Gordon Duff
Press TV
2008 yılında Houston polisi, rutin bir trafik durdurması gibi görünen şeyde CIA ajanı Roland Carnaby’yi durdurdu. Birkaç saniye sonra Carnaby öldü.
Hangi koşulda olursa olsun bir CIA ajanını tutuklamak yasadışıdır. Onlar herhangi bir yerde, herhangi bir zamanda, herhangi bir silahı taşıyabilirler ve herhangi bir emniyet yetkilisinden destek talep edebilirler.
O halde neden bu olay hayli gizli bir Rus istihbarat raporunun parçası osun? Doğrudan doğruya eski devlet başkanı ve CIA müdürü George H.W. Bush’a hesap veren Carnaby, Amerikan nükleer savaş başlıklarının çalınmasına ve satılmasına dahil olduğunun gizlenmesi için öldürülmüş olabilir mi?
Carnaby, Amarillo-Texas yakınlarındaki Pantex Tesisi’nden yüzlerce nükleer silah başlığının çalındığını ve transfer edildiğini gösteren bir belgeler hazinesi taşıyordu. Orada demonte edilmek üzere satılan silahlar gemiyle İsrail’e aktarılıyor, oradan sonra da yeniden tefriş ediliyor, çekirdekleri yeniden makineden geçiriliyor, arkasından da dünya çapında satılıyor veya dünya çapındaki İsrail büyükelçiliklerinde ve konsolosluklarında satılıyordu.
Rus raporu, son 30 yıl hakkında epey farklı bir bakış açısı, “cuk diye oturan” bir “bakış açısı” sunuyor.
Dimona devre dışı
Rapor, İsrail’in nükleer silah envanterini teyit ettiği gibi, Dimona’daki tesisleri 1988′de kritik bir “olay” yaşadıktan sonra İsrail’i nükleer bir güç olarak tutmak için gerekli dalavere ve korsanlık programının da ana hatlarını ortaya koyuyor.
“Dimona, Fransa’nın plutonyum silahları üretim programında kullandığına benzer, Stanford’un (Press TV editörünün notu: muhtemelen “Hanford”un) bir versiyonu olan, standart bir 75 megavatlık termal açık reaktördür.
İsrailliler tarafından bir hızlı besleyici reaktör olarak aşırı kullanılması nedeniyle Dimona, 1980′lerin sonlarında, baba Bush zamanında bir “buhar patlaması”, yani nötron tehlikesinden kaynaklı bir elektrik atlaması olayı yaşamıştır. Bu, onarı yapılıncaya kadar faaliyetleri yıllar boyunca durdurmuştur.
Şimdi, muhafaza kazanındaki nötron soğurması hasarı nedeniyle çok düşük güç seviyeleriyle çalışmaktadır ve temel kullanımı izotop üretimidir. Bu, İsraillileri nükleer programlarının devamı için yüzlerini ABD’den çalınmış nükleer stoklarına dönmeye zorlamıştır.”
Çok gizli olan bu Rus raporu uzmanlara göre, Ukrayna’daki son olaylar hakkındaki Amerikan iki yüzlülüğünün bir korku hikayeleri teranesi olduğunu göstermek için yayınlandı. Eğer bu Rus istihbaratının yaptığı bir “ilk atış kafanın üstüne” eylemiyse, Amerikalıların geleceklerden ötürü ödü kopmalıdır.
Arka plan
48 saat önce, Rusya’nın Ortadoğu karşı istihbarat servisinin emekli şefi, Amerika Birleşik Devletleri’ni utandırmak ve onların İsrail’e hizmet ettiğini, nükleerin yayılması eylemlerinde suç ortaklıkları olduğunu göstermek amacıyla, hayli gizli bir raporu yayınladı.
“Şok değeri” taşıyan istihbaratla yüklü olan ve gizli nükleer silah planları da dahil olmak üzere yığınla takviye dokümanla desteklenen rapor, Rusya’nın yalnızca Amerikan nükleer silah laboratuarlarına değil, aynı zamanda güvenlik teşkilatlarına da yüksek düzeyde nüfuz edebildiğini ortaya koydu.
Birinci atış: 11 Eylül
Maksimum şok değeri için titizlikle yapılandırılmış olan rapor, çağımızın dönüm noktası olan 11 Eylül’le başlıyor:
“11 Eylül’de kullanılan nükleer cihaz tipi, Bush/Clinton döneminde, 1988-1998 yılları arasında ABD’nin fazla stoklarından yasadışı olarak İsrail’e gönderilmiş olan W-54 nükleer top mermilerinin modifiye bir versiyonuydu.
DOE Sandi tarafından yapılan kimyasal analiz, 11 Eylül sonrasında patlama merkezindeki enkazdan alınan numuneler temelinde, savaş başlıklarının kimyasal/radyasyon ayak izlerini veya parmak izlerini tanımlayabildi.”
Rapora göre 11 Eylül, Bush 41 ve 43′ün [“Baba ve oğul Bush” – ç.n.] şantajlarının kolaylaştırdığı bir İsrail operasyonuydu ve İsrail üzerinden satılan, ancak bir dizi ülkeye dağıtılan, çoğu w54 tipi olan 350 nükleer top mermisinin satılmasına kişisel mali katılımlarını “ortaya çıkarmakla” tehdit edilmişlerdi.
Rus raporu aynı zamanda NATO partnerlerinin, özellikle de Britanya ve Fransa’nın bütün adımlara katıldığını ortaya koyuyor. 11 Eylül, çalınan altınlar, hisse senedi dolandırıcılığı ve Amerikan ekonomisinin yağmalanması için örtüydü. “Kâr savaşları”, kendileri için menfaat sağlayan Bush çocuklarının işiydi.
11 Eylül’ün “nasıl olduğu”
11 Eylül’deki patlama noktasında görülen gizemli etkileri açıklamak için bir dizi teori ortaya atıldı. Press TV web sitesinde yayınlanan bir makalede, 11 Eylül’e bağlı radyasyona maruz kalmadan kaynaklı kanser salgınlarının yaygın şekilde gizlendiğine dair kanıtlar sunuluyordu.
Rusya Press TV’nin bulgularını teyit ettiği gibi, Enerji Bakanlığı’nın Sandia Laboratuarlarının bulguları temelinde hazırlanan ve ortadan kaldırılmış bir rapordan gelen, nükleer silah kullanımına ilişkin kanıtlar da sunuyor.
“Binaların çökmesi için sadece 2 kilotonluk bir cihaz gerekliydi. 2 kilotonluk bir cihaz, 4000 derecenin üzerinde, yaklaşık 150-200 feet yarıçapında bir ateş topu meydana getirecektir. Bu, binanın merkez çekirdeğinin İ kirişlerini eritmek ve onu çökertmek için yeterlidir. Işık patlaması 1 saniyeden kısa sürecek ve temel olarak ultraviyole ışık aralığında olacaktır. Aşırı basınç azami 60PSI’de olacak ve patlamayla birlikte yukarıya doğru yönelecektir.
Enkaz asgari düzeyde olacak ve sadece patlama yeri menzili içinde kalacaktır. Radyasyon, patlama sonrasındaki 72 saat içinde kabul edilebilir düzeylere incecektir. Enkazın çoğu çimento yığınının içinde kalmıştı, bu yüzden New York City’deki son zamanlarda gördüğümüz kansere bağlı ölümler, ilk yardım ekipleri arasında görülmektedir.”
Raporun devamında sunulan ayrıntılar 11 Eylül hakkındaki spekülasyonlara kapıyı kapatıyor, komplo teorilerine ve özellikle hepsinin en korkuncu olan, 11 Eylül Komisyonu tarafından büyük ölçüde reddedilen sözde bilimsel masala son veriyor.
“Enkaz asgari düzeyde olacak ve sadece patlama yeri menzili içinde kalacaktır. Radyasyon, patlama sonrasındaki 72 saat içinde kabul edilebilir düzeylere incecektir. Enkazın çoğu çimento yığınının içinde kalmıştı, bu yüzden New York City’deki son zamanlarda gördüğümüz kansere bağlı ölümler, ilk yardım ekipleri arasında görülmektedir.
Erimiş çelik ve demir oksit, yahut “nanotermit”, merkez çelik çekirdeğe sevk edilmiş çok yüksek gama ışını / nötron akışının yan ürünüdür. Radyasyon, çeliğin içindeki karbon ve silikonu tüketerek çeliği eritip demir oksite dönüştürür.”
Bu, çelik kolonların ortadan kaybolmasını ve güney kulesinin üstündeki 20 tonluk anten kulesinin “buharlaşmasının” ortaya koyduğu çok önemli ipucunu açıklıyor. Radyasyonun yukarıya doğru patlaması, anten kulesini kelimenin gerçek anlamıyla buharlaştırdı. Video kanıtları, bunun gerçek olduğunu ispatlıyor.
DOE Sandia’nın 11 Eylül hakkında hazırladığı toplam (kaleme alınmış) veri dosyası 72 MB’dan fazla. “P.S. Snowden’ın Q boşluğu yoktu, o yüzden bunu kaçırdı.”
Rapora göre Bush/Cheney/İsrail nükleer yayma operasyonunun kapsamı, tahayyül edilebilecek herşeyin ötesinde. Rusya burada suçluyu gösteriyor ve sadece Başkan Yardımcısı Dick Cheney ve eski Beyaz Saray Özel Kalemi Ram Emanuel’in değil, Rus kaynaklarına göre nükleer silahları Brezilya, Kuzey ve Güney Kore, Suudi Arabistan ve bir dizi başka ülkeye yayma programının fiilen yönetilmesiyle görevlendirilen Tom Countryman’in de adını veriyor.
“ABD nükleer malzemelerinin yabancı müttefiklere dağıtılması İsrail’le sınırlı değildi. Gerçekten de bütün NATO müttefikleri bu tertibin içindeydi. Dick Cheney burada kötü çocuktu. Bush2/Cheney, istediklerini elde etmek için yabancı ülkelere yönelik nükleer çekirdek ticaretini geliştirdiler. Tanınmış bir İsrail ajanı olan Tom Countryman şimdi Obama yönetimi altında Dışişleri Bakanlığı’nda nükleerin yayılmasını önleme programlarından sorumludur. Oraya Ram Emanuel tarafından getirilmişti.”
“Ölü nükleerlerin” yeniden aktive edilmesi
İsrail için yalnızca bozulmuş, fakat yeniden kullanıma sokulabilir nükleer silahlar faydalıydı. Rus raporu, W-54 savaş başlığının seçilmesinin temelini ortaya koyuyor ve silahların nasıl Amerika’nın “nükleer hurdalığından” çıkarıldığının ayrıntıları gösteriyor.
“10 ila 20 yıllık bir dönem boyunca 350′den fazla çekirdek İsrail’a aktarıldı. 2 noktalı patlamalı çekirdek tasarımı nedeniyle en fazla istenen, W-54 tipi tasarlanmış çekirdeklerdi. Bu, öteki sirküler çekirdek tasarımlarıyla karşılaştırıldığında yeniden imal etmesi ve dönüştürmesi en kolay olanıdır.
W-54 tipi silahın hap şekilli tasarımı, standart bir çekirdekten 1.5 kat daha fazla plutonyum içerir. Bu, 32 yıllık kullanımdan sonra hala kullanımda olan silahlarda yeterince plutonyum bulunmasını sağlayacaktır. Çekirdeğe yerleştirilmiş olan amerisyum zaman içinde çekirdeği kullanılamaz bir silah haline getirir, bu yüzden de Stanford reaktöründe plutonyumun ne kadar hızlı veya yavaş üretildiğine göre, sınırlı bir raf ömrüne sahiptirler.
Genellikle bu kullanım ömrü en fazla 150 gün civarındadır. Üretim boyunca reaktördeki radyasyon yayılma süresi, silahların derecesine göre raf ömrünü belirler. İsrailliler tarafından kullanılan bütün mikro nükleerler, yeniden üretilmiş W-54 tipi seri cihazlardır.”
Sonuç
Rus raporuna göre İsrail, Bali ve Londra’daki terör bombalamaları ve Japonya’daki Fukuşima nükleer reaksiyon tesisinin yok edilmesi için yeniden üretilmiş W-54 savaş başlıklarını kullandı ve mikro nükleerler olarak yeniden şekillendirdi.
İsrail, dünya çapında büyükelçiliklerde ve konsolosluklarda stoklanmış silahlarla ve Amerikan “sağı” içindeki güçlü dostlarıyla, gerçek bir üretim tesisi olmadan, yalnızca korsanları ve hainleri kullanarak nükleer süper güç statüsünü korumayı başardı ve Rus kaynaklarımıza göre bu korsan ve hainlerden Amerika’da bolca bulunuyor.
medyasafak