Şahin, ''Sayın Cumhurbaşkanımıza, 'böyle bir düzenleme yapılıyor yetkisini size veriyoruz' denince, karşı çıkmamış'' dedi.
Kanal 24 televizyonu canlı yanınına katılan Şahin, TCK'nın 301. maddesindeki değişiklikle ilgili sorular üzerine, değişiklikle ilgili çalışmanın 2 yılı aşkın süredir devam ettiğini, maddenin ifade özgürlüğünü zedelemeyecek şekilde yeniden ele alınmasının gündeme geldiğini kaydetti.
Bu süreçte gelen tüm önerilerin derlendiğini ve değişiklik teklifinin hazırlandığını anlatan Şahin, ''Maddede şimdi 8. kez değişiklik yapıyoruz, inşallah son olur, çare olur'' dedi. Şahin, 301. maddeyle ilgili düzenleme yapılırken uluslararası standartların da yakalanması gerektiğini ifade etti.
Bir milletvekili arkadaşının hazırladığı değişiklik teklifinin bu hafta TBMM'de komisyonlarda ele alınacağını belirten Şahin, komisyonlarda da teklif üzerinde değerlendirmeler yapılacağını söyledi.
Teklifteki, ''bu maddeden dava açılabilmesinin Cumhurbaşkanı'nın iznine bağlı olması'' yönündeki düzenlemenin eleştiriler aldığını anımsatan Şahin, Batılı ülkelerde de cumhurbaşkanının iznine tabi olan bu tür uygulamalar bulunduğunu anlattı.
Şahin, teklif hazırlanırken Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e konunun aktarıldığını belirterek, ''Sayın Cumhurbaşkanımıza, 'böyle bir düzenleme yapılıyor yetkisini size veriyoruz' denince, karşı çıkmamış'' diye konuştu.
Mehmet Ali Şahin, aslında 301. maddenin, kurumlara yapılan hakareti cezalandırıldığını, bu nedenle maddedeki, ''Türklük'' yerine ''Türk milleti'' ibaresinin getirildiğini anlattı.
Kişilik haklarına hakaretle ilgili TCK'da ayrı düzenlemeler bulunduğunu anımsatan Şahin, hiç kimsenin, bir başkasının etnik kökenine bağlı olarak hakaret etme hakkına sahip olmadığını vurguladı.
Teklifin TBMM'de görüşüleceği süreçte de her türlü öneriye açık olduklarını belirten Şahin, söz konusu teklifin, Basın Konseyi'nin önerdiği teklife çok yakın olduğunu, yüzde 90 paralellik gösterdiğini kaydetti.
-ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ...-
Bir soru üzerine anayasa değişikliği çalışmalarına da değinen Şahin, 22 Temmuz seçimlerinden önce yeni bir anayasa vaadinde bulunduklarını ve çalışmalara seçimden sonra başladıklarını anlattı. Şahin, hazırlanan taslağın değerlendirildiğini, henüz AK Partinin metni denecek bir metnin ortaya çıkmadığını söyledi.
Bu çalışmalar yürürken, AK Parti'nin kapatılması istemiyle dava açıldığını anımsatan Şahin, partinin yetkili organlarının savunma yapacağını, iddialara karşı neler söyleneceğinin ortaya çıkacağını belirtti.
Şahin, dava süreciyle ilgili değerlendirmelerde bulunmasının doğru olmayacağını belirterek, ''Parti benim partimdir. İktidar partisinin böyle bir davayı hak ettiği kanaatinde değilim'' dedi.
AK Parti iktidarı döneminde, Cumhuriyet'in temel niteliklerinin daha da güçlendiğini düşündüğünü söyleyen Şahin, şunları kaydetti:
''Sivas'tan öteye geçemeyen siyasi partilerin Cumhuriyet için bir risk oluşturduğunu düşünüyorum. Ülkenin belirli yerlerine gidip miting dahi yapamayan siyasi partilerin aslında rejim için bir tehdit olduğunu düşünüyorum.
Kim sağlayacak birliği, bütünlüğü? Sivas'tan öteye geçemeyen bu genel başkanlar mı sağlayacak? Diyarbakır'da miting yapamayanlar, Hakkari'ye, Şırnak'a gidemeyenler mi Türkiye'nin birliğini, bütünlüğünü sağlayacaklar? Dolayısıyla AK Parti'yi Türkiye'de tehdit ve tehlike olarak görenler eğer gerçekten rejimi koruma ve kollamada samimi iseler bu gerçeği görmeleri gerekir.''
-''PARTİMİZCE BİR KARAR VERİLMEDİ''-
Yeni anayasa taslağında, parti kapatma davalarının zorlaştırılmasına ilişkin düzenlemelerin bulunup bulunmadığının sorulması üzerine Şahin, taslakta, siyasi partilerin uyacakları esasların yer aldığını söyledi.
AB müktesebatının siyasi özgürlük alanıyla ilgili de kriterler getirdiğini belirten Şahin, siyasi partilerin ancak şiddete başvurmaları veya şiddete başvurmayı teşvik etmeleri halinde kapatılabileceği, bunun dışında kapatılmayacağı anlamına gelen kriter bulunduğunu anlattı.
Türkiye'nin de AB müzakere sürecinde bulunduğunu, bu nedenle siyasi partilerle ilgili bu kriterlerin de yerine getirmesinin zorunlu olduğunu ifade eden Şahin, şöyle devam etti:
''Bu nedenle Anayasa'nın, siyasi partilerin uyacakları esaslarla ilgili maddelerinde bu düzenlemeleri yapmak durumundayız. Bizim için hazırlanan ama henüz parti tarafından kabul ve deklare edilmeyen bu taslakta bununla ilgili düzenlemeler de vardı. Şimdi parti hakkında dava açılınca bu maddeleri oradan ayırarak müstakil teklif mi verilse diye düşünceler, öneriler oldu. Bununla ilgili partimizce bir karar verilmiş değil. En sonunda Genel Başkanımız karar verecektir.''
Anayasa değişikliğinin referanduma sunulup sunulmayacağı sorusuna Şahin, ''Eğer bir anayasa değişikliği 330 ile 367 arasında bir sayı ile Parlamento'dan geçerek yasalaşırsa, zaten anayasa gereği doğal olarak referanduma gider, otomatikman referanduma gidecektir'' yanıtını verdi.
Şahin, bir başka soru üzerine de TCK'nın etkin pişmanlığı düzenleyen 221. maddesiyle ilgili değişikliğin gündemlerinde olmadığını belirterek, ''Gelecekte gündeme gelebilir mi? Böyle bir öngörüde bulunamam. Ama etkin pişmanlığı düzenleyen bir çalışmamız bulunmamaktadır'' dedi.
-''YARSAV DİYE BİR DERNEK VAR...''-
Adalet sistemindeki sorunlara da değinen Şahin, 4 bin 115 hakim ve savcı açığı bulunduğunu, bu açığı kapatmak için sınav yaptıklarını söyleyen Şahin, bu yıl iki sınav daha yapacaklarını bildirdi.
Sınavların ÖSYM'ce yapıldığını, ardından mülakat sınavı yapıldığını anımsatan Şahin, şunları kaydetti:
''Sınav yapıyoruz, Danıştay yürütmenin durdurulması kararı verdi. Şimdi de puanlama sisteminin yanlış olduğunu ileri sürüyorlar. YARSAV diye bir dernek var. Başında da Yargıtay savcılarından bir arkadaşımız var. Onlar hemen Danıştay'a gidip ertesi gün karar alabiliyorlar. Çünkü, Danıştay'daki hakim ve savcıların büyük çoğunluğu bu derneğin üyesi. Bir derneğin açtığı davaya, o derneğin üyeleri bakıyor ve sınavlarla ilgili o kadar çok davalar oldu ki. Sınav yapıyorsunuz, durduruluyor. Şimdi mülakatı kazanmış 114 arkadaş, kapı kapı dolaşıyorlar.''