Pakistan siyasi partiler arasında büyüyen bölünmeler, iktidar çekişmeleri, İslâmi cemaatlerin nüfuzunu genişletmesi ve sözde teröre karşı savaşa daha etkin katılmaya sevk etmek için İslâmabad'taki yönetime karşı artan Amerikan baskıları sebebiyle periyodik olarak iç çalkantılar uçurumuna doğru kayıyor.
Afganistan'daki Amerikan askeri yönetimi, 11 Haziran'da uçakları sınır kabile bölgesindeki Pakistan ordusu mevzilerine saldırarak İslâmabad'ı çok zor durumda bıraktı ve 11 ölünün yanı sıra bu rakamın iki katı insanın yaralanmasına yol açtı.
Amerikan tarafı bu saldırıyı meşru olarak niteledi ve kendini savunma bağlamında gerçekleştiğini ifade etti. Zira NATO'ya bağlı güçlerin ve uçakların desteğindeki Afgan güçleri Pakistan toprakları içinden gelen saldırılara cevap verirken, haber raporlarının bu saldırıların Pakistan Taliban'ı güçlerinin NATO'ya ait bir helikopteri düşürmesini ve içindekilerin tamamını öldürmesinin intikamı olarak geldiğini ifade ediyor.
Pakistan'ın egemenliğine yönelik devam eden bu Amerikan ihlalleri karşısında rahatsızlık yaşayan Pakistan ordusu sözcüsü, Pakistan güçlerinin mevzilerini hedef alan bu saldırıları korkakça ve haksız bir eylem olarak niteledi, ordunun askerleri, vatandaşları ve Pakistan sınırını her türlü saldırıya karşı koruma hakkını muhafaza ettiğini belirtti.
ABD PAKİSTAN'I KAYBETTİ
ABD'nin Pakistan askeri kurumunu kaybetmesi, Afganistan'daki sözde teröre karşı savaşını kaybettiği anlamına gelmektedir. Zira Pakistan halkının büyük kesimi, General Pervez Müşerref'in Pakistan topraklarını, komşu Müslüman bir ülkeye karşı savaş açması için Amerikan güçlerine ve müttefiklerine açmasına karşı çıkıyor. General Müşerref bütün askeri ve siyasi yetkilerinin çoğunluğundan tecrit edilmesi sonrası ülkenin devlet başkanı olarak kalmak için çekişmeye giriyor. Şöyle ki İslâmabad'ta iktidardaki koalisyon tarafından istifa etmesi ve daimi yaşaması için Avrupa ülkelerinden birine sürgün edilmesi yönündeki artan baskılara maruz kalıyor. Çok sayıda Pakistan askerinin Amerikan ve Afgan güçleri eliyle öldürülmesi onun iktidardaki günlerini sınırlı kılacaktır.
TALİBAN PAKİSTAN'DA DA GÜÇLENDİ
Zira Taliban hareketi saflarını sadece Afganistan'ın güneyinde ve özellikle de Helment'te yeniden toparlamakla yetinmedi. Aynı zamanda Pakistan içinde ve sınırdaki aşiret bölgesinde kendisine üsler kurdu ve NATO güçlerine karşı kanlı bir savaş başlatır hale geldi. Belki de en önemli gelişme El Kaide örgütünün sınır bölgesindeki nüfuzunu tanzim etmesi ve varlığını güçlendirmesi, Amerikan ve İngiliz güçlerine karşı istişhadi saldırılar gerçekleştirmesidir. Bu saldırılardan biri üç gün önce üç İngiliz askerinin ölümüyle sonuçlandı. Böylece ölen İngiliz askerlerinin sayısı 100'e ulaştı. Bu büyük bir rakam.
PAKİSTAN, AFGANİSTAN VE IRAK OLMAYA ADAY
Afganistan'da direnişe yönelik Amerikan savaşının kazanılması zor. Bu durum birçok ülkeyi bu gerçeği kabul ederek güçlerini çekmeye sürükledi. Fakat bu savaşı kaybetmekten daha da önemlisi dünyanın kavrulan bu bölgesinde Batının güçlü müttefiki olan Pakistan'ın kaybedilmesidir. Zira nükleer silaha sahip Pakistan tıpkı komşuları Afganistan veya Irak gibi başarısız bir devlete dönüşebilir. Bu durum Pakistan'ın İslâm ağırlıklı bir üsse dönüşmesi anlamına gelmektedir. ABD, müttefiklerine küstahça muamelesi, onların dini ve egemenlik duygularına saygı göstermeyen politikalarıyla, dünkü ve geçmişte Pakistan içlerindeki benzeri saldırılarıyla Pakistan'ı ateşe sürüklemektedir. Bu bağlamdaki en iyi örnek budur.
Londra'da yayımlanan El Kudsülarabi gazetesi, 12 Haziran 2008, Arapça'dan çeviri: Halil Çelik halil.celik1975@hotmail.com