"Savaş değil barış; çatışma değil diyalog; çifte standart değil adalet, sömürü değil adil düzen ve baskı ve tahakküm değil, insan hakları, hürriyet ve demokrasi" temel ilkeleri ile 1997 yılı Haziran Ayı"nda yola çıkan D8, bu yolculuğun 11. Yılı"nda ne durumda?..
"Büyük bir ekonomik potansiyeli, çeşitli kaynakları, geniş bir nüfusu ve coğrafi alanı temsil eden 8 ülke (Türkiye, İran, Nijerya, Pakistan, Bangladeş, Malezya, Endonezya) arasında ticari ilişkilerde yeni fırsatlar yaratmak ve çeşitlendirmek; uluslararası düzeyde karar alma süreçlerine katılımı artırmak, daha iyi hayat şartları sağlamak, somut ortak projeler etrafında ekonomik işbirliğini geliştirmek ve gelişmekte olan ülkelerin dünya ekonomisindeki durumlarını güçlendirmek..." gibi amaçlardan, hangilerinde ne gibi gelişmeler olabildi?
Olamadı ise neden?..
Daha kuruldukları zaman, 800 milyonluk, yani dünya nüfusunun önemli kısmını oluşturacak bir nüfusa sahip olan bu ülkeler; en azından bazı hususlarda tesbit edilen adımları atabilse idiler, durum daha farklı olabilir miydi?.. Olabilirdi.
Ama olmadı, olamadı.
D8"in kuruluşunun bile, gerek Türkiye ve gerekse diğer ülkelerde, çeşitli altüst oluşları beraberinde getirdiğini biliyoruz.
Sosyal karışıklıklar, anlamsız ekonomik sıkıntılar, darbeler, darbe girişimleri, suikastler vs...
Bu altüst oluşlar, bulunduğunuz cendereden çıkmaya çalıştığınız zaman başınıza neler gelebileceğinin örnekleri idi.
Bu olaylar; D8"e dahil her ülkenin, olup bitenden ders alması ve zaman geçtikçe o cendereden çıkmanın daha zor olacağını kavrayıp, bir an evvel harekete geçmesi gerektiğini hatırlatmalıydı aslında.
Böyle olmadı. Bunun yerine, taraf ülkeler, başlarına gelen her olayı, geri adım atmalarını gerektiren bir sebep olarak kullandılar ve sömürü çarkındaki yerlerini, daha da artan bir rıza ile devam ettiriyorlar şimdi.
D8 projesi, ilgili her ülkenin görünüş olarak önem verdiği, ileride bir gün nasıl olsa gerekir diye söndürülmeyen ama üzerindeki küller hiç eksik edilmeyen bir ateşe dönüşmüş durumda.
Daha başlangıç aşamasında bile heyecan veren ortak projelerden hayata geçirilebilen yok gibi. Varsa da, nitelik ve nicelik olarak son derece daraltılmış durumda.
Bütün hesaplar, başkalarının, bu oluşumun ilgili ülkelere sağlayabileceği imkan ve ihtimallerden telaşa kapılmamaları üzerine yapılıyor sanki.
Finans, bankacılık, sanayi, teknoloji, tarım, ticaret, iletişim, ulaşım ve benzeri hususlarda; yaklaşık 1 milyar nüfusun ortak hareket edebileceği bir zemin oluşturmanın sağlayabileceği faydalar, saymakla bitmez aslında.
D8 Projesinin kurucusu olan Prof. Dr. Necmettin Erbakan"ın, "D8 tam olarak nedir?" şeklinde soru soran bir gazeteciye verdiği cevap, kulaklarımda çınlıyor hala.
"D8"i anlatmak aslında uzun bir iş" demişti Erbakan Hoca: "Ama kısaca şunu söyleyebilirim. D8"i meydana getiren 8 ülkenin şu anki nüfusları 800 milyon. Bu dünya nüfusunun 6"da birisi demek. Bu kadar nüfus, başka hiç bir şey yapmasa, sadece Pazar olma haysiyetini kullansa, neler olur düşünebiliyor musunuz?.."
800 milyonluk oldukça verimli bir pazarın, mal satacak ülke ve firmalar üzerinde oluşturabileceği baskı gücü!..
Kaldı ki bu durum, D8"in alfabesi bile değil daha!..
İki senede bir yapılan Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi ve bazı ara toplantılarla yürütülmeye çalışılan bu dev projeyi, artık harekete geçirmek zorundayız.
Başta biz, D8"e üye ve üye olmayan her ülkenin, bu oluşuma çok ihtiyacı var