Avrupa Birliği kendi içindeki problemlerle başetme yollarını arayadursun uluslararası arenanın gözü geçen hafta gerçekleşen NATO toplantısına çevrildi. Tek müslüman üyesi Türkiye eski dönemlerde alışılagelenin aksine oyun kurucu pozisyondaydı. Mesajın özünü Cumhurbaşkanı Erdoğan Varşova yolunda verdi. NATO’nun kendinden bekleneni yerine getirebilmesi için daha aktif bir rol üstenmesi gerektiğiydi özünde mesaj. Eğer bugün dünyayı kasıp kavuran terörle mücadele edilecekse o zaman NATO ne güne duruyordu. İstanbul’un göbeğinde bombalar patlatıldığında sözlü kınama mesajları yetecek miydi... Birleşmiş Milletler’in hali ortadayken birleşmek sözde kalmış bir türlü öze inememişken, ya Amerika ya Rusya veya küçük ama efektif İsrail’in hırçınlığı ile şekillenirken NATO’nun benzer bir ikiyüzlülüğe tevessül etmesi ne fayda sağlayacaktır. Belki kısa dönemde günü kurtarır ama uzun solukta katlanarak artan problemler halinde geriye çarpacaktır...
Rusya ile yeni bir sayfa açan Türkiye, Avrupa’nın mülteci meleği durumunda Almanya ile de yakın temasta. Putin ve Merkel ile yapılan görüşmeler buna işaret ediyordu geçen hafta. İngiltere ise tabiri caizse ortalıklarda yok. Beklenmedik gelen problemiyle hemhal olmuş durumda. Brexit’in artçı şokları atlatılmış değil ki Birleşik Krallık NATO mato görsün. Giden bir hükümet için olduğu kadar muhtemel gelecek hükümet için de uluslararası işler iç işlerine nazaran bekletilebilir kılınıyor. Cameron Türkiye üzerinden kampanya yaparken bu denli gafil avlanacağını bilmiyordu hiç şüphesiz. Ama oldu işte. Gerçi son gelişmeler İngiliz siyasetçilerinin küstahlığında herhangi bir değişikliğe sebebiyet vermemiş gözüküyor. Türkiye’nin iç işlerine karışmayı kendilerinde hak görüyorlar. Şimdi de neymiş efendim Türkiye Suriyeli göçmenlere vatandaşlık vermeseymiş... Koca bir NEDEN diye soralım ve devam edelim inşallah..
yeniakit