ABD yönetimi, Mısır’daki idam kararlarının açıklanmasının ardından iki gündür sert tepki gösteriyor. İlk gün bu kararın "mantıksız" olduğunu belirten Amerikan yönetimi, dün de Mısır hükümetinden bu kararların uygulanmamasını istedi. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Marie Harf, "Mısır hükümetine bu kararların geçerli olmasına izin verilemeyeceğini açıkça belirtiyoruz. Bu kararların uygulanmaması gerektiğine inanıyoruz, Mısır hükümetinden bunları uygulamamalarını istedik" dedi.
ABD yönetimi ayrıca, bu gelişmeler karşısında Mısır’a yönelik yardımlarını gözden geçiriyor. Ancak bir yandan da Mısır ile özellikle de güvenlik ve terörle mücadele konuları nedeniyle işbirliğini tamamen keserek ipleri koparmak istemiyor. Bu noktada iki gündür diplomatik kanallara ağırlık veren ABD’nin, Mısır’ın idam kararının uygulanması yönünde ısrar etmesi halinde ne tür adımlar atabileceğini öngörmek de şu anda erken.
Mısır yönetiminin son dönemdeki tutumuyla birlikte bu son adım, Washington çevrelerinde ülkenin siyasi geleceği ve demokrasisine yönelik artan endişeleri beraberinde getirdi.
- "Karar büyük ihtimalle uygulanmayacak" -
İnsan Hakları İzleme Örgütü Ortadoğu ve Afrika Bölgesi Direktörü Sarah Leah Whitson, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, “Yargı sürecindeki ciddi kaygılar bir yana, 500’den fazla insanı bir polis memurunu öldürmekten idama mahkum ediyorsunuz. Ama polis memurlarının yüzlerce protestocuyu öldürmesini sorgulamıyorsunuz” diyerek, karardaki siyasi yaklaşıma işaret etti.
Kararın uygulanması olasılığına yönelik soru üzerine Whitson, “Ne olacağını öngörmek çok zor. Kimse böyle bir kararın çıkmasını beklemiyordu. Ama bu tip davalara baktığımızda bu karar büyük ihtimalle uygulanmayacaktır. Çünkü ya temyize gidecek ya da mahkeme gelecek ayki son duruşma öncesinde kararını geri çekecek” diye konuştu.
Whitson, bu kararın çok rahatsız edici ve şoka neden olduğunu belirterek, mahkemenin şeffaflığına ve kanıtların somutluğuna yönelik ciddi kaygılarının bulunduğunu kaydetti. Whitson, özellikle sistematik biçimde Müslüman Kardeşler'e yönelik siyasi tutuklamaların yürütüldüğünün görüldüğünü sözlerine ekledi.
"Demir yumruk gösteriyorlar"
AA'ya konuşan Freedom House Ortadoğu ve Afrika Direktörü Charlas Dunne de Mısır'daki kararın askeri yönetimin tarzını ve vermek istediği mesajı yansıttığını söyledi.
Bu tip yaklaşımlarla "demir yumruk" gösterildiğini, "sus otur yerine" mesajının verildiğini belirten Dunne, bunun Mısır’da muhalefetin hoş görülmeyeceğinin işaretleri olduğunu kaydetti.
Dunne, bunun siyasi arenada "soğuk duş etkisi" yaratacağına ve insanları korkuttuğuna işaret ederek, cumhurbaşkanlığı seçimlerini etkileyebileceğini kaydetti. Dunne, “Bu noktada gerçekten kaç kişinin cumhurbaşkanlığı için yarışmayı başarabileceğini göreceğiz” değerlendirmesinde bulundu.
Bu kararların hepsinin uygulanmasının pratikte mümkün olmadığını belirten Dunne, yine de kararın çok rahatsız edici olduğunu kaydetti. Dunne, kararın Mısır’ın modern tarihindeki en büyük idam kararı olduğuna işaret ederek, bunun ülkeye daha çok istikrarsızlık ve şiddet getirebileceğine işaret etti. Dunne, “Hiç Müslüman Kardeşler’in yanında olmadım ama onları şeytanlaştırmak Mısır’a istikrar getirmez” diye konuştu.
"Bu daha başlangıç"
Ortadoğu uzmanlarından Mark Perry ise mahkeme kararlarının hepsinin olmasa bile bazılarının uygulanabileceğini söyledi. Perry, “Bu bir eğilim ve arkasının da geleceğini, bunun sadece başlangıç olduğunu düşünüyorum” dedi.
Yaşananın "diktatörlük" olduğunu kaydeden Perry, “Dolayısıyla, Arap Baharı’nın geldiği noktayı görmek açısından çok şaşırtıcı” ifadesini kullandı.
Mahkeme kararlarının Müslüman Kardeşleri hedef alan bir girişim olduğunun açıkça görüldüğünü belirten Perry, Müslüman Kardeşler’in geçmişi göz önünde bulundurulduğunda varlıklarını sürdürmeye devam edeceği yorumunda bulundu.
Perry, Mısır’da artık siyasi bir hayat kalmadığını ancak yine de yakın vadede olması bile siyasi hayatta canlanmanın yeniden yaşanacağına inandığını ifade etti ve “Mısır halkı sağduyuya gelecektir ama bu kanlı olacak” diye konuştu.
"Normal bir yargılanma olduğuna işaret eden hiçbir belirti yok"
Danimarka Dışişleri Bakanı Martin Lidegaard ise yaptığı açıklamada, Mısır'daki bir mahkemenin verdiği idam kararlarının adil olmadığını söyledi.
Mısır'da arzu ettikleri gelişmelerin bunlar olmadığını vurgulayan Lidegaard, "Normal bir yargılama olduğuna işaret eden hiçbir belirti yok. Mısırlı yetkililerle doğrudan iletişime geçeceğiz ve kendilerine bu kararın bizim beklentilerimizin tam tersine olduğunu söyleyeceğiz" diye konuştu.
"Mısır'ın ihtiyacı tüm etnik, dini ve politik gruplara yer olması. Bu karar bunun tam tersine işaret ediyor" diyen Lidegaard, kanuna aykırı davrananların doğal olarak mahkeme önüne çıkarılacağını ancak sadece Müslüman Kardeşler temsilcilerinin mahkemelere çıkarılmasının adil olmadığını vurguladı.
Danimarka hükümetinin bu konudaki kaygılarını Birleşmiş Milletler'de (BM) dile getireceğini belirten Dışişleri Bakanı Lidegaard, Mısır'ın gelişmesinde rolü olan uluslararası kuruluşları da bu konuda kullanacaklarını bildirdi.
"Verilen cezalardan derin endişe duyuyorum"
Belçika Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Didier Reynders da idam cezasına tepki göstererek bu karardan derin endişe duyduğunu belirtti.
Belçika’nın, "insan haysiyetinin ihlali olan" idam cezasına her durum ve şartta karşı olduğunu ifade eden Reynders, konuya ilişkin açıklamasında, Mısırlı yetkililere tüm sanıkların adil yargılanma hakkının garanti altına alınması çağrısında bulundu.
Avrupa Birliği (AB) gibi Belçika’nın hedefinin de idam cezasının tüm dünyada ortadan kaldırılması olduğunun altını çizen Reynders, infazlar konusunda bir moratoryumu devreye sokmanın iptalin ilk adımı olacağını vurguladı.