3 İngiliz kız ve Kanadalı ajan meselesi... Bank Asya bu işin neresinde?

Hasan Karakaya

Önce, “Fransa’yı karıştıran bir skandal”dan,bir “komedi”den söz edeyim...

“DAEŞ’e katılmak” için Suriye’ye giden fakat “2013 yılı Ağustos ayı”nda Türkiye sınırına gelerek “teslim” olan 3 militan, 23 Eylül 2014 günü,“Fransa’ya gönderilmek” üzere, Atatürk Havaalanı’na getirilir...

“Paris seferi”ni yapan uçağın pilotu; kendisine teslim edilmek istenen militanları, “tehlike arz ettikleri ve belgeleri eksik olduğu gerekçesiyle”uçağa almaz!..

Bunun üzerine Türk yetkililer, “şüpheli 3 kişi”yi, Fransa’nın Paris Havaalanı’na değil, Marsilya Havaalanı’na gönderir!.. Durumdan da,Fransa’yı haberdar eder!.. Buna rağmen, Fransa İçişleri Bakanlığı,şüphelilerin “Paris uçağı”nda olduğunu zannederek, hemen bir açıklama yapar:

“İmad Cebali, Abdülvahid Bağdali ve Gael Mourize adlı şüpheliler, saat 13.30’da tutuklanmışlardır!”

Ortalık karışır tabiî!.. Çünkü, ortada “tutuklanan kimse” yoktur!..

“Şüphelilerin avukatı”, aynı gün, saat 16.30’da bir açıklama yapar ve der ki;

“Ne tutuklaması!.. Müvekkillerim, Fransa’ya Marsilya’dan giriş yaptı... Şu anda Fransa topraklarında ve özgürdürler!”

Baltayı taşa vurduğunu anlayan Fransa İçişleri Bakanı Bernard Cazeneuve,saat 21.30’da yeni bir açıklama yapar ve der ki;

“3 şüpheli, bir yanlışlık sonucu serbest kalmışlardır!”

İyi de; bu “nasıl bir yanlışlık ve nasıl bir serbest kalma”dır?..

Kimse izah edemez!..

Neyse ki; “nasıl serbest kaldıklarını” kendileri de anlamayan 3 şüpheli, 24 Eylül 2014 günü Caylar Karakolu’na giderler ve teslim olurlar!.. Böylece hem “kriz” sona erer, hem de “komedi!”

İNGİLTERE’NİN KÜSTAHLIĞI!

Fransa’daki bu olayı anlattım, çünkü, benzeri bir “komedi” şu günlerdeİngiltere’de yaşanıyor...

Daha önce Fransa’nın sergilediği “aptallık ve eblehliğin” bir benzerini şu günlerde İngiltere sergiliyor ama, “suçu Türkiye’nin üzerine atma”derdindeler!..

Efendim, olay şu:

İngiliz Terörle Mücadele Polis Birimi Şefi Richard Walton, 20 Şubat günü başkent Londra’da düzenlediği basın toplantısında; “Suriye’deki aşırıcı grupların eylemlerinde yer almak için Türkiye’ye gittiği düşünülen ve halen Türkiye’de olduğu tahmin edilen 15 yaşındaki Shamima Begum, 16 yaşındaki Kadiza Sultana ve 15 yaşındaki Amira Abase adlı kızların, 17 Şubat Salı günü Londra’dan ayrıldıklarını” bildirir...

Aynı okulda okuyan Shamima Begum, Kadiza Sultana ve Amira Abase, 17 Şubat Salı günü Gatwick Havalimanı’ndan İstanbul’a uçarlar!..

23 Şubat 2015’te, İngiliz polisler; Shamima Begum, Amira Abase ve Kadiza Sultana’nın nerede olduklarını tespit etmek” için Türkiye’ye gelirler ve “emniyet yetkilileri” ile görüşmeler yaparlar!..

İngiltere karışır ve “her kafadan bir ses çıkmaya” başlar!..

Kimi, “Atatürk Havalimanı’na İngiliz dedektifler yerleştirilmesini” ister, kimi de “THY’nin tedbir alması” gibi, küstahça çağrılarda bulunur!..

Tam salaklık, tam eblehlik!..

SİZ NİYE TEDBİR ALMADINIZ?

Ulan, o tedbiri, en baştan siz niye almadınız?.. Hem tedbir almıyor, kendi elinizle uçuruyorsunuz, hem de Türkiye’yi suçluyorsunuz!..

“Onların DAEŞ’e katılacağını” bilmiyor muydunuz?.. Bilmiyorsanız; “bu ne biçim istihbarat”tır?.. Biliyorsanız, Türkiye’yi niye ikaz etmediniz?..

Ne yapacak Türkiye?..

İngiltere, Fransa, Amerika, Almanya veya herhangi bir ülkeden “turist pasaportu” ile gelen herkese “Potansiyel DAEŞ militanı” muamelesi mi yapacak?..

Türkiye bunları yapsa, ilk “homurtu”lar yine “Batı”dan gelir ve “Türkiye, insanların özgürce seyahat etmesini engelliyor” diye “cayırtı”koparırsınız!..

Ya, daha başta “tedbir” alacak ve “şüpheli kişiler”in dışarı çıkmasına engel olacaksınız ya da “Türk emniyetini ikaz” edip, “Yakalayın” diyeceksiniz!..

Ne yani, siz “ikaz” ettiniz de Türkiye yakalamadı mı?.. 

Yakalayıp, “iade” etmedi mi?..

Türkiye’nin, “12 bin 519 kişiye Türkiye’ye giriş yasağı koyduğunu”bilmiyor musunuz?.. Ve yine, yapılan ikazlar sonucu, “1154 kişiyi yakalayıp, sınır dışı ettiği”nden haberiniz yok mu?..

Kısacası, Türkiye; istihbaratı, emniyeti ve Dışişleri ile üzerine düşeni fazlasıyla yapıyor ama siz Batılılar, hâlâ çamur atıp; “Türkiye DAEŞ’e destek veriyor” diye yaygara koparıyorsunuz!..

Siz Türkiye’ye çamur atmadan önce, “kendi sınırlarınıza” hakim olun!.. Sizin sınırlarınız “kevgir” olduysa, “gelen-geçiyor” ise, Türkiye ne yapsın?!?..

DAEŞ’leri ve birkaç gün önce DAEŞ’e iltihak eden Boko Haram gibi örgütleri “üreten, besleyen ve İslâm dünyasının başına belâ eden” sizler değil misiniz?..

Hele söyleyin;

Bu örgütler, “kimin laboratuvarlarında” üretildi?.. Onlara “akıl ve strateji”veren “üst akıl” kimdir?..

Hadi, yüzünüz varsa söyleyin!..

Ama, sizde yüz ne arar?..

Sizi gidi “yüzsüz”ler sizi!..

3 KIZIN SERÜVENİ!

Söylenecek söz çok da, şimdilik burada keselim...

Malûm, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, dün bir açıklama yapıp, dedi ki;“Üç İngiliz kızın Suriye’ye geçişine aracılık eden kişi yakalandı... Bu kişi, DAEŞ’e karşı oluşturulan koalisyon üyesi bir ülke adına çalışıyor!”

Bakan Çavuşoğlu, “koalisyon üyesi ülke”nin adını açıklamadı ama biz açıklayalım: “üç İngiliz kızını Suriye’ye geçiren kişi, Kanada ajanı bir şahıstır!”

Adı da, Muhammed el Raşit’tir!..

Olay da şöyle gelişmiştir:

Yaşları 15-16 olan İngiliz uyruklu 3 kız, yani Shamima Begum, Amira Abase ve Kadiza Sultana adlı 3 kız, 17 Şubat Salı akşamı THY uçağı ile İstanbul’a geldiler!..

Onları, İstanbul’da “Doktor Mehmet Reşit” kod adlı kişi karşıladı!..

Doktor Mehmet Reşit kod adlı kişi; 3 kızı, hemen ertesi günü, yani 18 Şubat’ta Gaziantep’e götürdü, daha sonra da Suriye’de “Ebu Bekir” kod adlı “DAEŞ militanı”na teslim etti!..

AJANIN İTİRAFLARI

Bölgedeki istihbarat kaynakları, “Doktor Mehmet Reşit” adlı kişinin, Suriye uyruklu Muhammed el Raşit adlı şahıs olduğunu belirledi ve 28 Şubat 2015 günü yapılan bir operasyonla bu kişiyi gözaltına aldı!..

Raşit’in kaldığı yer ve üzerinde yapılan aramada; İstanbul’da satın alınmış ve beraberindeki şahıslara ait olduğu düşünülen otobüs biletleri ile 1 adet bilgisayar ele geçirildi. Raşit, sorgusunun ardından 4 Mart 2015’te sevk edildiği mahkeme tarafından tutuklandı!..

Muhammed el Raşit, ilk sorgusunda her şeyi itiraf etti:

“Kanada İstihbarat Servisi için çalışıyorum... Zaman zaman servisin aldığı biletlerle Ürdün’e giderek Kanada Başkonsolosluğu’nda topladığım bilgileri ilgililerle paylaşıyorum. 

Son olarak Shamima Begum, Amira Abase ve Kadiza Sultana adlı kızları İstanbul’dan alarak Gaziantep otogarı yakınına getirerek, eleman aktarımı yapan şahıslarla irtibata geçtim ve Suriye’ye götürmek üzere teslim ettim.

21 Şubat 2015’te Kanada istihbarat görevlilerine bu konuda bilgi aktardım. Tüm bunları Kanada vatandaşlığını elde etmek için yaptım.”

33 DEFA GİRİP ÇIKMIŞ!

Raşit’in, Suriye pasaportu ile “2013 yılı Haziran ayından itibaren Türkiye’ye 33 defa giriş-çıkış yaptığı” belirlendi... Raşit’in, özellikleİstanbul Atatürk Havalimanı, Hatay Cilvegözü, Kilis Öncüpınar, Şanlıurfa Akçakale ve Gaziantep Karkamış sınır kapılarını kullanıldığı da tespit edildi...

Doktor Reşit kod adlı kişinin “dizüstü bilgisayarı”nda yapılan incelemede, şunlar elde edildi:

l Başta kayıp İngiliz kızlara ait pasaportlar ve pasaportların giriş damgasının bulunduğu sayfaların görüntüleri olmak üzere yaklaşık yirmi farklı şahsa ait pasaport resimleri.

l Suriye’ye aktarımı yapılan şahısların karşılandıkları anlara ait video ve aktarımı yapacak şahıslara teslim edildiği anlara ait gizlice çekilmiş resimler.

l Kendi telefonunda bulunan farklı, aralarında Kanada İstihbarat Servisi’ne aktarılan mesajların da bulunduğu çeşitli şahıslarla gerçekleştirdiği mesajlaşmalarının ekran görüntüleri.

l Suriye’ye aktarımı yapılan şahıslara ait resim ve uçak biletlerinin görüntüleri.

BANK ASYA ÜZERİNDEN!

Güvenlik güçleri, elde ettikleri bu “veri”lerden hareketle, araştırmalarını daha da derinleştirdiler, “ilginç bağlantılar”la karşılaştılar!..

Raşit, güya “Kanada İstihbaratı’na çalışan bir ajan”dır ama, her ne hikmetse, “paraları İngiltere’den gelmektedir” iyi mi?..

Anlayacağınız;

Adam Kanada ajanı,

Ama parası İngiltere’den!..

Ne ilginç değil mi?..

Bir ilginçlik de şu:

Muhammed el Raşit’e gönderilen paralar, “800 ilâ 1500 dolar” arasında değişiyor ve paralar, genellikle “Arap isimli” şahıslar tarafından gönderiliyor!..

Gelelim, “zurnanın zırt dediği yer”e!!..

Muhammed el Raşit’in paraları;

Daha çok, Moneygram, Western Union ve Bank Asya üzerinden gönderiliyormuş, iyi mi?!?..

Allah Allah;

Hadi diğerlerini anladık da, Bank Asya’nın bu alışverişte işi ne?..

Anlayan beri gelsin!..

Tamam, “Paralel İhanet Çetesi”nin “Türkiye’yi Batı’ya gammazladığını” ve hatta “Türkiye’nin DAEŞ’e destek verdiğini” iddia ettiklerini, “Adana’daki TIR’larda silah bulunduğunu” ileri sürüp, “Türkiye’yi Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılatmak” istediklerini biliyorduk ama; “İngiltere beslemeli Kanadalı ajanın para trafiği”nde Bank Asya’yı kullanacağı hiç aklımıza gelmezdi!..

Sonunda bunu da duyduk!..

PARALAR KİME GİDİYOR?

Son bir not:

Muhammed el Raşit, kendisine “İngiltere’den gönderilen” paraların,Moneygram, Western Union ve Bank Asya üzerinden geldiğini itiraf etmiş ama, “paraların kaynağı”nı açıklamamış!..

Bu paralarla ihtiyaçlarını karşıladığını, “artan paraları” da, bir “kuyumcu”vasıtasıyla Suriye Rakka’da bulunan “akrabalarına” gönderdiğini söylemiş!..

Olay özetle böyle...

Tekrar edecek olursak;

İngiliz uyruklu 3 kız, halen DAEŞ saflarında... Onları DAEŞ’e teslim eden Kanadalı ajan cezaevinde!.. Paraların ise, izi sürülüyor...

Hele söyleyin;

Türkiye daha ne yapsın?..

DAEŞ’le mücadelesini,

“Batı’ya rağmen” sürdürüyor!..

************************************************************************

“Aldığı oyda Paralel bulaşığı olmayan bir adayım!”

Şanlıurfa Harran Üniversitesi’nde yapılan “rektörlük seçimleri” üzerine, bu üçüncü yazım... 

“Seçim günü”ne denk geldiği için, bazı adaylar hakkında, “eksik bilgiler”verdiğimin farkındayım... 

Bilgi “eksik” olunca, “yanlış anlama”lar da olmuş...

O halde, bilgileri tamamlayalım ve yanlış anlamaları ortadan kaldıralım...

Efendim; “62 oy” alarak seçimi “4. sırada” tamamlayan Prof.Dr. Abdullah Ekinci; kendisine “Paralelci hocalardan oy geldiğini” kesinlikle reddediyor ve hatta diyor ki; “Aldığı oylarda Paralel bulaşığı olmayan tek aday benim!”

Devam ediyor Prof.Dr. Ekinci;

“Bu ülkeyi, bu ülkenin insanlarını ve yöneticilerini sırtından hançerleyen bir örgüt ile asla işbirliği yapmadım, yapmam da... Bunlarla hep mücadele ettim, bundan sonra da mücadele edeceğim.”

Prof.Dr. Abdullah Ekinci, Şanlıurfa doğumlu ve İHL mezunu... Hem“ilahiyat”, hem de “tarih” okumuş... Geçen dönem, “büyükşehir belediye başkanlığı” için “AK Parti’den aday adayı” olmuş... Bölgedeki “STK’lar”la da arası son derece iyiymiş...

Sanıyorum bu kadar bilgi yeter... 

Bundan sonrasına karar verecek olan YÖK ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dır...

Harran için kim hayırlıysa, o rektör olsun...

yeniakit