528

Abdurrahman Dilipak

528..

Üç rakamdan oluşan bir sayı..

Suriye’debir hafta içinde öldürülenlerin toplamından daha fazlası kadarını bir celsedebir kaç saat içinde tamamlayıp, idam cezası ile cezalandırdılar..

Batı basını, STK’ları bu gerçek karşısında kafalarını kuma sokmaya devam ediyorlar..

Biz Paralel çete ile, biz seçimlerle meşgulken oldu bunlar.

Bir kişinin kimlik tesbiti için bile ihtiyaç duyulan bir süreden daha az bir zamanda, dakikalar içinde idam cezaları verildi..

Baltacıların işi, emir komuta zinciri içinde bu defa Mısırlı eklemlenmiş yargıçlara verilmişti.. Savcısı, hakimi ile bir anda hukuk adamı olmaktan çıkıp, darbecilerin tetikçisi oluverdiler.. Bir cellada dönüştüler..

Mısır Cuntası, CHP’nin tek parti döneminde İstiklal Mahkemeleri ile yapmaya çalıştığını bugün Mısır’da yapmaya çalışıyor..

Eğer AK Parti iktidarını yenilgiye uğratsalar da, Erdoğan’ı, Davutoğlu’nu, MİT Müsteşarı’nı, İHH Başkanı Bülent Yıldırım’ı içeri atabilselerdi, bugün Mursi’yi ve İhvan’ın önde gelenlerini de infaz etmiş olacaklardı sanki.. Yani evdeki hesapları bu olsa gerek. Ama evdeki hesapları çarşıya uymadı..

Bugün Türkiye’de Erdoğan’ı devirmeye çalışanlarla, dün, Bangladeş’te Cemaat-i İslami liderlerinden Abdülkadir Molla’yı, 1971’de henüz 22 yaşında iken, Pakistan’a karşı ayrılıkçı harekette, bölünmeye karşı çıktığı için “insanlığa karşı suç işlediği” bahanesi ile 43 yıl sonra idam edenler aynı örgütün zihniyet ikizidirler.. Sisi de bu sacayağının 3.’südür..

Mısır, Filistin, Suriye ya da Türkiye, Bangladeş farketmiyor.. Her yerde hedeftekiler aynı, saldırganlar da..

Birilerinin gözünde, Türkiye Müslümanları, İhvan-ı Müslimin ya da Cemaat-i İslami farketmiyor.. Kendilerine hizmet etmeyen her hareketi düşman biliyorlar..

Bugün gelinen noktada, “ılımlı İslam” diye pazarlamaya çalıştıkları paralel din, batının ve İsrail’in varlık ve güvenliğine, çıkarlarına zarar vermeyecek, itaat edecek bir İslam anlayışıdır.. Diyalog ve Hoşgörü onlar içindir..

İslami uyanış hareketinin üç ayağı, Mısır’ın merkezde yer aldığı Afro-Arap Müslümanları, Türkiye’nin merkezinde yer aldığı Avrupa, Asya çizgisinde Balkanlar, Kafkasya ve Mezopotamya Müslümanları ve Asya’da Hind Müslümanlarının merkezinde yer aldığı Asya Müslümanları, İhvan-ı Müslimin ve Cemaat-i İslami.. Ve Sünni dünyanın dışında, merkezinde İran’ın yer aldığı Şii dünyası.. 

Karşımızdaki cephe ise ABD, AB/Vatikan ve İsrail içindeki derin yapılar.. Media, mafia, sermaye, siyaset, bürokrasi ve STK içinde yuvalanan çeteler, yerli işbirlikçileri ile birlikte topyekûn bir saldırıya geçmiş durumdalar..

Bizim bir “U Borusu” gibi birbirimizle derin inanç, tarih ve kültür bağlarımız var.. Ya birlikte kurtulacağız ya aynı acıları birlikte yaşayacağız.. Kederimiz de, mutluluğumuz da iç içe..

Bu sebeple, hiç bir Müslüman bölgemizde yaşananları, görmezden, bilmezden, duymazdan gelme hakkına sahip değildir.. Eğer birlikte hareket etmezsek, her birimizin başına gelen acıları tekrar yaşamak mecburiyetinde kalırız..

Birbirimize yardım etmenin ötesinde, birbirimizin yaşadıklarından dersler çıkartmamız da gerek.. Sadece siyasi değil, ticari, kültürel, sosyal her alanda daha fazla işbirliğine ihtiyacımız var..

Özellikle Filistin, daha doğrusu Mescid-i Aksa bizim kıblegâhımızdır. Bizi birleştiren bir merkez.. Filistin’i kuşatan coğrafya bu yangında ilk kurtarılacak coğrafya olacaktır.. Mısır, Suriye zaten sıcak çatışmaların yaşandığı bir bölge..

Havalar ısındı.. Gezi, 17 Aralık, seçim derken bölgeyle fazla ilgilenemedik. Şimdi basın, STK’lar, duyarlı Müslümanlar yeniden meydanlara inmemiz gerekiyor.. Mısır’da Sisi cuntasının cinayet planlarına karşı sesimizi yükseltmemiz gerekiyor. Sosyal media ya da başka yollarla, şimdiden herkesin hazırlıklarını yapıp bir an evvel toparlanıp, dünyayı ayağa kaldırmamız gerekiyor. Bu cinayetlere karşı sessiz kalan ülkeleri, destek verenleri teşhir etmemiz ve onların meydanı boş bulmalarına izin vermememiz gerekiyor..

Darbeye darbe diyemeyen Batı, bölgedeki işbirlikçileri ile birlikte deşifre oldu..

Sisi cuntasına, Esed zulmüne karşı bütün vicdan sahibi insanlarla global bir adalet cephesi oluşturmamız gerekiyor ki, bir daha birileri de başkalarına karşı aynı şeye cür’et etmesin..

Önümüzde hâlâ sıcak bir gündem var. Sırada Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Ama, Suriye’yi ve Mısır’ı unutmayalım. Kudüs’ü, Filitin’i, Gazze’yi, Mescid-i Aksa’yı unutmayalım..

Bir tek bir millet, tek bir ümmetiz. Zulüm de öyle.. Hak-Batıl mücadelesi ilk günden bu güne aynen devam ediyor.. Ve bizler yaptıklarımız ve yapmamız gerekirken yapmadıklarımızla imtihan oluyoruz..

Selam ve dua ile..

yeniakit