelerden biriydi, bu defa ise hedef dini duyarlılığı olan kesimlerdi. Bir düşman gibi görülen ve "topyekün savaş" adı verilen bu yüzkızartıcı zorba saldırının hedefinde dindarlar vardı.1000 yıllık bir saldırı istenildi ama 2-3 yıl içinde saldırganların içyüzü deşifre oldu.
28 Şubat'la getirilen yasaklar devam ediyor ama yasakçıların içyüzü her geçen gün daha net bir şekilde ortaya çıkıyor. 28 Şubat'ta medya, ekonomi ve dinin nasıl biçimlendirilmeye çalışıldığını gördük. Güç ve menfaat ittifakının ilerleyen yıllarda ülkeyi siyasi ve ekonomik alan başta olmak üzere nasıl bir felakete uğrattığına hep şahit olduk. 28 Şubat'ta getirilen yasakların zorbaca devam ettirildiğini yine biliyoruz. Anayasa mahkemesinin hukuk adına utanç verici siyasi içerikli gerekçeleri ile 28 Şubat'ın devam ettirilmeye çalışıldığını da biliyoruz. Ama halkın vicdanında 28 Şubat mimarlarının çoktan mahkum olduğunu da biliyoruz. 28 Şubat'ta halkın gözü kör edilmeye çalışıldı ama şimdi her şey tüm açıklığıyla ortadadır.
Artık şunu biliyoruz ki 12. Eylül'den hesap sorulamadığı için Susurluk olmuştur. Susurluk çözülmediği için 28 Şubat vardır, 28 Şubat olabildiği için Ergenekon örgütlenebilmiştir. 28 Şubat ile hedeflenene tam ulaşılmadığı düşünülünce Ergenekon örgütü ortaya çıkmıştır. Ergenekon gerçek anlamıyla ortaya çıkarılamadığı müddetçe bir hukuk devleti olmamız da mümkün görünmemektedir.
MAZLUMDER halkın her kesimi üzerindeki zorba tahakkümleri kabul etmediğini bir kez daha tekrar etmektedir. Karşı olunsa bile her düşüncenin halkın iradesine sunulması gerektiğini, siyasetin tabii seyrine müdahale çabalarının topluma, siyasete, eğitime, özgürlüklere zarar verdiğini düşünmektedir. MAZLUMDER 28 Şubat ve benzeri hukuku ayaklar altına alan her fiile sürekli karşı durmaya devam edeceğini deklare etmektedir.
Dr. Ömer Faruk GERGERLİOĞLU
MAZLUMDER Genel Başkanı