ABD'nin, özellikle İran'dan gelebilecek uzun menzilli füze saldırılarına karşı savunma amaçlı olduğunu söylediği füze savunma sistemi çerçevesinde Çek Cumhuriyeti'ne radar üssü kurmak, Polonya topraklarına 10 avcı füze yerleştirmek istemesi, ülkelerin birbirlerine karşı nükleer saldırısı ve korunma yollarıyla ilgili tartışmaları tekrar gündeme getirdi.
Uzmanlar, ABD'nin oluşturmak istediği füze kalkanı sistemi, sistemin içinde Türkiye'nin olası rolleri ve Rusya, AB ve NATO'nun tepkileriyle ilgili soruları yanıtladı.
Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Dr. Mustafa Kibaroğlu, ABD'nin planlamaları çok önceden başlattığını belirtirken, bu sistemi geliştirirken sadece İran ya da Kuzey Kore füzesini nasıl vuracağı hesabını yapmadığını söyledi.
Konunun dünyadaki küresel ve ekonomik gidişat, silah sanayisi ve bilimsel teknolojik gelişme ve buradan hareketle tüm dünyaya hakim olma gibi bir felsefenin de bir parçası olduğu görüşünü dile getiren Kibaroğlu, ABD'nin füze kalkanı sisteminden vazgeçeceğini zannetmediğini ifade etti.
-NEDEN ÇEK CUMHURİYETİ VE POLONYA-
Kibaroğlu, İran'dan atılabilecek olası bir füzenin en kısa mesafede ABD'ye ulaşması için Azerbaycan, Ukrayna, Gürcistan, Belarus, Polonya, Çek Cumhuriyeti gibi ülkeler üzerinden dikine bir uçuş izlemesi gerektiğini söyledi.
ABD'nin füzeyi çok daha uzun takip edebilme ve rotasında havada vurabilme yeteneğine sahip olmayı hedeflediğini belirten Kibaroğlu, füzeyi Polonya ve Çek Cumhuriyetine konuşlandıracağı radar ve interseptörle imha etmeyi amaçladığını kaydetti.
Sistemi ''duvar''a benzeten Kibaroğlu'na göre, ABD, çok yüksek irtifada imha edileceği ve atmosferde yanacağı için füzenin çevreye zararlı etkisini de azaltmayı planlıyor.
-ÇEK VE POLONYA'NIN YAKLAŞIMI-
ABD, 8 Temmuz'da Çek Cumhuriyeti ile ön anlaşmayı imzalamıştı, ancak Polonya, ABD'nin planını kabul ettiğini henüz açıklamadı.
Kibaroğlu, ABD'nin böyle bir sistemi kurma isteğine, Polonya ve Çek Cumhuriyeti'nin de karşı çıkamayacağını, çünkü iki ülkenin ekonomik ve siyasi açıdan AB'ye önem vermekle beraber, güvenlik açısından AB'nin kendilerini Rusya'ya karşı koruyacağını düşünmediğini bildirdi.
Konuya ABD'deki seçimler açısından yaklaşan Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM) ABD uzmanı Şanlı Bahadır Koç ise yeni yönetimin bu projeyi ne kadar sahipleneceğinin önemli bir soru olduğunu söyledi. Koç, örneğin başkan adaylarından Barack Obama'nın bu konuda kuşkularının olduğunu, fayda analizi yapılmadan böyle bir sistemin konuşlandırılmasına karşı çıktığını kaydetti.
Koç, ABD'de yeni yönetimin bu projeye sahip çıkıp çıkmayacağı konusunun Çekler ve Polonyalılar açısından da önemli bir soru işareti taşıdığını dile getirdi.
-''TÜRKİYE, ÖNCELİKLİ SAVUNMA HATTI OLMAKTAN UZAK''-
Kibaroğlu'nun verdiği bilgiye göre, Türkiye'nin ABD'nin kurmak istediği hava savunma sistemine dahil edilmesi fikri de ilk olarak 1998-99 yıllarında gündeme geldi. Türkiye, konuya birkaç açıdan olumsuz yaklaşsa da hava savunma sistemlerinin ülke güvenliğine katkı sağlayacağını düşünerek, prensip olarak bu sisteme karşı çıkmadı. Türkiye, yine de konunun ABD ile teke tek değil, NATO platformunda ele alınmasını istedi.
Kibaroğlu, füzeyi çok daha uzun takip edebilme ve rotasında havada vurabilme yeteneğine sahip olmayı hedefleyen ABD için Türkiye'nin İran'ın yanında olması nedeniyle öncelikli savunma hattı olmaktan uzak olduğunu ve çok hayati önem arz etmediğini söyledi.
Bu sistemin Türkiye'de ancak, füzeyi, henüz kalkış anında havadan karaya uçaklarla yok edilebilen bir şekilde işleyebileceğini belirten Kibaroğlu, ancak bunun da çok farklı bir sistem olduğunu kaydetti.
-''ABD, SİYASİ AÇIDAN TÜRKİYE'NİN PROJE İÇİNDE OLMASINI İSTİYOR''-
ABD'nin de bu konuda Türkiye'yi öncelikleri arasına almadığını ifade eden Kibaroğlu, eğer almış olsaydı Çek Cumhuriyeti ve Polonya'da yaptığı gibi bu konuyu Türkiye'de tartıştırma ve lobi yapma yoluna gitmiş olacağını söyledi.
Yine de Türkiye'nin bu konuda bir rolünün olup olmadığını bilmesinin önem taşıdığını ifade eden Kibaroğlu, "Türkiye'nin çok hayati bir rolü yok ama ABD'nin 'koalisyon kuvvetleri' gibi bir yaklaşımı var. Bugün mesela Irak'ta onlarca ülkenin askeri var. O yüzden Türkiye'nin askeri açıdan çok hayati önem arz etmese de İran'ın hemen yanındaki bir ülke olarak bu projenin içinde yer alması ABD'nin siyasi açıdan istediği bir şey" dedi.
Kibaroğlu, bu durumda Türkiye'nin, "Hangi kapsamda beni istiyorsun? Bana ne veriyorsun? Sorumluluğum ne olacak? Siyaseten bunu istiyor mu? Asker olarak hazır mı?" sorularına yanıt araması gerektiğini söyledi.
Kibaroğlu, Türkiye'nin ayrıca, İran ile ilişkileri bir noktaya gelmişken, İran'a karşı bir operasyonda görev almasının maliyetine katlanmaya hazır olması gerektiğini kaydetti.
-''TÜRKİYE SİYASETEN İSTEMİYOR''-
Kibaroğlu, Türkiye'nin son dönemde İran'la iyi ilişkilerine işaret ederek, şunları söyledi:
"Türkiye'nin siyaseten bunu istediğini zannetmiyorum. Kullanıp kullanmayacağınız belli değil. Sizi koruyup korumayacağı belli değil, ama İran halkının kafasında soru işareti yaratıyorsunuz."
Türkiye'de ABD'yi düşman olarak görenlerin sayısının çok arttığını belirten Kibaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İran'ı da düşman olarak görmekten, dost görmeye dönmüş bir toplum var. Bu ortamda İran'a karşı olduğu bilinen füze sistemlerini Türkiye'ye yerleştirmeye kalktığınız zaman bunun siyasi gerekçelendirmesini nasıl yapacaksınız?
ABD'nin daha dünyaya anlatamadığı bir şeyi ABD'den önce siz kararını verirseniz, bunu nasıl kendi halkınıza anlatacaksınız? O yüzden Türkiye bu konuda çok fazla akla gelmemekten rahatsız değil. Artı, konuşlanacak sistemin kendine birebir fayda getirmeyeceğini biliyor, çünkü onlar yüksek irtifa sistemleri koymak istiyorlar."
-"AMERİKALILAR AĞIZ YOKLUYOR"-
ASAM uzmanı Şanlı Bahadır Koç da böyle bir sistemin Türkiye'de kurulmasına karar verilmesi halinde, Türkiye'nin "bize yönelik açık veya dolaylı bir tehdit ya da böyle bir şeye ihtiyaç var mı, varsa nereden var? İlişkileri nasıl etkiler? Sistemin kontrolü kimde olacak? Ne tür bir savunma sistemi? Maliyeti ne kadar olacak? Kim karşılayacak? Projenin Türk savunma sanayisine katkısı olacak mı? Türk savunma sanayisinin buna katkıda bulunma kapasitesi var mı?" gibi sorulara yanıt araması gerektiğini belirtti.
Koç, sistemin Türkiye'de kurulması konusunda Amerikalıların en azından Türk yetkililerin "ağzını yokladığını" düşündüğünü belirtirken, ABD'nin yüz milyarlarca dolar harcadığı bir proje için, "Her tür savunmayı kuralım. Polonya'da da olsun, Çek Cumhuriyeti'nde de olsun, Türkiye'de de olsun. Bütün yumurtaları tek sepete koymayalım" şeklinde bir yaklaşım geliştirebileceğine işaret etti.
-"TÜRKİYE'YE İRAN VE RUSYA TEPKİ GÖSTEREBİLİR"-
Sisteme dahil olmanın muhtemel olumsuz sonuçlarına ilişkin olarak da Koç, İran ile ilişkiler açısından bazı risklerin olduğunu, örneğin İran'ın, Türkiye'ye karşı, "Senin üzerinden beni vurdu, demek ki sen benim düşmanımsın" diyebileceğini söyledi.
Aynı şekilde Rusya'nın da "Niye izin veriyorsun? Hani ilişkilerimiz düzeliyordu" şeklinde bir söyleme gidebileceğini belirten Koç, bununla birlikte bazı bedelleri olsa bile, Türkiye'nin öncelikle kendi ihtiyaçlarını göz önünde tutarak, bir karar vermesi gerektiğini kaydetti.
Koç, konunun ABD ya da İran ile "pazarlık kozu" olarak kullanılabileceğini belirterek, örneğin Polonya'nın ABD'ye, ordusunu yenileme ve mali katkı sağlama şartı getirdiğini hatırlattı.
ajanslar