Aynı Haberin Bir VATAN Bir de Zaman Versiyonunu Veriyoruz:
Vatan'ın Haberi:
Muhabir Sabrina Tavernise tarafından hazırlanan haberde Pakistan'daki okullarda verilen radikal İslam ağırlıklı medrese eğitimine alternatif olarak, Gülen'in okulları gösterildi. Cemaatin okullarından "ılımlı İslam" eğitimi veren Türk okuları diye bahsedildi. "Türkler Pakistan'a Ilımlı İslamı öğretiyor" başlıklı haberde Pakistan'a 10 yıl önce ilk kez okul açan cemaatin şimdi 7 şehirde okulları bulunduğu kaydedildi.
ABD'nin en etkin gazetesi New York Times'a göre, okuma yazma oranının yüzde 50 olduğu Pakistan'da devlet okulları parasız olmasına rağmen, aileler üniforma, yol ve kitap parası nedeniyle çocuklarını okula gönderemiyor. Bunun yerine medreselerdeki parasız eğitimi tercih ediyorlar. Ancak medreseye giden çocuklar radikal İslam'ı benimsiyor. İşte PakTürk adı verilen Gülen cemaati okulları bu noktada devreye giriyor. Cemaate sempatiyle bakan işadamlarının finansmanıyla kurulan okullar Pakistanlı gençlere hem batılı hem de İslami eğitim vaad ediyor.
Pakistanlılar memnun
Karaçi'de büyük ölçüde radikal islamı benimsemiş Peştun halkın yaşadığı kentin en fakir mahallelerinden birinde yer alan PakTürk okulunun müdürü Mesut Kaçmaz ile de konuşan gazete Kaçmaz'ın, "10 ay önce müdür oldum. Ama sorunlar hemen başladı. Sakal bırakmadığımız ve kravat taktığımız için bizim gerçek Müslümanlar olmadığımızı söylediler. Ancak bunların hepsini Pakistanlılar'a anlattık. Bizim geceleri içki içip içmediğimizi, namaz kılıp kılmadığımızı soruyorlardı. Bana kravatla camiye gelme dediler" ifadelerine yer verdi. Abdul Bari adlı Pakistanlı ise gazeteye "Türkler tamamen radikalizme karşı. Onlar gerçek Müslüman... Kardeşim bu okula giderek gerçek bir Müslüman olacak. İnsanlara karşı adil olacak" diye konuştu.
"Müslüman barış gücü"
New York Times'a göre Pakistan yasaları uyarınca Gülen okullarının müfredatında sadece haftada 1 saat din dersi eğitimi bulunuyor. Okullar yatılı olduğu için Türk hocalar dersten arta kalan vakitlerde öğrencilerle sohbet odalarında bir araya gelip din eğitimi veriyor, beraber namaz kılıyorlar. Öğretmenler islami yaşam tarzlarıyla öğrencilere örnek oluyor. Okullarda Matematik ve Fen dersleri ise İngilizce olarak veriliyor. Ayrıca İngiliz edebiyatından Shakespeare'e kadar birçok konu da derslerde öğretiliyor. Okulda çalışan Erkan Aytav şöyle diyor: "Batı'da ilim adına ne varsa, çocuklarımız öğrensin. Ancak çocuklarımız dinlerini de öğrensin." Allahdad Niazi adlı bir profesör ise "Çocuğumu elit askeri okula gönderiyordum. Ama orası çok otoriter ve İslami yeterince öğretemediğinden, çocuğumu alıp PakTürk'e verdim" diyor. Gülen cemaatinin üyeleri için "Müslüman Barış Gücü Gönüllüleri" benzetmesini yapan gazete, Hristiyan ve Müslüman 80'den fazla ülkede okullar açıldığını kaydetti.
3-5 milyon cemaat üyesi
Gazete, haberinde İhsan Kalkavan ile kısa bir söyleşiye de yer verdi. Armatör Kalkavan'ın Nijerya'da Gülen okulları açılmasını finanse ederek, Nijeryalı elitleri bu okullara çektiğini belirten gazete, cemaate destek veren Türk işadamı ile İstanbul'daki ofisinde konuştu. Kalkavan, New York Times'a yaptığı açıklamada, "Eğitim deneyimizi yeni ülkelere taşıdığımız zaman onlara kendimizi anlatıyoruz. Gördünüz mü? Bizler terörist değiliz diyoruz. Bizi tanıdıkları zaman zaten her şey değişiyor. Türkiye'de Gülen hareketinin 3-5 milyon arasında destekçisi var" ifadesini kullandı. New York Times, Fethullan Gülen ile de bu konuda röportaj yapmak istediklerini ancak Gülen'in olumsuz yanıt verdiğini belirtti.
Osmanlı türü bir yapı
Utah Üniversitesi'nden Türk profesör Hakan Yavuz'a göre 69 yaşındaki Fethullan Gülen'in başlattığı hareketin amacı Osmanlı türü bir yapı kurarak Müslüman dünyasına Türkler'in yön vermesini sağlamak... Gazete "1950'lerden sonra Seyid Kutub gibi Arap kökenli İslami entelektüeller Batı'yı tamamen reddederken, Saidi Nursi gibi Türkler Batıyla birarada yaşamanın yollarını arıyordu. Gülen'e göre bilim olmadan, din giderek radikalleşiyor. Din olmadansa, bilim körleşip dünyayı tehlikeye atıyor" satırlarına yer verdi.
Zaman'ın Haberi:
Birinci sayfanın büyük bölümünü söz konusu eğitim seferberliğine ayıran gazete, Türk okullarının, çocuklarını aşırılıklardan korumak isteyen veliler için önemli bir alternatif haline geldiğini yazdı.
Örnek olarak da Pakistan'ı gösterdi. Gazeteye konuşan Urdu dili profesörü Allahdad Niyazi, 'Pak-Türk' ismiyle andıkları okulların büyük rağbet gördüğünü vurguladı. Gerekçesini ise şöyle özetledi:
"Ülkemizdeki okulların bir bölümü çocuklara değerlerimizi öğretemezken, diğerleri modern eğitim veremiyor. Pak-Türk okulları, her ikisini birden iyi yapıyor. Ben de çocuğumu bu okullara yazdırdım." New York Times, 'okulların fikir babası' olarak tanıttığı Fethullah Gülen'i ise şöyle tanımladı: "Vatandaşların ibadet hürriyetine sahip olduğu laik demokrasiden fazlasını istemediğini söyleyen bir milliyetçi."
Gazete, 'okulların fikir babası' olarak tanıttığı Fethullah Gülen'i 'Vatandaşların ibadet hürriyetine sahip olduğu bir laik demokrasiden fazlasını istemediğini söyleyen bir milliyetçi' şeklinde nitelendirdi. Okullarda devletçe mecburi kılınan bir ders dışında din öğretilmediği, ancak okul dışındaki hal ve hareketlerle öğrencilere örnek teşkil edildiği anlatıldı.
Türk eğitim gönüllülerinin 80 ülkede okullar açtıklarını belirten New York Times, milyonlarca kişiyi etkileyen 69 yaşındaki Fethullah Gülen'in, ülkesindeki bazı 'seküler resmi görevlilerle' yaşadığı problemlerden dolayı ABD'de 'sürgün' olarak yaşadığını yazdı. Gülen'in, "Bilim olmadan din radikalliğe dönüşür. Dinsiz bilim ise kördür, dünyayı tehlikeye sürükler" yaklaşımına atıf yapan gazete, "Türk okulları, Mustafa Kemal Atatürk'ün 1920'li yıllarda halifeliği kaldırmasından sonra modern şeklini alan Türk sufiliğini hayata geçiriyor." dedi. Batı'ya karşı İslam alimleri arasında yaklaşım farkları olduğuna dikkat çeken New York Times, şu değerlendirmede bulundu: "1950'li yıllarda Seyyid Kutub gibi Arap mütefekkirler Batı'yı şiddetle reddederken, Said Nursi gibi bazı mütefekkirler, Batı ile beraber yaşamanın yollarını aradı."
Ilımlı çevrelerin olumlu izlenimlerine rağmen bazı Türklerin, "Gülen, okulları politik amaçları için kullanıyor" iddiasında olduğunu kaydeden gazete, bazı gözlemcilerin görüşlerine de başvurdu. Murat Belge, "Gülen'in takipçileri ülkeleri yönetecek elitler yetiştirmeye çalışan Müslüman Cizvitler" ifadesini kullanırken, Times'ın ifadesiyle 'daha karamsar' bir değerlendirme yapan Utah Üniversitesi öğretim üyesi Hakan Yavuz'un, "Buradaki amaç Türklerin Müslüman dünyayı yönettiği Osmanlı İmparatorluğu türü bir güç." yorumuna da yer verdi.
Pakistan'a umut oldular
Gülen'in teşvikleriyle açılan okulların Türk işadamlarından büyük destek görmeye devam ettiğine dikkat çeken gazete, Nijerya'daki okula yardımda bulunan İhsan Kalkavan'ın, "Eğitim tecrübemizi bu ülkelere götürdüğümüzde kendimizi de takdim ediyoruz. bakın biz terörist değiliz diyoruz. İnsanlar bizi tanıdıkça bakışları olumlu yönde değişiyor." şeklindeki sözlerine yer verdi. Ardından diyalog çabalarına vurgu yaptı: "Sadece Müslüman ülkelerde değil Rusya gibi tamamen Hıristiyan ülkelerde de açılan bu okullar sadece Müslüman öğrencilere yönelik değil. Önemli tavırlarından biri de dinlerarası diyaloğu geliştirmek. Gülen, bir önceki papa başta olmak üzere, Yahudi ve Ortodoks Hıristiyan liderlerle de bir araya gelirken, bu okullardaki öğretmenler çok kültürlülük ve evrensel değerlere vurgu yaptıklarını ifade ediyor."
Müslüman ülkeler içinde tek nükleer güç olan Pakistan'ın istikrarının ABD ve Batı için en önemli dış politika önceliklerinden biri haline geldiğine dikkat çekilen haberde, mutedil İslami yaklaşımlarıyla öne çıkan Türk okullarının, ülkeyi değiştirmeye güçleri yetmese de, radikal dinî anlayışların etkisini azaltacak bir yorum sunduklarına vurgu yapılıyor. Okulların müfredatının İngilizce olduğu belirtiliyor. Öğrencilere Shakespeare'in bile öğretildiği ifade ediliyor. Times'ın haberine göre, okullar, çocuklarının kimliklerini ve dinî değerlerini yitirmeden modern eğitim almasını isteyen velilerden büyük ilgi görüyor. Karaçi'de açılan Türk okulunun müdürü Mesut Kaçmaz, görevine 10 ay önce başlamış. Şehrin güneyinde Peştun yoğunluklu fakir muhitte olan okula geldiğinden beri de birçok zorluk yaşamış. Çevre sakinleri, tıraşlı yüzleri ve kravatlarıyla Türk öğretmenlerden uzun süre şüphe duymuşlar. Okulun Pakistanlı müdür yardımcısı Ali Şevkat, yerel halkın öğretmenlere başlangıçtaki yaklaşımını, "Bana defalarca sordular. Bunlar Müslüman mı, namaz kılıyorlar mı, geceleri içki içiyorlar mı?" diye anlatıyor. Gazetenin görüştüğü Abdul Bari adlı bir veli de okullarla ilgili memnuniyetini ifade ediyor. Aynı zamanda hafız olan 31 yaşındaki Abdul Bari, aşiretinden iki kardeşin intihar bombacısı olarak öldüklerini anlatarak, "Bizim ülkemizde tahammül az." diye yakınıyor. Babası öldükten sonra 7 kardeşinin bakımını üstlenmek zorunda kalan Abdul Bari, bir kardeşini Türk okuluna yazdırmaya karar veriyor. Türk okulunun akademik eğitime yoğunlaşmasından memnun olan Abdul Bari, çevresinde bu tercihinden dolayı ilk başta hoşnutsuzluk görmesine rağmen kararından vazgeçmemiş; "Türk okulları aşırılığa kesinlikle karşılar. Onlar gerçek Müslüman. Kardeşimi de gerçek bir Müslüman yapacaklar. Kardeşim, insanlara adil ve bilge yaklaşacak, tahammülsüzlükle değil." Gazetenin görüştüğü Türk okulları velileri, Pakistan toplumunun hızla değiştiğini ve eğitimin önemini anlamaya başladığını vurguluyorlar. Çocuğunu Quetta'daki Pakistan Türk Lisesi'ne gönderen Abrar Awan adlı veli, öğrenciliğinde üye olduğu İslami politik partilerin yaklaşımından yorulduğunu belirtiyor. Hayatın siyah ve beyaz olmadığını, daha komplike olduğunu görmeye başladığını söyleyerek, devam ediyor: "Her hatamızın her başarısızlığımızın arkasında Amerika ya da Batı'nın olduğunu düşünüyordum. Şimdi kendi tecrübelerimle öğrendim ki asıl problem bizim içimizde."