Beklenen şey oldu: Amerika Birleşik Devletleri, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak resmen tanıdı.
Tel Aviv’deki ABD Büyükelçiliği Kudüs’e taşınıyor…
Kimse bu kararı Donald Trump’ın şahsî manyaklığı olarak göstermeye çalışmasın.
ABD’nin gönlünde öteden beri yatan aslandı bu.
***
‘Ilımlılar’ arasında sayılan Bill Clinton, 1992 yılında, başkan adaylığı esansında, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma fikrini desteklediğini ilan etmiş, hatta dönemin ABD Başkanı George Bush’u (Baba Bush) “İsrail’in birleşik Kudüs üzerindeki egemenliğini sorgulamak”la suçlamıştı.
Türkçesi: Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararları uyarınca İsrail’in terk etmesi gerektiği Doğu Kudüs (Mescid-i Aksa’nın bulunduğu bölge) de esasen İsrail’indir!
Ilımlısı böyle konuşur da ılımsızı susar mı?
George W. Bush (Oğul Bush) da, 2000 senesindeki başkanlık kampanyasında, Clinton’ın sözünde durmadığını hatırlatıp, “başkan olarak yemin eder etmez” Tel Aviv’deki ABD Büyükelçiliğini Kudüs’e taşıyacağını taahhüt etti.
Clinton gerçekten de sözünde durmamıştı.
Bush da sözünde durmadı.
İçleri gitse de ‘Konjonktür müsait değil’ deyip bağırlarına taş bastılar.
ABD Kongresi 1995’te “Kudüs Büyükelçiliği Yasası”nı çıkardıysa da, bu yasanın uygulanması mütemadiyen ertelendi.
Aslında şöyle demek daha uygun olur: Uygulanması şimdiye kadar ertelendiyse de, ABD Kongresi’nde kabul edilen böyle bir yasa var.
Dikkat buyurun, ABD Kongresi’nden bahsediyoruz; Temsilciler Meclisi ve Senato’dan.
***
Tekrar: Kimse Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak resmen tanımayı ve Tel Aviv’deki ABD Büyükelçiliğini Kudüs’e taşımayı Trump’ın şahsî manyaklığı olarak görmesin, göstermesin!
Bu, ABD’nin kararıdır.
ABD budur.
Ilımlısıyla ve ılımsızıyla…
***
İsrail’in bütün alçaklıklarını zaten fiilen destekliyordu ABD.
Geriye, İsrail’in “Yekpare, birleşik Kudüs bizim ebedî başkentimizdir” iddiasını resmen desteklemek kalmıştı sadece.
Hani Cumhurbaşkanı Erdoğan “Amerika bütün işleri bitirdi de şimdi bu mu kaldı?” diye sordu ya…
Evet, aynen öyle işte, bir bu kalmıştı.
ABD bunu da yaptı sonunda.
***
Peki biz şimdi ne yapmalıyız?
Ne yapabiliriz?
Gücümüz neye yeter, neye yetmez?
Önümüzdeki günlerde Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde uzun uzun mütalaa edilecektir bu.
Mütalaaya muhalefetin de katılmasını, Kudüs meselesinde bir milli birlik manzarasının sergilenmesini dileriz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi de ABD’nin bu tarihî alçaklığına tarihî bir cevap vermek için acilen toplanmalı.
***
Kurumsal siyaset bir yana; meydanlar bizim!
ABD ve İsrail’i telin için düzenlenecek dev mitinglerinde buluşmak ümidiyle…
karargazete