3 Aralık Dünya Özürlüler Günü

1992'de BM Genel Kurulu tarafından Dünya Özürlüler Günü olarak ilan edilen 3 Aralık'ın, kamuoyu duyarlılığı oluşmasında büyük önemi vardır.

Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf'ın özürlüler günü mesajı:

Her geçen yıl artan bir umut ve heyecanla kutladığımız 3 Aralık Dünya Özürlüler Günü, bir yandan özürlülerin yaşadığı sorunları ve bu konuda yapılması gerekenleri öne çıkarırken, öte yandan bu büyük toplumsal sorunun çözümü yolunda devlete, yerel yönetimlere, sivil toplum kuruluşlarına ve tek tek tüm bireylere düşen görevleri de hatırlatmaktadır.

Dünyada, özürlülük konusu evrensel normlara oturtulmuş ve devletlere bu alanda önemli sorumluluklar yüklenmiştir. Türkiye'de nüfusun yüzde 12.29'unu oluşturan yaklaşık 8,5 milyon özürlü vatandaşımızın hakları, başta Anayasamız olmak üzere çeşitli yasalar ve uluslararası sözleşmeler ile güvence altına alınmıştır.

Hükümet olarak temel hedefimiz; özürlülerle ilgili tüm sorun alanlarının; temel insan hakları çerçevesinde, fırsat eşitliği sağlanarak, ayrımcı uygulamalara yer vermeksizin çözümlenmesi, özürlülerin üretken, istihdam edilen, saygıdeğer ve eşit haklara sahip birer birey olarak toplumsal yaşama tam katılımlarının sağlanmasıdır. Bu hedefe ulaşmanın temel unsuru da devletin ve toplumun tüm kesimlerinin hizmet ve uygulamalarda özürlülerimizin ihtiyaçlarını dikkate alarak bir bütün halinde ve işbirliği içinde çalışmasıyla mümkündür.

Özürlüler alanında sistemli bir yapı oluşturma çalışmalarına ilk olarak hukuk alanındaki düzenlemeler ile başladık. Evrensel insan hakları ilkeleri çerçevesinde, özürlülerimizin sorunlarının çözümü için yeni sosyal politikalara ve özürlüleri ilgilendiren mevzuatın yeniden düzenlenmesine duyulan ihtiyaçtan hareketle başlatılan çalışmalar sonucunda 07.07.2005 tarihinde 5378 sayılı Özürlüler Kanunu yürürlüğe girdi. Kanun ile, alanda ihtiyaç duyulan tanımlar literatüre kazandırıldı. Böylece bu alanda büyük ölçüde dil birliği sağlandı.

Özürlüler Kanunu ile özürlülüğün önlenmesi, sağlık, eğitim, rehabilitasyon, istihdam, bakım, ulaşılabilirlik, sosyal güvenliğe ilişkin sorunların çözümü ile özürlü bireylerin her bakımdan gelişmesi, toplumsal hayata tam katılımlarının sağlanması ve bu hizmetlerin koordinasyonu için gerekli düzenlemelerin yapılması yasal çerçeveyle belirlendi. Kanun, ilkesel düzeyde ve bütüncül karaktere sahip biçimde özürlülük alanında temel hak ve hizmetlerden yararlanma, fırsat eşitliği yaratmanın yanı sıra, özürlülere yönelik hizmet sunumu ve uygulamalarda belirli bir standardın sağlanmasında da bağlayıcı olmuştur.

Özürlüler Kanunu, ülkemizde 1400'den fazla maddeden oluşan bir Özürlülük Hukuku alanını oluşturmaktadır. Kanun, özürlülerin karşılaştıkları ayrımcılıkla mücadele edilmesi, alınacak kararlar ve verilecek hizmetlerde özürlünün, ailesinin ve gönüllü kuruluşların katılımcı olmasının sağlanması ve özürlüye sunulacak hizmetlerde aile bütünlüğünün korunması ilkelerini esas almaktadır.

Ayrıca, özürlü kişilerin, tüm insan hak ve özgürlüklerinden eşit şekilde yararlanmasını teşvik etmek, korumak, sağlamak ve doğuştan sahip oldukları onura saygıyı güçlendirmeyi amaçlayan BM Engellilerin Hakları Sözleşmesi, 30 Mart 2007 tarihinde taraf devletlerin imzasına açıldığında ülkemiz de imzalayan ilk ülkeler arasında yer almıştır.

Bununla birlikte hükümetimiz özürlü haklarında devrim niteliğinde bir adım atmış, BM Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme'nin İhtiyari Protokolü'nü imzalamıştır. Bu protokol sayesinde özürlü vatandaşlarımız bundan böyle Türkiye'de iç hukuk yolları tükenince, Engellilerin Haklarına İlişkin Komite'ye başvurabileceklerdir. Çalışmalarımız, özürlülerimizin toplumsal yaşama katılımında ön şart olarak kabul edilen istihdamın arttırılması başta olmak üzere, her alanda devam etmektedir.

Hak eksenli özürlüler politikamızın gereği olarak özürlülerimizin toplumsal yaşama tam katılımları yönünde ihtiyaç duyulan hukuki düzenlemeler özürlüler yasası ile sınırlı kalmamış, ülkemizde ilk defa sunulan evde ya da özel kurumlarda bakım hizmeti ve ödeneği ile ilgili duyulan ihtiyaç nedeniyle, kişilerin sosyal güvencesi olmaması şartı kaldırılmıştır. Yine, 2022 sayılı Kanuna göre yersiz yapılan ödemelerin geri istenmesi sonucu icrai takibat yapılan özürlülerimizin borçlarını ceza ve faizleri ile terkin eden Kanun, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilmiştir.

Özürlü çalıştıran işverenleri teşvik etmek için özürlü çalışanların sigorta primlerinin hazine tarafından karşılanması temin edilmiştir. Ayrıca Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile isteğe bağlı erken emeklilik uygulaması bütün sigortalılar için standart hale getirilmiş ve ilk defa kendi hesabına çalışan özürlüler ile bakıma muhtaç çocuğa sahip kadın çalışanlara erken emeklilik hakkı sağlanmıştır.

Sosyal devlet ve çağdaş bir toplum olmanın gereği olarak hukuki düzenlemeler sonrasında Engelsiz Türkiye projesi ile ülkemizde kamu kurum ve kuruluşlarında özürlülerle ilgili hizmetlerde çalışanlar, sivil toplum örgütleri ve vatandaşlarımız özürlülük konusunda bilgilendirilmektedir. Stratejik planlamalarla "önce insan" ilkesinden hareketle, özürlüler konusunda bilinç, sadece kanunlarda yer alan hükümlerin uygulanması ile değil, yazılı olmayan toplumsal kuralların da tüm vatandaşlarımızca benimsenmesinin sağlanması ile mümkündür.

Özürlü kardeşlerimizin toplumsal yaşamda üretken ve onurlu bireyler olarak yer almalarını sağlayacak en önemli süreçlerden biri olan istihdamın artırılması, sürdürülebilir ve verimli kılınmasına yönelik olarak yeni yöntem, politika ve düzenlemelere duyulan ihtiyaçtan hareketle 16–20 Kasım 2009 tarihleri arasında, ana teması "istihdam" olan Dördüncü Özürlüler Şurası gerçekleştirilmiştir.

Şura sonrası 2010 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Tasarısının TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi sırasında yapılan bir değişiklik ile kamuda ilk defa işe alınacak özürlülerle ilgili istisnai düzenlemeye gidilmiştir. 1 Ocak 2010 tarihinde yürürlüğe girecek söz konusu düzenleme ile kamudaki özürlü istihdamı, kadro sınırlamasının dışında bırakılmıştır. Kanun gereğince dolu kadro sayılarının yüzde 3'ü oranında özürlü çalıştırmak zorunda bulunan, ancak bu yükümlülüklerini kadro sınırlaması ve diğer nedenlerle yerine getiremeyen kamu kurum ve kuruluşları, 2010 yılı içerisinde özürlü kontenjanlarının tamamını doldurabileceklerdir.

Özürlülük, sosyal hayatı engelleyen bir kusur değil, desteklenmesi gereken bir durum olarak kabul edilmelidir. Bakanlığım ve ilgili kurumlarımız bu gerçekten yola çıkarak, alanı sürekli kontrol altında tutacak ve değişen şartlara ve ihtiyaçlara göre, tedbirlerini sürekli yenileyecektir. Temel hedefimiz, özürlü vatandaşlarımızın her türlü imkân ve hizmete en az herkes kadar ve ihtiyacı oranında ulaşabildiği bir Türkiye'dir.

Özürlüler alanındaki sorunların, tüm tarafların ve toplumun el ele vererek birlik içinde çözülebileceğine olan inancımla ve kutladığımız Dünya Özürlüler Günü vesilesiyle tüm özürlü kardeşlerimize saygılarımı ve sevgilerimi sunuyorum.

Selma Aliye KAVAF

Devlet Bakanı

Sivil Haber Haberleri

Katil İsrail'e kucak açan Uluslararası Olimpiyat Komitesi sınıfta kaldı
Paris Olimpiyatlarının güvenlik işlerinde neden İsrail güçleri kullanılıyor?
Alimlerden Gazze bildirisi: HER MÜSLÜMANA FİLİSTİN SORULACAK
PKK'nin kanlı tarihinden bir kesit: Susa Katliamı!
Diyarbakır bu akşam da Gazze için meydanlardaydı