1981 yılında eski Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat Suikastının öncülüğünü yaptığı vakit basın organları kendisini 'esrarengiz adam' diye nitelendirmişti. Hakkında bazıları gerçek, birçoğu ise efsanevi hikâyeler söylendi. Ancak bu hikâyeler en azından 30 yıldan bu yana kendisine verilen önemin boyutunu ortaya koydu. Abbud ez-Zumer; askeri istihbaratta eski albay. Aynı zamanda fikri ve örgütsel doğası itibariyle çok zaman sesi en kuvvetli çıkan olsa da hiçbir gün 'en güçlü İslami akım' olma özelliğini kazanamamış İslami Cihad akımın manevi babası sayılmaktadır. Eski cumhurbaşkanı Enver Sedat suikastının baş zanlısı, otuz yıllık hapis hayatından sonra serbest bırakıldı.
İşte birçok sırlar taşıyan Abbud ez-Zumer ile röportajın metni:
Soru: Enver Sedat suikastının kendisinden kurtulmak için sizinle Mübarek arasında ortak kurulmuş bir komplo olduğu söylendi. Bu doğru mu?
Cevap: Bu söz hiç mantıklı değil. Mübarek orada mevcut bulunurken nasıl kendisiyle anlaşmalı olabilir ve o mekâna bombalı saldırı düzenleyebiliriz? Hepimiz iyi biliyoruz ki bombalar şahıs seçimi yapmaz. Zira biz tüm rejimi hedef almıştık. Eğer bazılarının iddia ettiği gibi sadece Sedat'ı öldürmek istemiş olsaydık, bunu daha önce yapardık. Çünkü askeri polisten bir adamımız, Kanatir bölgesi istirahatinde elinin altında görevli bulunuyordu. Ayrıca biz Mübarek'in işbirlikçileri olsaydık neden bizi 30 yıl hapiste bıraktı?
Soru: Eğer terörist olduğun iddialarını kabul etmiyorsan neden Sedat'ı öldürmeye çalıştın?
Cevap: O vakit siyasi değişiklik ufku kapalıydı. Sedat'ın zulmü ve despotluğu artmıştı. Değişim için anayasa ya da halk bazında hiçbir mekanizma mevcut değildi. İşte o noktada bizim yarı askeri inkılab ve halk devrimi karışımı devrim çabamız ortaya çıktı. Sedat suikastı da bu girişim çerçevesinde yer alıyordu.
Soru: Öyleyse bu suikasttan pişman değilsin?
Cevap: Tabi ki değilim.
SEDAT DÖNEMİNDE BARIŞÇIL DEVRİM YAPILAMAZDI
Soru: Neden sizin devriminiz başarısız kaldı da 25 Ocak 2011 Devrimi başarılı oldu?
Cevap: Sedat zamanında biz silahlı bir devrim için organizasyon yapıyorduk. Ancak bu plan emniyet birimi tarafından keşfedildi ve iptal edildi. Aslen hazırlıklarımızı tamamlayamamıştık ve gerekli hazırlığın sadece yüzde onunu yapabilmişken hareket etmek zorunda kaldık. Oysa devrimi 1981'de değil 1984'te gerçekleştirecektik.
Soru: 25 Ocak Devrimi hakkındaki görüşünüz nedir?
Cevap: 25 Ocak Devrimini başarılı kılan; uluslararası medyanın uydu üzerinden yaptığı yayınlar ve internet gibi birçok değişken vardı. Medya ve internetin olayları takip etme ve koşullar ne olursa olsun olayları anında görüntüleyip yayınlamadaki üstün gücü, haberleşme ve devrimi takip etme de internetin kullanılması bu değişkenlerdendir. Tabi ki bundan önce eski rejimin yolsuzluklarının ve zulmünün artması gelmektedir. Tunus örneği de insanlara bir yol çizdi. Halkta rejime karşı duyulan büyük öfke, medyanın, göstericilerin ve gazetecilerin uluslar arası koruma altında olması, diplomatik yöntemler ve uluslar arası kamuoyunun gücü de bu başarının etkenleri arasında yer alıyor. Tüm bunlar 25 Ocak devriminin başarılı olmasını sağladı. Ancak eğer bir geçmişte barışçıl bir devrim başlatsaydık hiç kimsenin duymasına fırsat kalmadan rejim bu devrimi güvenlik araçlarıyla bastırabilirdi.
MISIR GERÇEK DEMOKRASİYE DOĞRU İLERLİYOR
Soru: Devrimden sonra Mısır'ın geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Cevap: Açıkçası Mübarek'in hâlâ Şermu'ş Şeyh'de bulunuyor olmasından ötürü endişeliyim. Güvenlik gözetimi altında ve ev hapsinde tutulması gerekir. Çünkü Mısır'ın milli güvenliğini tehdit ediyor. Mübarek milli güvenlik iddiasıyla, sadece camide Kur'an okuduğu için şahısları on yıl, yirmi yıl hapse atıyordu. Ayrıca Mısır ve Mısırlılara çok zulmetti. Bu nedenle de adalete teslim edilip hesaba çekilmesi gerekir. Sanırım Mısır gerçek demokrasiye doğru ilerliyor. Çünkü Mısır sokakları herhangi bir rejimin korkacağı türden güvenlik subaylarına dönüşmüştür.
Soru: Sizce Mısır Ordusu'nun iktidara tamah eder bir havası var mı?
Cevap: Öyle bir şey olduğunu zannetmiyorum. Çünkü askeri konseyden çok iyi tanıdığım bazı komutanlar var. Onların iktidara tamah etmediklerinin delili devrimi desteklemiş ve eski cumhurbaşkanına karşı güçlü bir duruş sergilemiş olmalarıdır. Ayrıca onlar, askeri geçiş yönetiminin süresinin uzatılması yönünde birçok çağrı yapılmasına karşın iktidarın 6 ay içinde sivil bir yöneticiye teslim edilmesinde ısrar ediyor. Eğer iktidar emelleri olsaydı yönetimi sivillere teslim etme hususunda ağır davranırlardı.
Soru: Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olacak mısınız?
Cevap: Hayır.
30 yıl önce Abbud ez Zumer... Mısır zindanlarında....
ADAY OLMAKTA AMACIM İNANCIMIZI ORTAYA KOYMAKTI!
Soru: Mübarek zamanında aday olmayı denemiştiniz?
Cevap: O vakit adaylığımı koymuştum ancak adaylığımın kabul edilmeyeceğini de biliyordum. Hedefimiz sadece eski rejime karşı mücadele etmek, akidevi ve siyasi metodumuzu ortaya koymak için fikri ve siyasi çatışma ortamı oluşturmaktı. Şu an ise bu göreve aday olup, işi yürütebilecek benden çok daha uygun birçok şahıs bulunuyor. Mısır, bu işi yapabilecek insanlarla dolu.
Soru: Öyleyse gelecek dönemde sizin siyasi rolünüz ne olacak?
Cevap: Benim rolüm, Mısır'daki İslami hareketin siyasi varlığını desteklemek, siyasi çalışmadan uzaklaşmış kimseleri siyasete karışmaya davet etmek ve İslamcıların hepsini bir siyasi cephede toplamak olacak. Benim için siyasete direk katılım rolü ise şimdilik ertelenmiş bir roldür. Çünkü bu rol, alanda mevcut tüm İslami güçler arasında makbul bir aracı olma rolünü üstlenmeyle ters düşmektedir.
Soru: Yakın bir zamanda Tarık ez-Zumer ve sizin de katılımınızla İslami Cemaatler Şura Konseyi toplantısı yapılacak mı?
Cevap: Hayır. Ben ve Tarık ancak grubun şura konseyinin yapısını inceledikten ve İslami cemaatin liderliğinin cemaatin esaslarının iradesini ve bu esaslara karşı duyulan emelleri yansıtan- gerçek ve şeffaf seçimler aracılığıyla düzenlenip belirlenmesinin ardından böyle bir toplantıya katılacağız.
ABBUD EZ ZUMER KİMDİR?
Abbud Abdullatif Hasan ez-Zumer 19 Ağustos 1947 tarihinde Giza Şehri'nin Nahia Köyü'nde doğdu. 1965 yılında askeri harp akademisine girdi. 1967 yılında buradan mezun oldu. 1967 Arap-İsrail savaşı yenilgisinin hemen ardından üsteğmen rütbesiyle askeri istihbarat biriminin keşif bölümüne girdi. (Mısır Ordusu'nun şu anki genelkurmay başkanı El-Ferik Sami Annan'ın da sebebi aynıydı). Önce düşman sınırlarının ardından gerçekleştirilen yıpratma savaşı operasyonlarına sonra da 1973 Ekim savaşına katıldı.
Abbud ez-Zumer 1979 yılında, teyzesinin oğlu Tarık Abdulmevcud ez-Zumer'in etkisiyle (aynı zamanda amcasının oğlu ve Abbud'un hanımının kardeşi oluyor) dindar bir kimliğe geçiş yaparak İslami hareket saflarında yer almaya başladı. Abbud ez-Zumer, taşıdığı siyasi fikirle ülkesinde meydana gelen genel sorunlara İslami çözümler aramaya başladı. Kendisinde başkan Sedat rejimine karşı askeri bir devrim yapma fikri olgunlaştığı bir sırada sürpriz bir şekilde Tarık ez-Zumer, Abbud'a 1980 yılında kurulan El-Cihad Örgütü'nün en meşhur kurucularından biri olan ve "Kayıp Farz: Cihad" adlı ünlü kitabın yazarı Muhammed Abdusselam Ferec ile tanışma teklifi sundu. Böylece Abbud, Sedat suikastında görev aldı. Öyle ki hem planın kurulmasına hem de planı uygulayacak kişilere gerekli mühimmatın sağlanmasına katıldı. 30 yıl önce Hüsnü Mübarek'in iktidara gelmesiyle beraber Abud da hapse atıldı. 30 yıllık hapis hayatı ancak ülkede Mübarek rejiminin düşmesinden sonra; geçtiğimiz 12 Mart Cumartesi günü sona erdi.
Bu arada, Abbud ez Zumer'in 15 yıl önce Denge / Düşün yayıncılık tarafından Türkçe'ye kazandırılmış olan "Son Gece" adlı bir kitabı da bulunuyor.
ihvanforum